Mehmet Özcan

İstanbul’u, Ankara’yı, Diyarbakır’ı isteyen fedakârlık yapacak

26.01.2024 01:00:11 / Mehmet Özcan

Yerel seçim startı verildi. Tüm partiler belediye başkan adaylarını bir bir açıklıyor. Genel seçimlerde yapılan sıkı ittifaklar, yerel seçimlerde çok da önemsenmiyor gibi. 

Altılı masanın üzerinde görünen ortaklar yerel seçime kendi partileriyle girme kararı aldı. Ancak masanın altındaki parti DEM(HDP) masanın üstüne çıkarak CHP’yle 2028’e kadar ittifak halinde olacak şekilde bir işbirliği içerisine girdi. 

İyi Parti ve Deva Partisi yerel seçime tek başlarına gireceklerini açıkladı. Saadet ile Gelecek Partisi ise yerel seçimlere çoğunluk bölgelerde birlikte girme kararını sürdürüyor. 

Cumhur ittifakı kanadında da benzer bir durum söz konusu. AK Parti ve MHP kritik bölgelerde birlikte, güçlü durumda oldukları yerlerde ise kendi partileri üzerinden yerel seçimlere gidiyor. 

HÜDA PAR ve Yeniden Refah Partisi ise AK Parti’nin genel seçimlerdeki çok istekli ittifak tavrını yerel seçimler sürecinde göremedikleri için tek başlarına girme kararı almış bulunuyor. 

Gerçi AK Partinin, rakiplerinin hamlelerine göre Yeniden Refah ve HÜDA PAR’la tekrar bir görüşme isteği olabilir. Çünkü siyasette yirmi dört saat çok önemli ve 31 Mart’a yaklaşılırken her an her şey değişebilir elbette. 

Ancak AK Parti’nin bir önceki yerel seçimde kaybettiği İstanbul ve Ankara gibi iller gibi zor sınavı dururken Türkiye’nin parlayan ve giderek büyüyen partisi HÜDA PAR ile zamanında tam bir işbirliği geliştirememesi büyük bir kayıp olacaktır. 

Diğer yandan Türkiye genelinde ezici çoğunlukla birinci parti konumunu koruyan ancak Diyarbakır ve bölge illerinde birinci parti konumuna yükselememesi de AK Parti cenahında ayrı bir ukde olarak duruyor.

Şunu iyi bilmek gerekir ki; kazan kazan formülü sadece ‘iki kere iki dört eder’ matematiksel hesaplarla kazanılmıyor. Bazen fedakarlıkların, karşılıksız hareket etmenin, kazan kazan formüllerinden çok daha fazla etkili olduğu ve mutlak galibiyetle sonuçlandığını hatırlatmakta fayda var.

Fedakarlık, İslami literatürde karşılık beklenmeden yapılır. Bu kavramı en iyi şekilde AK Parti’nin işletebilmesi gerekirdi. Ama Kılıçdaroğlu’nun genel başkanı olduğu dönemde CHP’nin İyi Parti’ye 15 vekil hediye ederek İYİ Parti’nin mecliste grup kurabilmesi ve 2018 seçimlerine girdiğinde ayrılıkçı milliyetçi tabanda ‘benim partim barajı aşar’ düşüncesiyle yoğun bir ilgiyle 43 vekil kazandırmıştı. CHP, İyi partiye bu fedakarlığı boşuna yapmamıştı. Birinci amacı millet ittifakını kurarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirmek. İkinci amacı CHP’yi iktidar yapmaktı. Başaramadı ama bu başarısızlık birlikte hareket etmelerinden değildi. Kılıçdaroğlu’nu koltuğundan da eden yenilgi CHP içi çıkarlar ve koltuk kavgasındandı.

Nitekim şu an Özgür Özel’in genel başkan olmasına rağmen aday belirlemede İmamoğlu ve Kılıçdaroğlu’nun da etkin olduğu üç başlı CHP, kesin kazanacakları gözüyle baktıkları İzmir, Bakırköy, Kadıköy gibi 17 yer için aday belirleyebilmiş değil. Çünkü buralarda büyük rant var. 

Burada şunu hatırlatmak gerekir ki; AK Parti gibi muhafazakar bir parti, İslam düşmanı zihniyetin temsilcisi CHP’nin siyasette kazanmak için yaptığı fedakarlığın maneviyatını ve kazanımını kavrayamamışsa diyecek bir söz yok.

HÜDA PAR’ın özellikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da güçlü olması ve HDP’yi yerel seçimlerde safdışı bırakabileceği öngörüsü ittifak içerisinde bulunan CHP ve DEM partisini kara kara düşündürüyor. Bu Kemalist ve Marksist zihniyet, içten içe AK Parti-HÜDA PAR’ın tam bir işbirliği yapmamasını dilerken kendi zihniyetlerine yakın medya kuruluşlarıyla birlikte 14 Mayıs genel seçimlerinde olduğu gibi tekrar iftira ve karalama furyası başlatmış durumdalar. 

Bu dış destekli kirli zihniyetin yalan ve iftira kampanyalarının 14-28 Mayıs genel seçimlerinde ters teptiği gibi bugün de yerel seçime giderken tutmayacağını 31 mart gecesi sandıktan çıkacak halkın iradesiyle görülecektir. 

Burada oy verecek halkımıza düşen en önemli ve dahi insanlık vazifesi; hakkı gözeterek belediyeleri rant kapısı gören, iş yapmayı heykel dikmek bilen ve temel atmama törenleri düzenleyen kirli zihniyetlere değil, şehri inşa ve ihya edecek ehil, liyakat ve vicdanlı insanlara teslim etmesi gerekir. 

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar