Başlık çelişkili, biraz acı olsa da el-hak doğrudur.
Uzay boşluğunda Rahmanın rahmetiyle dolanan yorgun dünyamızda öyle toplumlar vardır ki işten anlamaz; gücü artınca da laftan anlamaz. Daha da beteri BM’nin Dünyadan büyük -azınlık, asi ve azgın- Beşlisi de barıştan anlamaz!
Tarihteki Haçlı Moğol haydutlarını taklit ediyorlar. “Geldiler, yaktılar, yıktılar, gittiler..” aynen de bunu yapıyorlar hem de 2022’de.
Dünyanın en büyük masumiyeti karşılarına dikilse, idraklerine insafın kılını anlatamaz. Tüm sözlük ve lügatleri önlerine koysanız, adalet ve insanlığı izah edemezsiniz. Dünyadaki acıların tarih kitaplarını; dramların romanlarını okutsanız -ki okumayacaklar- “barışın daha güzel olduğunu, adaletin bir gün kendilerine de lazım olacağını kavratamazsınız.
Hâsılı yaşamın, fıtrî ve herkesin hakkı olduğunu; keser döner sap döner, bir gün gelir hesabın döneceğini.. kör basiretlerine anlatamazsınız. “Allah’ın günleri ve fıtratı insanlar arasında dönderdiğini” gözlerine gördüremezsiniz. Zalimleri helak eden musibet ve savaşların gümbürtüsünü; Sezar’ın bağrına saplanan Brutus’un ihanet hançerinin sesini sağır kulaklarına duyuramazsınız!
Derken söz biter, tedbir biter; ah u feryatlar arşa yükselir. Rabbim ise zinhar affetmez, mühlet verir. Mühlet biter, zulüm Gayretullah’a dokunur!
Böylesi durumlarda Seri’ul Hisab’ın, VA’Dİ gelir. “Allah insanları, birbiriyle savıp gidermeseydi yeryüzü mutlaka fesada uğrardı fakat Allah'ın âlemlere ihsanı var, lütfu var.” (Bakara 251)
İşte bu ihsan ve lütuf gereğince zalim ve zorbaların canına okunur! Çünkü; “İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu” (Rum 41)
Tam da bu yüzden Adl-i İlahi; acıyı, zalimlere de tattırır. Bu arada yaş ve kuru beraber de yanabilir. Bu bir Cilve-i Semedani, bir Adl-i İlahi’dir. Çünkü “Takdir-i Hüdâ kuvve-i bazû ile dönmez!” İşê Xwedê, çîno mîno ne. (Allah’ın işleri, (gizemli) nakışlıdır).
Zalim zulmettiği için, mazlum da bu zulme rıza gösterdiği için cürmünün cezasını çeker!
Bu gün, Avrupa’nın masum diyarı Ukrayna’da yaşanan da budur.
Ötekilerin özellikle de Ümmetin diyarındaki kadar olmasa da bu gün Ukrayna’daki Rus talanı, işgal ve terörü.. Haçlı diyarının canını yakıyor.
Kapitalist dünya muhabirleri canlı yayınlarda yakınıyor: “Ukrayna ateş altında.. Şehirleri bombalanıyor; beyaz tenli, sarı saçlı, mavi gözlü insanlar kurşunlara hedef oluyor, şehirlerini terk ediyor, bombalar altında inliyorlar. Buralar; on yıllardır bombalar altında yaşayan bir Suriye, Irak, bir Afganistan değildir…”
Duydunuz mu? Medeni Batı, on yıllardır inleyen ötekilerin dünyasını hatta İslam coğrafyasının dramını görüyormuş. Denizin ortasında şişme botları batırılanları da biliyormuş! Dahası hak ve hukukları ret ve inkârcıların, despotların insafına kalmış mahrum ve mahkûm milletlerin acılarını da anlıyormuş!
Bizde roman türünün r’si yokken, Victor Hugo Sefiller’i, o coğrafyada yazmıştı. Schiller’in Kefil’i, Geothe’nin Mafisto’su, Dante’nin Araf’ı da o kör ve sağır diyarlarda yazıldı hem de asırlar öncesinden. Nasıl okudular, neler anladılar bilmem ama orantısız güçleriyle milyonlarca mazlumun canına okudukları; katliamlardan, kitle ölüm silahlarından iyi anladıkları ortada! Yaptıklarının kendilerine kar kalmadığı, her defasında zulümlerinin ağır faturasıyla yüzleştikleri de ortada.
Yüzyıl ve Otuz Yıl Savaşları, iki tane dünya savaşı, Japonya’nın Çin İşgali ve günümüzdeki BM’nin 5+1’leri arasındaki sonu savaşa varan gerilim, güvensizlik ve çatışmalar… bizlere; bu dönen devranı belki de İnsanlığın Kutlu Şafağının Muştularını veriyor.. Bunlar; haddizatında “nerde?” dediğimiz Adl-i İlahi’nin de göstergesi!
Mazlum Ukrayna topraklarındaki işgal ve zulüm; yukarıda Bakara ve Rum surelerinden verdiğimiz ayetlerin de bariz tecellisidir.
Savaşı sevmeyiz, mazlumun gözyaşına tahammülümüz yoktur, zalimin yüzüne gülümsemek dahi dinimizde hem suç hem günahtır ama Ukrayna vesilesiyle Batı dünyasının yaşadığı şaşkınlık, hissettiği dehşet, tanıştığı belki de tanışacağı gözyaşlarının, İlahi Adalet gereği olduğunu demek yanlış olmasa gerek!
Çünkü Batılılar gittikleri her yere fırtına ektiler!
ABD, yılda bir ülke işgal ederken sustular! Sırasıyla İngiltere, Rusya ve ABD’nin; kan ve gözyaşına buladığı, deneme tahtası yaptığı mazlum Afganistan coğrafyasına kimsecikler “el-insaf, ne oluyor?” diyemedi!
İnsanoğlunun, âdemden beri kullandığı en güzel kelime ve kavramlarla dalga geçildi, bu kavramlar; Zencilerin Diyarında en ağır suç ve günahlara alet edildi. Aklın ve Hakk’ın yolu birken, Dünyanın Beyazları sustu, En Beyazları da yangından mal kaçırırcasına korsanlık ve talan yaptı..
Netice olarak; dünden ders alınmadı, bu günden de alınmamış gözüküyor. Diyoruz ki; Gelin Hakk’ın ve aklın bir olan yolunda birleşip yarınlarımızı kurtaralım! Çünkü dünyamız yorgun ve yaşlı; kıt kaynaklarında da her canlının hakkı vardır. İnsaf ve vicdanına güvenemeyeceğimiz hatta insanlığına dahi inanamayacağımız devletlerin elinde, dünyamızı zehir edecek, hayatımızı karartacak hatta dünyadaki yaşamı bite-irecek SİLAHLAR vardır!
Allah’ın elbette bir hesabı vardır amma bizim de kul olarak bir görevimiz vardır. İyilik, kötülüğü yenecek! “Kendi elleriyle yapıp ettiklerimiz yüzünden, karada ve denizde düzen -beter- bozulmadan..”
Her kes bildiği güzellikleri yapsın! İnatla yapmasak da bildiğimiz o kadar çook güzelliklerimiz vardır ki! Wesselam.
HİSSE:
1-BM, nihayet Rusya'yı kınadı.
141’e karşı 5 ret çıkmış! Xwelî li serê wan be! Rusya, Belarus, Suriye, Kuzey Kore ve Eritre retçilerden..
Eritre’yi anladım.. Billahilazîm karşıt ve taraftarı da anlarım.
-Siz 34 Çekimserler! Hiç mi iradeniz yok? “Nesiz siz Ben de bilmem kız mısız oğlan mısız kafir”(Nedim). Hımm?
2-Libya’daki Tobruk hükümeti, meşru Trablus’a inat, ayrılmadan yana. Kendi meclisinin BM’de kabul görmesi için çabalayacakmış!
Trablus’u meşru hükümet olarak tanıyan BM, yarın Hafter’in hükümetini tanırsa şaşırmam. Petrol kuyularının başına şövalye aranıyor da..
3-İsrail’e yarın kim acıyacak?
İsrail’i İslam Coğrafyasının karakolu olarak atayan Haçlılar, birbirlerini Dünya savaşıyla, nükleer silahlarla tehdit ediyor. Dinozorları, mayın eşeği olarak kullanan Siyonist sermayenin işi zor.. O peygamber katilleri, bir kenarda, sabrı tükenen mazlum ümmetin içinde unutabilirler!
Terk edilmiş bir İsrail Terör devletine, Emr-i Hakk vaki olursa ki olacak; yarın kim “İsrail’e, Yahudi’ye yazık oldu!” diyebilecek!