Mehmed Göktaş

Yeni yeni, Yeni Zelandalar

25.03.2019 07:28:38 / Mehmed Göktaş

Belki garip karşılayacaksınız ama, Yeni Zelanda’nın toptan veya büyük bir kesiminin Müslüman olmasını istemiyorum. Bu haliyle, böylece kalmasını istiyorum nedense.

Korkuyorum, bu defa şimşekleri tamamen üzerine çekecek. Bırakın tamamen Müslüman olmasını, Yeni Zelanda’da belirli bir miktarda insanın İslam’ı seçmesi bile emperyalist dünyayı kudurtmaya yetecektir. Zaten bugünkü durumuna bile tahammül edemeyeceğini göstermiştir bile.

Emperyalizm İslam’la öne çıkan devletlere, camialara asla tahammülü olmayan bir kudurganlık dönemi yaşamaktadır.

Hakkıyla temsil edip etmedikleri ayrı bir konu, bugün Türkiye ve İran’ın başına gelenler, İhvanın başına gelenler başka nasıl izah edilebilir?

Durum böyle olunca, bugünkü pozisyonuyla bize yeni yeni, Yeni Zelandalar lazımdır.

İyice araştırıldığında Peygamber Aleyhisselam’ın hayatında Ebu Talip’le başlayan çokça Yeni Zelandalar olduğunu görürüz. Hatta öteki amcası Hz. Abbas’ın yıllarca bu rolü oynadığını söyleyebiliriz. Mut’im bin Adiy’den tutunuz, hicretteki kılavuzları müşrik Abdullah bin Uraykıt gibi bireylerin yanı sıra Huzaa kabilesi gibi toplulukları ve Habeşistan gibi devletleri de buna ekleyebiliriz.

Kısacası İslam Dünyası’nın bugün yeni yeni, Yeni Zelandalara daha çok ihtiyaç duyduğu ortaya çıkmıştır.

Bu nasıl olacaktır? Elbette her şeyden önce Rabbimiz dilerse çoğalacaktır Yeni Zelandalar. Fakat Müslümanlar da buna yardımcı olmak durumundadırlar.

Bunun yolu ajitasyon yapmak, kendine acındırmak ve hep başkalarının merhametini galeyana getirmek değildir elbette.

Şu an içinde bulunduğumuz mazlumiyeti ve mustazaflığı net bir şekilde ortaya koyabilirsek bu bizim için yeterlidir. Müslümanlar olarak zalimlerin üzerimize bu denli çullanmasını dünyanın gözüne sokabilirsek bizim için yeterlidir.

Kur’an bunu “Demek Rabbimiz Allah’tır dediği için bir kişiyi öldüreceksiniz ha!’ ifadesiyle sembolleştirir.

Zalimler dünyayı ne kadar dejenere etseler, algı operasyonlarıyla ne kadar ifsad etseler de insanlığın vicdanını ve fıtratını tamamen imha edemeyeceklerdir.

Yalnız bu arada en çok dikkat edeceğimiz husus; haklıyken haksız duruma düşmemek olmalıdır. Belki biz bilerek böyle bir şey yapmayız ama içimizdeki beyinsizlerin yapmasına da engel olmalıyız.

Mesela şu anda emperyalizmin dört gözle beklediği fotoğraf, bizim bu beyinsizler tarafından gerçekleştirilecek bir kilise veya sinagoga saldırıdır.

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar