Bismillah
Diyanet İşleri Başkanlığı`nın İslami yapılarla bir araya gelmesi olumlu bir gelişmedir. Bu ve benzeri adımları atmaya devam etmeli ve olağan hale getirmelidir.
Ancak bunu yaparken; söz konusu yapıların sivil özelliklerine karışmamalı, onları sevk ve idare etmeye çalışmamalıdır. Bunu yapmaya kalkıştığı an, işin hikmeti kalmaz ve fayda yerine zarar verir. Görüşme sonucunda ortaya konulan ilkeler bu açıdan isabetli olmuştur.
Bir araya gelen her topluluk İslami yapı olmadığı gibi ismi ne olursa her yapıyı aynı kefeye koymak da büyük bir yanlış ve haksızlıktır. Bununla beraber İslami yapılar, toplum için birer nimettir. Toplumda İslam`ın öğrenilmesi ve yaşanmasını sağlamakla birlikte toplumun İslam ile ıslah olması konusunda önemli bir vazife icra etmiş oluyorlar.
İslam`dan daha iyi toplumu ıslah eden, topluma huzur ve emniyet veren başka bir sistem yoktur. Bugün İslami yapılar olmamış olsaydı belki de toplum İslam`dan tamamen uzaklaşmış olacaktı. Çünkü laik rejim, kurulduğu günden beri yasaklarla Müslümanların İslam`ı yaşamalarının önüne engeller koymuş ve İslam`ı toplum hayatından çıkarmaya çalışmıştır. Medrese ve zekat kurumu gibi yapıları ortadan kaldırmış, Müslümanların kılık-kıyafetini, takvimini ve kullandıkları harfleri değiştirmiş, karma ve Batı tarzı eğitimi yerleştirmiş, İslam hukukunu rafa kaldırarak yerine Batı hukukunu getirip uygulamıştır.
Öte yandan sol ve mülhit örgütler, inanç ve düşünceleri itibariyle İslam`a düşman olduklarından bulundukları her ortamda İslami değerler ve dolasıyla Müslümanlarla savaşmış, onları varlığına bile tahammül edememiş, İslam`ı toplumdan tamamen silmek için çalışmışlardır.
Buna mukabil İslami yapılar; inancıyla, ibadetiyle, yaşam tarzı ve eserleriyle İslam`ı ayakta tutmaya çalışmış, toplumun İslam`dan uzaklaşmasını engellemiş hatta toplumun İslam`ı okumasına, öğrenmesine ve yaşamasına ortam hazırlayarak İslami kimliğini muhafaza etmesini sağlamıştır.
Laik ve sol kesimlerin İslami yapılara olan kin ve nefretleri de işte bundandır. İslami yapılar dendiğinde öfkelerinden ne yapacaklarını şaşırırlar, huzurları kaçar, duymak bile istemezler.
Bu yüzden bu zihniyete sahip olup devlet kademelerinde olanlar, devletin İslam`a ve Müslümanlara karşı menfi duruşu ve bu istikametteki kanun ya da teamüllerden istifade ederek İslami yapıları sindirmeye ve faaliyetlerini engellemeye çalışıyorlar. Sahip oldukları konumu kullanarak devlet adına İslami yapıların üzerine gidiyorlar.
Devletin İslam`a ve Müslümanlara yönelik menfi anlayış ve yaklaşımı devam ettikçe devlet yetkilileri arasında İslam`a ve Müslümanlara düşman gözüyle bakanlar olacaktır ve bunlar, sahip oldukları konumu kullanarak İslami yapıların üzerine gitmeye, çeşitli bahanelerle onları suçlu göstermeye ve devlet adına cezalandırmaya devam edeceklerdir. Bütün bunlara da hukuki-yasal kılıflar giydirmeye çalışacaklardır.
Artık bunların geride kaldığını görmek istiyoruz. Devletin; yasalarıyla, kurumlarıyla, işleyişiyle ve idarecileriyle Müslüman halkıyla barışık olduğunu görmek istiyoruz. Vatandaşlarının % 99`u Müslüman olan bir devletin; Müslüman vatandaşlarının İslam`ı yaşamalarına yasak koyması ve engellemesi söz konusu bile olmamalı ve artık bundan vazgeçilmelidir. Bu; toplumu geren, huzursuz eden ve toplumda siyasal ve sosyal sorun ve çatışmaların da baş sebebidir. Bugünkü hükümete de Diyanete de bu konuda çok iş düşüyor.
Diyanetin İslami yapılarla bir araya gelmesi bu açıdan anlamlı ve önemli bir adım olmuştur. Diyanetin bunu sürdürmesi ve olağan bir hale getirmesiyle birlikte Hükümetin de benzeri çalışmalarda bulunması gerekir.
Allah`a emanet olun.