Biz bozulduk mu?

“Bozuldular, bozulacaklar” dedikleri her dönemde Allah bu camiadan şehitler seçiyor.

Hatırlayalım derneklerin açıldığı ilk zamanları…

Neredeyse her şehirde fiskos korosu harekete geçmişti: Dernek açtılar ve sapıttılar, bozuldular abi bunlar. Yok, yok eski hallerinden eser yok!

Lakırdılar uzunca bir süre devam etti.

Sonrasında Yüksekova’da Ubeydullah Durna kardeşimiz PKK tarafından şehid edildi.

Garip olan çay ocaklarında zaman tüketen bu fiskos taifesinin başı belaya girmezken (ki elbette girmesin) dernek açtıkları için yargılananlar, katledilenler bizler olduk. Kardeşlerimiz oldu.

Elazığ İhya Der, Adıyaman Vahdet Der dosyaları ile sindirilmeye çalışılan bizlerdik.

Derneklerimiz, gazetemiz, yayınevimiz baskı altına alındığı halde “bozulan” bizmişiz!

Bozuldular diyenler de birkaç yıla kalmadı dernekleştiler ve artık bizim için “bozuldular” dememeye başladılar.

Dernekleşme kitleselleşmeyi beraberinde getirdi.

Kutlu Doğum etkinlikleri ile yüz binler alanlara toplandı. İslam’ı yaşamalıyız mesajı artık meydanlardan haykırılıyordu. Hayır! Bu bozulma değil bir tecditti.

Yok, yok “dernek bunları bozmamış” demek zorunda kaldılar.

Süreç içerisinde camia partileşme kararı alınca her biri bir uzman havasında “bu kez kesinlikle yoldan çıkıldığına” hükmetti.

Oysa partileşmeden kısa bir süre sonra yüzlerce saldırıya maruz kalan yine bizlerdik. Bu nasıl bozulmadır ki siz yeni bir merhaleye geçtikçe çetelerin saldırı dozajı artıyor.

Düşünün, “sapıttılar, yoldan çıktılar” denilen bir dönemde yani 2014 yılında 6-8 Ekim Katliamı yaşandı.

Henüz bıyıkları terlemiş Yasin’den 65 yaşındaki Abdullah Deniz’e kadar bu süreçte yirmiye yakın Müslüman şehit edildi.

Kendisi hakkında “bozuldular” denilen camia bir kez daha Şehitler Kervanı ile yola devam etti.

Zamanın ruhu düşünülerek ileriye doğru atılan her adımın önüne “bozuldular, bozulmak üzereler” barikatı çıkarıldı.

2023 seçimleri belki de en zor süreçti. Bu süreçte de bozuldular korosu harekete geçmişti. Ne var ki küresel sistemin bu topraklardaki kâhyalarının HÜDA PAR’a aşırı yüklenmesinden dolayı bozuldular korosunun sesi pek duyulmadı.

Ama bakınız bu sürecin akabinde de Adana saldırısı oldu. Bu kez Sacit Pişgin kardeşimiz o şerbetten içti.

Türkiyeli Müslümanlar bozuldular repliğini elbette terk edeceklerdir.

Müslümanlar “Yeni ile karşılaşınca” hemen tepki göstereceğine “bu yeni ile davama nasıl daha iyi hizmet edebilirim” kaygısında olmalıdır.

Bozulma, İslami mücadeleyi terk etmektir.

Bozulma, dünyevileşmedir

“Bana neci” olmadır bozulma

Ve hiç şüphe yok Allah İslami mücadeleyi terk eden, dünyevileşen ve bana necilerden şehitler seçmez.

Çünkü Allah kaliteyi sever, kaliteyi seçer.

Kalite, ihlas ve takvadır.

Peki “bozuldular” kaygısı yersiz mi? İnsan bozulmaktan korkmamalı mı?

Biz yumurtanın bile bozuğunu kursağımızdan geçirmezken insanın bozuğuna nasıl sırtımızı verelim!

Belki bu bozulma bahsi başka bir yazının konusu olur.

Allah’a emanet olun!