M.Zeki Ergin

Çağrı samimi ise icabet bulur!

30.09.2011 14:24:53 / M.Zeki Ergin

İnsanda kahrolası, kahredici kanıksama diye bir illet var. Öyle ki insan en acı olay, ölümü bile kanıksıyor zamanla…( İnsanlığın ve insaniyetin kurtuluşu için Allah`ın kelamı yücelsin diye kendini feda edenlerin üzerine zılgıtların çalınması bunun dışındadır. O başka…)

 

Gidin Doğu`ya ve yetmişlik, seksenlik dedelerin, ninelerin yanına oturun. Kıtlık zamanlarında en acı ölümleri bile nasıl kanıksadıklarını, sıradan bir olay gibi algıladıklarını sayısız örnekleriyle onlardan işiteceksiniz. Öyle vakıalar ki şu an bile hatırlandığında insanı sarstığı, halet-i ruhiyesinde derin yaralar bıraktığı halde o zamanlar onlar için sıradan bir vakıa halini almış. Tıpkı şu an diri diri ana karnına gömülen mev`udelerin ölümlerinin kanıksanmaya başlandığı gibi… Çok değil, birkaç gün sonra bütün bunlar hiç yaşanmamış olacak toplumun zihninde…

Bu illetten başbakanda da mustarip… Yoksa hiç Kürtlere; “Nasıl oluyor da mabedinize saldıran bir örgüte karşı direnişe geçmiyorsunuz” diye sitem eder miydi?

Evvela şunu ifade edelim; masum bir mü`minin canı mabedden daha değerlidir. İnsanların yanında böyle değilse bile Allah katında böyledir. Ama başbakan insanların ölümlerini, hatta bebelerin ölümlerini bile kanıksamış ve halkın da kanıksadığını anlamış ki harekete geçirmek için mabed mefhumunu kullanıyor.

Evet, gerçekten nasıl oluyor da dinlerine düşkünlükleri ile bütün egemen güçlerin hışmını üzerine çekmiş Kürtler mabedine saldıranlara sessiz kalabiliyor.

Evvela bunun sorumlularından bir tanesinin de Kürtler arasındaki âlim ve şuurlu insanların olduğunu kabul edelim. Ama birinci müsebbibi onlar değil. Birinci müsebbibi Başbakanın havariliğini yaptığı ve toplumdaki cami, Kur`an ve ezan hassasiyetini, kurulduğu günden beri kaldırmaya çalışan ve bu doğrultuda projeler geliştiren laik rejimin kendisidir.

Belki, iki de bir de eski defterleri açıp bu rejim kurulduğu gün camileri hedef almış, oraları mezbeliklere, at ahırlarına çevirmiş… Tahrip edip sırf hakaret olsun diye taşlarını lağım yapmada kullanmış demek anlamsız bulunabilir. Ama o kadar uzağa gitmeye gerek yok. İki binli yıllarda; camilere, camilerde okuyan çocuklara, oralarda Kur`an dersi veren hocalara nelerin yapıldığını bütün Kürt halkı biliyor.

Bunları bildiğinden dolayı başbakanı samimi bulmuyor. Samimi bulunmayan veya samimiyeti sorgulanan çağrılar bir kulaktan girer öbüründen çıkar. Veya kulağa hiç ulaşmaz.

Hem başbakan niye Irak`ta İslam âleminin en değerli camilerini askerlere çiğneten, oraları bir karakol gibi kullanan, yeri geldiğinde roketlere ve tank mermilerine hedef yapan hatta ve hatta camide canlı canlı Müslüman infaz edenlere karşı bir tavır takınmıyor. Tavır takınmayı bırak oralı bile olmuyor.

Bütün bunlar başbakanın çağrısının samimiyetini tartışılır kılıyor.

Evet, Kürt halkı mabedinin hürmetine, çocuğunun kanına uzanan elleri bir gün elbet kıracak ama, Şeyh Said`e, Bediüzzaman Said Nursi`ye, Şeyh Şahabettin`e ve onların torunlarının çağrısına icabet ederek yapacak.

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar