2000’li yılların başında kameralı cep telefonları piyasadaki yerini almaya başladıktan sonra, memleketin her tarafında amatör tiyatro güldürü grupları sahneye çıkmıştı. Memleket insanının yarısından çok daha fazlası stres ya da çeşitli sıkıntılardan dolayı gülmeyi unutunca, Urfalı birkaç abimiz 'ACİL GÜLDÜRÜ' diye amatör bir tiyatro grubu kurup komedi videoları çekmeye başlamışlardı.
Patronuna kafan mı bozuldu, ev kiranı mı ödeyemedin, evde tüp mü bitti sıkma canını, çözüm 'Acil Güldürü' skeçlerinde. Sahnelerinin çoğunluğu Urfa isotlu, bol çiğköfte ve Balıklıgöl'den oluşan Dvd'yi takıyorsun Dvd çalara, tüm sıkıntıların anında son buluyor.
Peki, öyle mi? Sonuç ne oluyor derseniz; üç ay sonra üst üste yığılan sorunlardan dolayı, bir sabah postacının eline verdiği mahkeme tebligatıyla, boşanma davasında baş aktör oyuncu olarak rol alıyorsunuz.
İşyerimin yakınlarında, sözde elit(!) insanların yaşadığı bir sitenin yöneticisi var. 80'li yılların hızlı devrimcisi olan bu vatandaş önünde yürüyen göbeğiyle her karşılaşmamızda açlıktan, yoksulluktan ülkedeki özgürlük karşıtı uygulamalardan veryansın eder. Oturduğu evinin aidatı başka bir vatandaşın ev kirasıyla eş değer. Seçime yakın WhatsApp durumlarındaki alkol paylaşımlarını kesip, Cuma mesajları atmaya başladı. 'Maşallah, hidayetin ne zaman geleceği belli olmaz' diyorsanız, yanılıyorsunuz. Seçim arifesinde CHP konvoyu mahallemizde gezerken, yönetici ağabeyimiz eşiyle beraber elinde büyük bir pankartla konvoyun geçeceği güzergahta yerini aldı.
Pankartta aynen şöyle yazıyordu: 'ACİL DEMOKRASİ'. Bu pankartı okuyunca katıla katıla gülmeye başladım, hayatımın belki en güzel kahkahasıydı. Seçim bitti, abimiz aslına rücu etti. Durumlardaki Cuma mesajları bir dahaki seçime kadar Android telefonun seçim klasörüne kaldırıldı.
Birkaç hafta önce depremzede bir kardeşimiz bu sitede işe girdi. Beş vakit namazında, niyazında olan bu kardeşimiz, yaşadığı travmalardan dolayı olsa gerek oldukça mazlum bir görüntü veriyordu. Geçen işten ayrıldığını duyunca, sebebini sordum. Kardeşimiz namaz kıldığı için, 'ACİL DEMOKRASİ 'isteyen yönetici tarafından birkaç uyarı alınca, işten ayrıldığını öğrendim. Tam da bu hafta, CHP’li Tarsus belediyesinin mahalle mahalle gösterime soktuğu bir tiyatro oyunu vardı.
Bu oyunda dini değerlerimize hakaret, nefret, öfke ve aşağılama sahneleri bulunuyordu. Bu zihniyet hiç mi değişmez, İslam'a olan bu düşmanlık hiç mi yumuşamaz diye soruyor insan.
Geçenlerde 'bilimi tanrılaştıran' bir bilim adamı Youtube programında, bilimin ilerlemesiyle geçmişte yaşayan Firavun, İskender, Atilla gibi tarihe mal olmuş adamların, kalıntılarından alınacak DNA'yla yeniden tarih sahnesinde olacaklarından bahsetti.
Bilimin ilerlemesi ile tarih sahnesine çıkan Firavunun ordularıyla yeniden Sina çölünden Kızıldeniz’e Musa Aleyhisselam’ın peşine düşmesine inanmak mı mantıklı, CHP’den 'ACİL DEMOKRASİ ' beklemek mi daha mantıklı derseniz: Ben Firavunun yeniden ordularıyla dirilip Musa Aleyhisselam’ın ve İsrailoğullarını yakalamak için peşlerine düşmesini daha mantıklı buluyorum.
CHP’nin 'ACİL DEMOKRASİ' getireceğine inanmak ve getireceği 'ACİL DEMOKRASİ' ile inancımıza saygı göstereceklerini beklemek 'Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmaya' benzer.
Ebubekir Atasoy