Mirali Yıldırım

DOĞU-BATI MEKTEBİ, Şark dirilirken batı hücum ediyor

16.09.2022 07:00:12 / Mirali Yıldırım

Osmanlı İmparatorluğu’nun 20. yüzyılın başında,  tarih sahnesinden silinmesiyle İslam Dünyasında post modern sömürge dönemi başladı. Günümüze kadar devam eden sömürü tarzı, geçmiştekinden çok daha acımasız ama profesyonel, tanımsız ve renksiz devam ediyor.

Garabet şu: ordularını yenerek işgal ettikleri İslam ülkelerinde, Haçlı talimat ve ruhsatlarıyla devletler kuruldu. “Nasıl, neden ve kime karşı” olduysa bilinmez ama bu bağımlı ve biatlı devletler; “düşmanı tarumar ediyor. Kurtuluş savaşları kazanıyor; şehir ve kasabalar bir bir kurtuluyor; at sırtında ne kahramanlar türemiş, halen de ürüyor...”

Yetmemiş; bu kahramanların ayak izlerine “törenler, şölenler, belli gün ve haftalar” düzenleniyor.

Kim, kimi yendi, zaferi kimler kazandı meselesi hala tartışıladursun ama gerçek şu ki; Vahyin Coğrafyasında halka rağmen kurulan rejimler, yasalar oldu. Halkın kahraman dediği zevat, halkından yaman hesaplar sordu. Daha savaşın yaraları sarılmadan cihad topraklarında “Yüzlerce yılın yabancısı…” olan kurumlar, yeminler, yasalar… oldu. Kadim ezan bile değişti; “Tanrı uludur! Tanrı uludur..!” diye!

Batı hem savaşın galibi hem de ezici güce sahipti ama çağdaşlığın gereği olarak artık Moğol Usulü işgal ve savaşlar yakışmazdı. Özgürlük, emperyalist Haçlının çizmesinin ucundaydı. Kurdukları işbirlikçi iktidarlar; hamilerinin adına halkı ve zenginliklerini kontrol etme vazifesini görüyorlardı.

İşleyişteki aksaklıkların “Balans ayarları” kurmayların eliyle yapılıyordu!

Bütün bunlar aslında postmodern işgalin devamı adına yapılıyordu.

Tam 150 yıllık fetret ve sömürü. Kahir ekseriyeti dine, değerlere, akla ve mantığa ters olan bir işleyiş.   

Bu kanunsuzluğun hesabı her vesileyle sorulacaktı, soruldu. İran’daki İslam Devrimi, Afgan Cihadı ve Türkiye hatta Mısır’daki iktidarlarla sorgulandı.

“Kendini Arayan Adam, millet ve devletler..” ardı arkası kesilmedi. 

Şark; Ortadoğu’dan Çin’e kadar uyanıyordu.

Uyananlar; kendi mazisini, zafer, istikrar ve asayişini, ilim ve ekonomisini arıyordu. Japonya, Çin, Hindistan, Singapur, Körfez Beylikleri Batı’yı açık ara -birçok alanda- geçiyordu. Bunların içinde kayda değer bir İslam coğrafyası olmasa da oralarda da hiçbir şey eskisi gibi işlemiyordu.

Emperyalistlerin kurdurduğu ateist seküler rejim, yasalar; devleştirdiği cücelere rağmen Müslüman halklarda hızlı bir diriliş ve direniş var.

İşbirlikçi rejimler her alanda tükenmiş; bitmiş bir oyunun uzatma dakikalarını oynuyor. Aynı rejimler, yenildiklerini, tükendiklerini biliyor ama kabullenmiyor. İhanet etikleri emaneti, ehline devretmemek için her kanunsuzluğu yaparak işgal kuvveti gibi davranıyor.

Örneğin; Mısır, Türkiye, Pakistan’da devlet başkanları, başbakanlar idam edildi, suikastlar oldu, nice hükümetler düşürüldü. Emperyalist devletler ise bunları sadece seyretti..  

Derken Perşembenin gelişi, Çarşamba’dan belli; korkunun ecele faydası da olmadı!

“Çocukları(!)” başaramayınca, her defasında hamileri devreye girdi. Esasen demokrasi, adalet, barış ve medeniyet üzerinden operasyonlar yapan Batı’nın kendisi çatırdıyor! Adaletsizlik ve talana dayalı çizdikleri sınır, kurdukları düzen ve yaptıkları paylaşımlar konusunda yine anlaşamıyor, anlaşamayacaklar!

Sömürgeciler, -Dünya Savaşlarında- bilmem kaç tekrarla oynadıkları oyunun son perdesini tekrar oynamaya hazırlanıyor.

Her zamanki gibi sonradan ayağa kalkan Almanya; yine klasik itirazlarına “Hani bana..” demeye hazırlanıyor. Şu ana kadar kuramadığı ordusunu teçhiz için 100 milyar avro ayırıyor… Zaten son dünya savaşının sebebi de İngiltere ve Fransa ile sömürge alanlarındaki paylaşım konusunda yaşadıkları sıkıntılardı. Yine anlaşamayacaklardır.

Ne yaparlarsa yapsınlar, Uzak Doğu’da şekillenen ekonomik güce üstün gelemeyecekler. Tek şansları; Ortadoğu ve Türkiye’den Uzakdoğu’ya doğru genişleyecek şekilde kriz, kaos ve savaşları yaymak!

Gelecek vadeden her ülkeyi rakipleri olarak görüyorlar. Buralarda acılar, kriz ve endişeler var ama sömürgecilerde de fırtına öncesi sessizlik türünden musibetlerin ayak sesleri ve bir de Cilve-i İlahi var:

“Size bir yara değdiyse aynısı o kavimde de vardır. Bu günler (yenilgi ve zafer), öyle günler ki onları insanlar arasında nöbetle döndürür, dururuz. Böylece de Allah, ..içinizden şahitler edinir ve Allah, zalimleri sevmez.” (A.İmran 140)

Emperyalistler zalimdir ve Allah, zalimleri sevmez! Allah’ın sevmediği de iflah olmaz amma mahrumları da nimet öncesindeki zorluklara tabi tutar. Bu acılar, endişeler.. işte bundandır.

Hakikat şudur: kendimize gelmişiz, ayağa da kalkmışız. Başarı ve değişecek devranın eşiğindeyiz. Emanetin liyakatli emin ellere geçtiği belediyelerde dahi ne destanların yazıldığını görmüyor muyuz?

Rabbimiz buyuruyor: “(Uhud’tan dolayı) gevşemeyin ve üzülmeyin; eğer (gerçekten) inanıyorsanız, üstünsünüz.” (Al-i İmran 139)

Mazide çok suç, günah ve cürmümüz oldu! Müslüman halkları yöneten devlet, rejim ve hükümetlerin de bunlara ek olarak vahşet derecesinde cinayetleri oldu!

Adl-i İlahi ise mühlet verir amma zinhar affetmez!

Müslüman halklar; kendine gelmeli; eşitlik, adalet, kardeşliği yeniden keşfetmeli. 

Bizi yöneten devlet, rejim ve hükümetler, etkili ve yetkililer; a-Mazideki cinayetler adına özür dilemeli. b-Bu cinayetlerden dolayı oluşan maddi ve manevi mağduriyetleri gidermeli; c-Aynı halktan helallik istemeli. d-Bir daha ret ve inkara dayalı cinayetleri işlemeyeceklerine dair Hakk’ın ve halkın huzurunda isbat-ı vücud ederek söz vermeli. e-Nihayet “tövbe-i nasuh” etmelidir!

Bu şehitlerle yoğrulan topraklara, milyon şehitler vererek Viyana Kapılarına varmış, oralardan şehitler vererek işte buralara, son kalesine sığınmış bu aziz insanlardan “özür dilemek, helallik istemek, din ve değerlerine saygılı olmak..” çok mu zor?

Billahi çok bir şey değildir! Bunu Japonya, Avrupa hatta Amerika’daki Yerlilerin katili Kovboylar bile yaptı!

Haydi.. Hemen şimdi! Adl-i İlahi yakalamadan!

Billahi kolaydır! Mezarın eşiğindeyiz… Haydi.. Yakıp yıktık, kırıp geçtik; ağlattınız inlettiniz…  İtiraf, telafi, özür ve helallik vaktidir vesselam!

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar