Kürtler.
Kadim bir millet. Kadim bir memleket. Kadim bir kültür.
Hikayelerinden, efsanelerine; dengbêjlerinin söylediği kılamlardan, ağıtlarına kadar derin kültüre sahip bir halk.
Çocukken öğrendiğim ve hala hafızamda canlı olarak duran şu husus bana çok ilgi çekici gelmişti. 9-10 yaşlarında iken Cizre’de teyzeme misafir olmuştum. Akşam yatacağım zaman bana yönelerek; “Oğlum “Edephane”ye gidecek misin?” diye sormuştu. O gün Cizrelilerin tuvalete edep yeri diye bir isim verdiklerini ilk defa öğrenmiştim.
Ne kadar ince değil mi? Tuvalet veya başka dillerdeki kulak tırmalayıcı isimlerden sonra “Edephane” ismi bana çok muazzam gelmişti. Örneğin babam tuvalet için “Kademgeh” yani kadem yeri derdi. Hani sabit kadem derler ya, işte oradaki kademden gelen bir kelime.
Kürt kültürünün biriktirdiği değerlerin yaşatılması adına yapılan faaliyetlerin çok kıymetli olduğunu söylemeye hacet yok sanırım. Çünkü geçmişten kopup gelen bu değerler silsilesi, aynı zamanda bizleri yarınlara da ulaştıracaktır.
Kürtçe’de “Heyf” ya da “Mixabin” diye “Yazık” anlamına gelen iki kelime vardır. Heyf û mixabin ki bugüne kadar İslamcı kesimler bu sorunla çok ilgilenmemişlerdi. Bundan ötürü sol kesim Kürt sorununu kendi bakış açısıyla değerlendirip üzerinde tepinmişti. Kısacası hayat ve özellikle siyaset boşluk kabul etmiyor. Boş bırakılan bir alanı mutlaka ve mutlaka bir başkası dolduruyor.
Bu anlamda Serkan Ramanlı’nın Kürtçe’ye sahip çıkma girişimleri ve okullarda öğrencilerin yapacağı tercihlerin Kürtçe seçmeli dersler olması için çaba harcaması, çok çok değerlidir. Yılların ihmalini bir anda yok sayamayız ama bir yerlerden başlanması da çok önemlidir.
Serkan Ramanlı’nın okullara gidip öğrencileri Kürtçe seçmeli dersi tercih etmesi hususunda teşvik etmesi; Batman’da Kürt libasları ile yürüyüp esnaf esnaf dolaşması ve konuya dikkat çekmesi, kanaatimce muazzam bir eylemdir.
O kadar önemlidir ki hemen yansıması olmuştur. Bugüne kadar Kürt kelimesi üzerinden ideolojik saplantılarını gerçekleştirmeye çalışanlar hemen rahatsızlıklarını dile getirmeye başladılar.
Türk ve Kürt laikler söz birliği etmişçesine olayı kara propagandalarına alet etmeye başladılar. Sanki; “Burası bizim alanımız, bizim beslendiğimiz bu mahalleye girmeyin” diye Serkan Ramanlı’yı uyarıyorlar.
Demek ki yapılan doğru bir etkinliktir. Eğer Türk veya Kürt laikler bu faaliyetlerden rahatsız olmuşlarsa o zaman yapılanlar doğrudur ve bunlara devam edilmelidir.
Kürtleri İslami inançtan sıyırıp laik-seküler tipler oluşturmaya çalışanlar, yılların verdiği birikim ile bu konuyu sadece istismar ediyorlar. İdeolojik amaçlarını gerçekleştirmek için kadim Kürt milletini inancından etmek istiyorlar.
Ancak bütün suç onlarda değil. Suç, bugüne kadar sahayı onlara bırakanlardadır. Yani hepimizi kastediyorum. Yoksa yabancı bir ideolojiyi getirip Kürtler arasında beğenilir hale getirmenin başka bir izahı yoktur.
Aradan uzun bir süre geçtikten sonra Kürt sorununun İslami tarzda çözümü ve bu meselede söyleyecek Müslümanca sözlerin olması çok değerlidir.
Geç olsa da çok güzel hareketlerdir bunlar.