M.Emin Özmen

Organik ve İnorganik Solcular

27.12.2023 01:00:00 / M.Emin Özmen

Eskinin ekmeğinden tutun, meyve sebzesine kadar her şey orijinal, yani organikti. Mahallemizdeki tandırda pişirilen ekmeğin has kokusu, çok uzaktan bile hissediliyordu. Bahçe domateslerinin tadı bir başka idi. Günümüzde her şeyin kopyası, yani sahtesi çıktı.

Bazen insan eskileri özlüyor. Eskiden adam gibi adamlar vardı diye söze başlayıp o adamlardan birkaç örnek vermeye çalıştığımız anlar oluyor. Demem o ki adamın bile sanal olanı çıktı. İlkeler artık reel politik diye bir kavrama feda ediliyor.

68 kuşağının solculuğu da böyleydi kanaatimce. Adamlar ateistti ama bunu saklamıyorlardı. Aileye karşı idiler ama devrim nikahı ile birlikte yaşıyorlardı. Yeryüzündeki zulümlere karşı idiler ama bunu ABD’ye sığınarak yapmıyorlardı. Öyle ki Türkiye’ye gelen ABD askerlerini denize atabiliyorlardı.

Bazen bahsettiğim eski sol kokulu yazıları Soner Yalçın’dan okuyorum. Olaylar karşısındaki sol devrimci duruşun nasıl olması gerektiği konusundaki görüşleri eskiyi andırıyor. Evrim geçirmemiş, organik solun inorganik olanı ile nasıl bir tezat oluşturduğunu, bazen serpiştiriyor yazılarına.

Nasıl ki ABD bir zamanlar “Yeşil Kuşak” diyerek Amerikancı bir dini anlayış geliştirip solu frenlemeye çalıştıysa, bugün de sol hareketleri destekleyip İslami akımları durdurmaya çalışıyor. Amerikancı İslam’ın ömrünü İmam Humeyni sona erdirdi. Batı’nın son devrimci dediği İmam, emperyalizme hizmet eden dini anlayıştan, istikbara karşı retçi İslam’a geçti.

Tarık Akan ömrü boyunca İslam’a karşı durdu. Adak isimli filmde, oğlunu kurban veren bir baba olarak evladını kesen birini oynadı. Gerçek hayatta yine din karşıtı açıklamalarını okuyorduk. Ama ilkeliydi. Hiçbir reklam filminde oynamadı. Astronomik rakamlı reklam tekliflerini elinin tersi ile itti.

Yakın coğrafyamızda, yakın tarihlerde emperyalist devletlerce öldürülen kadın ve çocukların sayısı milyonu çoktan aştı. Uzak coğrafyalarda, yine yakın tarihlerde emperyalist bombalarla hakeza ölenlerin haddi hesabı yok. Emperyalist oburların iştahları yüzünden açlıktan ölen insanlar için yapılan tek şey istatistik tutmaktır.

Ama ödül alan sanatçıların gündeminde köpekleri var. Emperyalist zalimlerin hunharca katlettiği çocukların yerine köpeklerini gündem edinmeleri ne kadar banal ve de sanal kalıyor.

Kanaatimce okumamışlığın, daha kaba bir ifade ile cehaletin verdiği cesaret ile konuşuyorlar. Sanatçının eline mikrofon verdiklerinde, iyi veya kötü gündemde kalacak bir konuşma yapma ihtiyacı hissediyorlar. Birikimleri de olmayınca ortaya böyle ucube örnekler çıkıyor.

Kısacası Türkiye’de sanatçı olmak ve sanatçı kalmak için uluslararası emperyalizme selam çakıyorlar. İslami hassasiyetlere saldırdıklarında daha bir medyatik oluyorlar. Dini değerleri tahkir ettiklerinde, farklı projelerde rol alma imkanları artıyor. Dolayısıyla daha çok para kazanma olasılıkları artıyor.

Oysa organik solcular tesettür yasağına karşı yapılan etkinlik veya mitinglerde boy gösteriyorlardı. Filistin’deki israil zulmünü protesto ediyorlardı. Amerika’nın, dünyanın bilmem neresindeki bütün işgallerine karşı duruyorlardı. Afrika’nın en ücra köşesindeki açların müsebbibi olarak ABD’yi görüyorlardı.

İşte aynı ABD, şimdiki solculara İslam’a engel olmaları görevi veriyor. Türkiye’deki solcular bu görevi gönüllü olarak üstlenmiş durumdadırlar. İnorganik olarak tanımladığımız bu solcu çeşidinin yeryüzü emperyalistleri ile bir dertleri yok. Hatta emperyalistlerle bir olup, antiemperyalist İslam’ın gelişini engellemeye çalışıyorlar.

Ne diyelim? Organik solcular evrim geçirip inorganik oldular.       

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar