Mehmet Gülsever

Dos(t)doğru Söylemeli- Bir Ateistin İntiharı

17.01.2022 07:01:38 / Mehmet Gülsever

 Bir Müslüman evladı ateist olabilir mi? Elbette! İrtidat hareketleri başta olmak üzere dün vardı, bugün oldu, yarın yine olacaktır. Peki bu çok yaygın mı? Hayır! Belki istisnai… ve münferit olmaları hasebiyle çok konuşulurlar içimizde. Peki ateist veya inançsız olup sonra Müslüman olan var mı? Ohoo! Hem de nasıl...! Ne sayısını biliriz ne de çetelesini tutarız. Alırız bağrımıza basarız. Ve hem mutlu olmayı öğrenirler hem de mutlu etmeyi. Onun artık bir misyonu vardır; insanlığın iki dünya saadeti için çalışmak.

         Siz inançsız veya ateistken Müslüman olduğu için intihar eden birini duydunuz mu? Ama baksanıza bir şekilde ellerindeki sosyal medya silahından da yararlanarak belki pencere kenarındaki ince aralıktan sızarak içeri girmiş ve inancıyla oynadıkları Enes KARA’mıza bile sahip çıkamamış ateistler. Üç yıldır ateist ama elinden tutamamışlar.

       Yüzyıldır her türlü psikolojik, kültürel, ekonomik ve fiziki işkencelere maruz kalmış yüz binlerce Müslüman gencin bir tanesinin bile intihar ettiğine şahitlik etmişliği yoktur bu kadim coğrafyanın. Aylarca rejimin işkencehanelerinde çıplak bedenlerine aylarca işkence edilen bir tek Müslüman genç intihar etmeyi aklından geçirmedi.

       Enes KARA’ya ailesi Türkiye şartlarında bir ailenin evladına sağlayabileceği her türlü yaşam konforunu sağlamıştır. Fikirsel ve zihinsel konforu da emrine amade etmiştir. Ancak bir şekilde içeriye sızan ateizm bu gencimizi kandırmış ve üç yıl ateist kaldıktan sonra inançsızlığı onu ayakta tutamamıştır. Yanı sıra aynı şartlara haiz halkımızın gelecek tasavvurunu besleyen, meyveye durmuş on binlerce genç talim ve terbiyeye devam ediyor.

      İntihar psikolojik bir hastalığın tezahürüdür ve her sosyal, etnik, dini, dinsiz ve yaş grubunda ortaya çıkabilir. İntihar bir “gerekçe” bulmakta da güçlük çekmez. Ancak başta alkol ve uyuşturucu olmak üzere intiharı besleyen faktörler de vardır ve yapılan bütün araştırmalarda intihar vakalarının dindar topluluklarda en az olduğu görülmektedir. En az intihar edenler sırası ile Müslümanlar, Yahudiler, Katolikler, Ortodokslar ve Protestanlardır.

      Dünya intihar sıralamasında yerli ateistlerin kıble edindiği Batı, başı çekmektedir. Rusya’nın yüz yıllık ateist işgaline maruz kalmış 4. sıradaki Kazakistan ve her türlü işgale maruz kalmış 70. Sıradaki Sudan ve 98. Sıradaki Yemen’i saymazsak ilk 100 ülke arasında hiç Müslüman ülke yoktur. Türkiye 112. sıradadır ve diğer halkı Müslüman ülkeler de Batıya daha yakın duran Türkiye’den daha sonra gelmektedir. Avrupa Birliği intiharda birlik bazında 35. sırada iken birliğin birçok ülkesi ilk sıraları almaktadır.

         Alkol ve madde bağımlılıklarının intiharların yüzde ellisinin sebebi olduğu bütün araştırmaların ortak sonucudur. Hem alkol hem de madde bağımlılığında bu oran yüzde yetmişleri buluyor. Eşcinsellerde intihar riski 14 kat daha fazladır.

      Dünya’da son 45 yılda intiharın yüzde 60 arttığı görülmektedir. Yani dünya inançtan uzaklaşıp haz ve hıza odaklandıkça “insanlığından” kaybetmiştir. Daha ilginci; devşirme bir yöntemle Hristiyanlaştırılan Kuzey Kore intihar vakasında dünyada ikinci sıradadır. Benzer durumdaki müreffeh Japonya 26. sıradadır. Dünya’nın en mutlu ülkesi Finlandiya ilk sıralardadır. Avrupa’da yaygın intihar vakalarını kolaylaştırmak için ötenazi hakkı tanınmış ve kolay intihar etme kampları geliştirilmiştir.

       1887 yılında henüz 35 yaşında iken intihar eden Batı düşüncesinin en güçlü sesi Beşir Fuat için Cemil Meriç : “Alışkanlıkları ile Osmanlı, kafası ile Fransız. Beşir Fuat’ı Cizvit’ler zehirledi. İmanını kaybeden o coşkun zeka yeni bir din buldu kendine: Maddecilik. Batının müspet ilimlerini naslaştırdı. Abdulaziz Han’ın yaveri bu çetin kavgaya kahramanca atıldı. Ama çağdaşlarının dilini konuşmuyordu Beşir. Burkulan şuurunu uyuşturmak için içkiye ve kadına koştu. Nafile... Dudaklarında günahların buruk tadı, bezgin ve yorgun. Kavgaya devam etti. Gönül ile aklın, şiir ile nesrin, imanla inkarın, doğu ile batının kavgası. O yalçın irade bu çılgın savaşa 3 yıl dayanabildi.”

     Evet; Cemil Meriç, Beşir Fuat intiharı üzerinden “Türk aydınının” çıkmazını ve savrulmasını çok net anlatmıştır. Ve bu düşüncenin bugünkü kırık dökük ve pespaye takipçileri halktan inançtan kopuk olarak “kendi intiharlarını” Müslüman inancımızda boca etmeye çalışıyorlar. Buna teşne ezik Müslümanları da burada zikretmeye gerek bile duymuyorum.

      Ama Ey Müslümanlar! Ayağa kalkın ve Batının zevk ve sefaya ayarlı, haz ve hızı şiar edinmiş tanrıtanımaz yüzüne bu gerçekleri çarpmaktan imtina etmeyiniz.

     

 

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar