Taşıma su ile değirmen dönmez sözü çok sevdiğim bir atasözüdür.
Yani kaynak sahibi değilseniz, dışarıdan destekle sonuç alamazsınız.
İsrail bugün işte bu atasözünü yaşıyor.
Taşıma nüfus ve Batı destekli nüfuzla Arap İslam Dünyasına sağlanan “üstünlük dönemi” İslami Direniş Hareketi HAMAS eli ile sona erdiriliyor.
Osmanlı zamanında Filistin’de yüzde 5 dolaylarında olan Yahudi nüfus 19. Yüzyılın sonlarında Yahudi sermayesinin fonlaması ile bir göç hareketine dönüştü.
1948’den sonra ise artarak devam etti.
İsrail Merkezi İstatistik Dairesi verilerine göre, 1948-2018 yılları arası 3 milyon 200 bin Yahudi Filistin’in işgal edilen topraklarına yerleştirildiler.
Bu nüfusun yaklaşık yarısı 1990’dan sonra gelmiş. Yani bırakın babalarını kendileri bile şimdi yaşadıkları topraklarda doğmamış!
Bir ülke düşünün nüfusu 9 milyon! Bu nüfusun 2 milyonu Arap, 3.2 milyon dışarıdan gelme!
Nüfus açısından meseleye bakılınca bunca mezalim ve işgale rağmen Müslüman Yahudi nüfusu başa baş gidiyor.
Yahudiler dışardan gelenler ile beraber ancak 7.5 milyon civarında iken işgal altındaki Müslüman nüfus da yaklaşık o civarda.
İsrail nüfus savaşını kaybetmiş durumda çünkü dışarıya zorla gönderilen Filistinlileri de hesaba katarsak Filistinliler 1948’den bu yana tam 10 kat nüfusunu arttırdı. İsrail ise nüfus konusundaki tüm teşviklere rağmen kısmi bir ilerleme sağlayabildi.
Yani nüfus konusunda taşıma su ile değirmen dönmüyor.
1948 ile 2018 yılları arasında israilden kaçan/ayrılan Yahudi sayısı 750 bin iken 7 Ekim’den bu yana israilden ayrılan Yahudi sayısı aralık ayında 370 bin olarak açıklanmıştı. Muhtemelen bu sayı 500 bini aşmıştır.
Nüfus savaşını kaybeden israil nüfuz savaşını da kaybetmek üzere.
Filistin’i devlet olarak tanıyan ülkelerin sayısı günden güne artarken israil ile diplomatik ilişkilerini zayıflatan ülkelerin sayısı da artıyor.
Yani israil tarihinde ilk kez nüfuz konusunda da ciddi sorunlar yaşıyor.
İslam Dünyası israilin nüfuz üstünlüğünü sona erdirmek için petrol silahını kullanmadığı halde, mülteci meselesi israil destekçisi Batı ülkelerine karşı bir silah olarak kullanılmadığı halde Filistin halkının aziz kanları vicdanları harekete geçirdi ve her alanda israil gerilemeye başladı.
Demografisini dışarıdan göçlerle tahkim eden, savaş konseptini dışarıdaki dostlarının, (ABD-İngiltere) gücüne ve desteğine bağlı olarak sürdüren israilin değirmen taşı kırılmak üzeredir.
7 Ekim kıyamı orta ve uzun vadede israilin yıkılışının başlangıcı kabul edilecektir. Evet, şu an korkunç katliamlar yaşanıyor ama zaten sivilleri hedef alan bir savaş yöntemi yenilginin işareti sayılır.
Filistin direnişi İslam dünyasının sünepeliğine rağmen, kardeşlerine yeterince destek vermemesine rağmen, hatta yer yer (bazı liderlerin) ihanetine rağmen israili çökertti.
Tüm kolonlar çatırdıyor, duvarlar çatlamış durumda, sadece çökme anı bekleniyor.