M.Zeki Ergin

Sadece Amelin Karşılığı Olur

10.06.2011 14:33:30 / M.Zeki Ergin

Tunus`la başlayıp Mısır ile devam eden daha sonra Bahreyn, Yemen ve Suriye`ye sıçrayan ve irili ufaklı bütün Arap ülkelerinde kendini gösteren bir kıyam dalgası yaşandı ve yaşanmaya da devam ediyor.

Tarihte bir güç merkezi tarafından müdahale edilmeksizin, halkın patlaması şeklinde meydana gelen ender kıyamlardan biridir bu kıyam. Bu veçhiyle İslam ümmetine Allah (cc) tarafından takdim edilmiş büyük ve nadide bir fırsat/imkândı. Ama Müslümanlar bu kıyamla hazırlıksız karşılaştıklarından, şeriat imkânları / fırsatları değerlendirmemeyi haram saymasına rağmen, değerlendiremedi. En azından gereği gibi değerlendiremedi. Başıboş yığınlar halindeki halkı, dış küfür güç odakları tekrar kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirme konusunda fazla zorluk çekmediler.

Bahreyn`deki, Suud`un da desteği ile kanlı bir şekilde bastırıldı, Mısır`da yönetimi eline alan ve yıllarca Amerika`nın verdiği hibelerle ayakta durup bundan dolayı israil`e hiçbir desteği esirgemeyen askeri yönetim ara sıra Müslümanları ürkütmemek için attığı bir iki adımın hileden öte bir şey olmadığı anlaşıldı. Zira herkesin açılacağı konusunda neredeyse tereddütsüz olduğu Refah sınır kapısının açılması konusunda bile hilelere başvurmaktan geri kalmıyor. Suriye ile ilgili ise kafalar epey karışık. Yemen`in nerede duracağını da yine kimse kestiremiyor.

 Tabiri caizse büyük bir fırsat gözlerimizin önünde elimizden kayıp gitmekte ve biz bakmaktan başka bir şey yapamıyoruz. Oysa kıyam ilk başladığı zaman haklı olarak büyük umutlara kapılmıştık. Hasan el Benna, Seyyid Kutup gibi büyük zatların, İhvan, Nahda, Fis gibi büyük, köklü ve kurumsallaşmış hareketlerin ayağa kaldıramadığı halkları, canına tak edip kendisini ve kendisi ile beraber firavunların taht ve saltanatlarını da ateşe veren bir genç ayağa kaldırmıştı. Belki geçmişlerimizin verdiği çabanın, çektiği çile ve ıstırapların semeresini biz toplayacaktık. Ama Allah (cc) kolay kolay sünnetullahı iptal ettirmiyor. Allah (cc) evvelden ‘insana çalışmasından başka bir şeyin olmayacağını` haber vermiş.

Bu imkânı gereği gibi değerlendiremememizin başlıca nedeni Mısır hariç diğer ülkelerde halka güven verecek bir hareket ile halkın etrafında toplanabileceği liderlerden yoksunluğumuzdur. Şüphesiz başkaca çok sebep sayılabilir ama ana gövde bu gözüküyor. Zahiri olan bu… Manevi olarak ise belki de Allahu Teâlâ tembelliğimizin cezasını nedamet olarak bize döndürmek istiyor.

Kıyamlardaki son durum bize şu gerçeği gösteriyor: Üstad`ın Talebesi`nin de (Allah ona ve onun sevenlerine rahmet eylesin) veciz bir şekilde ifade ettiği gibi Sünnetullah haklı olana değil, çalışana veriyor, Mehdi (as) gelse bile çalışarak gelecektir.” Eğer çalışma ve gayret neticesinde, gerek ter gerekse de gözyaşı dökülmeksizin, bir semere elde edilmemişse kapıya kadar gelse bile geri dönecektir. İçeri girse bile değeri anlaşılamayacağından çok kısa bir sürede yitirilecektir.

Öyle ise dünyanın büyük bir mücadele alanı olduğunun şuuruyla, hiçbir zaferin, bir neticenin büyük bedeller ödenmeksizin kolay kolay elde edilmeyeceğini bilelim. Ve ona göre kanlı-bıçaklı, azami gayret gerektiren, tüm enerjimizi hatta daha fazlasını fiiliyata sokma zorunluluğumuzun olduğu bir mücadele ortamında olduğumuzu bilerek hareket edelim.

İmam Muhammed Bakır`ın Cafer-i Sadık`a yaptığı nasihati hayatımızın temel ilkelerinden biri yapalım. İmam Muhammed Bakır; “Oğulcuğum! Şeytandan sakındığın gibi tembellikten de sakın, zira tembellik de en az şeytan kadar insanı Allah (cc)`a ibadetten alıkoyar” diye nasihatte bulunmuştu.

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar