Mirali Yıldırım

Memleketime dair veya Nereden Nereye

15.04.2022 05:12:34 / Mirali Yıldırım

İlkesel olarak her devlet barış der; ama hepsinin, hedefleri ve hedeflerine varırken uydukları ilkeleri, kutsalları vardır. Bunlar değişmez, bu ilkelerden ödün de verilmez; ama Türkiye an itibarıyla şaşırtıyor.

Arap Baharıyla beraber malum Halkı Müslüman Ülkelerin ekserinde, halklarla iktidarların mücadelesi oldu. İktidarların emperyalist-siyonist sermayenin güdümünde oldukları bir gerçek. Sayın Cumhurbaşkanı da benzer iktidarların mağduruydu. Bu sebepten olsa gerek tavrını haktan yana belirledi.

Mısır’da merhum Şehid Mursi’nin şahsında İhvan’ı; Libya’da İhvan’ın devamı olan Trablus Hükümetini destekledik. Suriye’de halk, Esed karşıtlığı için sokaklardaydı, haktan yana tavrımızı koyduk. Bu tavrımızla halkın gayreti ateşlendi... Aylar içinde Şam’a gireriz haberleri yapıldı.

Filistin işgalcisi, Kudüs ve Aksa korsanı siyonsit terör devleti zaten topumuzun ucundaydı. Çünkü “Onlar insan öldürmeyi; sahilde oynayan çocukları vurmayı iyi bilirler. Kanun ve hukuk tanımıyor; insan haklarını ayaklar alına alıyor; rutin Müslüman avlıyor; kanunsuz olarak sınırlarını genişletiyor ve zaten bir terör devletiydi. Müslümanların ilk KIBLESİ el-Aksa’ya zarar veriyorlardı...” Tam da bu sebeplerden dolayı ilişkilerimizin düzelmesi mümkün değil, işimiz de olmaz..” idi.

El-Hakk doğru!

Tabi ki halkın hatırı âlî sayılmalıydı. Sessiz çoğunluğun yanında olmalıydık. Yönetimler; zamanın galibi İngiliz ve Fransız dayatması işbirlikçi katillerdi. Türkiye, mazlum halkları -Osmanlı varisi olarak- duymalı, desteklemeliydi…

Rüyalarımız bile değişmişti. Bir sabah ansızın gelir; sabah namazını Şam Emeviye Camiinde; öğlen ve ikindiyi Kahire’deki kardeşlerimizle kılardık… Kerkük ve Musul ise zaten bizimdi…

İtiraf edelim, bunun şakası bile ihtişamlıydı.

Kanuninin sefer izlerini, Barbarosların dalgalarını takip etmenin neresi kötü olabilirdi ki? Giyim tarzımız, konuşmamız; jest ve mimiklerimiz bile maziye göre şekillenmekteydi Billahil Azim(!)!

“Nerede kardeşlerin cömert Nil yeşil Tuna- Giden şanlı akıncı ne gün döner yurduna?” Dönmüştü bile... Dünya gibi(!)

“Tekbir! Allahu Ekber!” Bekle Kudüs..!

“Kavrar yürek, kalkar bilek/Sana İbrahim'ler gerek/Mekke bir gün döneceğiz...!!

Nefi’nin kasideleri dilimizin ucundaydı: “Gül devri ayş eyyamıdır zevk u sefa hengamıdır- aşıkların bayramıdır bu mevsim-i Ferhunde dem”

Hafıza-yı beşer nisyan (unutmak) ile maluldür. Köprünün altından çook sular akmış… Gerçaklerimiz vardı amma unutmuştuk Özel’in Amentü’sünü:

Ezan sesi duyulmuyorHaç dikilmiş minbere/ Kafir Yunan bayrak asmış, camilere, her yere/ Öyle ise gel kardeşim, hep verelim elele/ Patlatalım bombaları, Çanlar sussun her yerde/ Çanlar sustu ve fakat binlerce yılın yabancısı bir ses değdi minarelere: Tanrı uludur Tanrı uludur/ Polistir babam Cumhuriyetin bir kuludur. ...”

Cumhuriyet dönemindeki alfabe değişikliğiyle; mazinin ihtişamını gereğince uluyamadığımızı; tarihimizin 1919’dan başlatıldığını defaten okumamıza rağmen unutmuştuk. Unutup “Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurtmuşuz.” Sadece yüz yıllık köksüz tarihin gücüyle Akıncıların izini düşlüyorduk.

Ama yaşlanmadan yorulduk…

“Geç fark ettik taşın sert olduğunu. /Su insanı boğar, ateş yakarmış! /Her doğan günün bir dert olduğunu,./ İnsan bu yaşa gelince anlarmış.”

Anladık anlamasına da bu kez de doğrularımız değişti. Rest çektiğimiz; Suud, BAE, Mısır… Libyaların aşkına vurulduk. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ve Milli Savunma Bakanı Akar İsrail’e gidecek-miş. Sırada sayın Erdoğan’ın ziyareti var... Tu merivan bêtarên mezinan biparêzînî Rebbîyo!

Dün ve bugün... Biliriz; bu yaman işti!

Kendimizi tanıyamıyoruz; Modernizm; domuzdan da post olur diye dayatıyor. Düşmanlarımızı kazanmaya çalıyoruz. Affedecekler mi emin değiliz! Beraber yola çıktığımız; çıkardığımız dostlarımız küskün.. Kimisi şaşkın...

Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;/Hatırası bile yabancı gelir./Hayata beraber başladığımız,/Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir/Gittikçe artıyor yalnızlığımız.

Bu gidiş nereye şahsen bilmem amma Rabbimiz akıbetimizi hayreyleye!

Cepte para yok; güvenebileceğimiz makul bir dostumuz kalmadı. Komşu devletlerde güven kalmadı... her biri, sömürgeci bir güçle uzlaşmaya, himmet bulmaya çalışıyor! Allah’ın gaybi yardımının; “milletlerin özellikle de yöneticilerinin muamelatına göre geleceğini” de biliyoruz…

Şahsen iyimser olmasam da niyazımızdır: “İçimizdeki gafiller yüzünden bizleri helak etme Rabbimiz!”

Hasbunallah ve ni’mel vekîl.. diyoruz wesAselam!

HİSSE:

1-Mizgîn gundîno! 

ABD insan hakları raporu yayımlandı(!?) terör ve suçlular listesi de! Tabi ki Türkiye de nasibdar olmuş. Mesela; 38 bin 34 kişinin, yargılama öncesi tutuklumuz var..

Protestolara yapılan müdahaleler, polisin aşırı güç kullanması, işkence, cezaevleri, gözaltı koşulları, keyfi tutuklamalar, adil yargıya güvensizlik ve tabi ki Demirtaş(!) davaları..

Müslüman ülkelerde maalesef ciddi suç ve günahlar var amma “suç ve günah” listesinin, dünyanın en büyük suçlusu ve günahkarınca yapılması acıdır ne verre?

2-Biden Potin için çook sert konuşmuş(!?)

Ukrayna’da olanlara “soykırım” demiş.

Ruspotin alınsa(!) da yeridir. Bu karda bu kışta.. Üstelik burun akıntısı… ishali de varmış(!)

 3-Âl-i Suud fıkraları:

Tramp’ın damadı Siyonist Kushner, Prens Selman’a; ‘Senin arkanı ben topladım’

Suud’un elçiliğinde Cemal Kaşıkçı için denenler BM ve dünya basınında:

“Cantaya sığar mı? 1,80 boyunda bu adam.. Kalçası at kalçası gibi, çantaya sığamaz, parçalamamız lazım. O köpeğin kafasını getirin…”

Garibim Kaşıkçı, Türkiye’ye güvenmişti! Ne acılar çekmiştir şimdi! Rebbîyo tu hilneynî!

Adalet bakanı Gül; dosyanın iadesi için; ‘..rezil oluruz… bunu anlatamayız dünyaya’ dese de yeni bakan işi çözüvermiş(!?) deniliyor. Derew e an na…?

4-Mısır, İsrail’i ürkütmüş!

Demiş ki; “Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlenmesi; karşılıklı gerginliği ve şiddeti arttırabilir…

Rabia Meydanında, masum avlayan Siyonist uşağı; Cünuba, abdestin gitti demişse; izzetiz ve onursuz ve dahi omurgasız işi işte!

5-Büyük Şeytan, Avrupa’yı Ukrayna’yla ürküterek kazanıyor.

Fransa, NATO’nun bittiğini dese de İsveç ve Finlandiya, ortak basın toplantısında; NATO üyeliği kararlarının "aylar değil, haftalar içinde gerçekleşeceğini" belirtti.

Boğazlarımıza, Rus mayınlarını atan kim ola ağalar, beyler ey!!

Türk vatandaşlığına başvuru için satın alınması gereken gayrimenkulün değeri 250 bin dolardan 400 bin dolara yükseltilecek.

 6-'Mutlu musunuz?' anketlerinde halkımız “mutsuz” çıkıyor.

Bence mutsuzluğun ötesi de var. Dilimin ucunda amma AKP Gençlik Kolları’nin, Ağrı’daki şatafatlı bir sahur programı kafamı karıştıri…

7-Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi (MERNİS); “bilgi sızıntısı yok ama tedbir..” demiş!

 Nitelikli dolandırıcılığın bir sektör olduğu ülkemde, Hakk saklasın belasından...

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar