Fikret Gültekin

Hiçbir şey tesadüfi değildir

28.10.2011 07:53:32 / Fikret Gültekin

Şüphesiz ki depremler de kainatın işleyişi içinde bir fonksiyon icra ediyor. O, fonksiyonunu icra ederken de canları Allah`ın izniyle alıyor, malları da telef ediyor.

İşte Van ilimizde de deprem Rabbinin izniyle bir fonksiyon icra etti. Ve birçok kişiye imtihan olabilecek bir süreci başlattı. Yüzlerce kardeşimiz hayatını kaybetti. Birçok kardeşimizin elleriyle yaptıkları evleri, gözleri önünde yerle bir oldu. Bazısının en yakınları da bu evlerde hayata veda etti. Bu deprem nedeniyle  vefat eden tüm kardeşlerimize sonsuz merhamet sahibi Rabbimizden af ve mağfiret diliyoruz. Geride kalan gözü yaşlılara da güzel bir sabır diliyoruz. Bu musibetten dolayı yaralanan kardeşlere, bacılara da Allah`tan acil şifalar diliyoruz.

En büyük eksiğimiz ne diye biri sorsa, kanaatimce  verilecek en güzel cevap ‘yaşadığımız olaylara ibret nazarıyla bakmamak, gereken dersi çıkarmamak` olurdu. Bu acı günde birilerini yaralamak niyetinde değiliz. Ancak bazı gerçekleri de görmezlikten gelemeyiz.

Enkazın altında kalan yakınını oradan kurtarmak için canla başla çaba sarf edenleri görünce hem yüreğimiz parçalanıyor, hem de keşke yakınlarımızdan Allah ile münasebetleri iyi olmayanlarımızın karşılaşacağı cehennem azabından onları kurtarmak için de bu kadar çabayı sarf etseydik, diye düşünmekten de kendimizi alamıyoruz.

Öyle ya, taş, beton yığınları arasında bir yakınımız var ve biz onu oradan kurtarmak için canla başla çaba sarf ediyoruz, ancak çabamız çoğu zaman yetersiz kalıyor ve onun cansız bedeninin üzerine gözyaşı dökmekten başka çaremiz kalmıyor.

Bu acıları yakinen görüyor ve acılarımızla kıvranıyoruz. Ne olurdu ki, bizim veya yakınlarımızın isyanları halinde gelecek azaba da biraz daha yakinen inanabilseydik.  Bırakın enkaz altında çocuğumuzun can vermesini, tırnağına bir zararın gelmesine bile gönlümüz razı değilken ne oluyor ki, biz onun elem verici bir azaba uğramaması için canhıraş çalışmıyoruz.

Evet! Deprem Allah`ın izniyle bir fonksiyon icra etti. Aniden gelen, tüm hesapları altüst eden Ölümü yeniden hatırladık. Ancak illa ki acı bir tecrübe ile mi bazı hakikatlerin farkına varmamız gerekiyor? Sadece bizim başımıza mı geldiğinde ibret almamız gerekiyor? Başka coğrafyalardaki bela ve afetlerden de dersler çıkarmamız gerekmiyor mu? Durup da acaba, depremlerin, afetlerin en az bir sebebi de işlemiş olduğumuz birtakım cürümler olduğunu düşünmemiz gerekmez mi?

Bu depremle Rabbim ne murat etti, diye düşünüp bu afeti bir sıçrama tahtası olarak düşünmek ve görmek gerekmez mi? Çünkü biliyoruz ki, tarihteki birçok topluluğun helaki deprem, tsunami, fırtınalarla, hastalıklarla olmuştur.

Öte yandan başımıza gelen her belayı, musibeti illa ki taşkınlıklarımızdan dolayı olmuştur şeklinde yorumlamak zorunda da değiliz. Rabbimiz, katındaki değerimizi artırmak için de bizi bir takım imtihanlardan geçiriyor olabilir. Bunu da bir güzellik olarak algılayıp, sabretmek, gelecek mükafatı heba etmemek anlamına gelecektir. Bunun tespitini de ancak herkes kendi iç aleminde yapabilir.

Hasılı, esas olan, karşılaştığımız her bir olayı ibretle izlemek, hikmetle yorumlamak bizde bir adet haline gelebilmelidir. Çünkü hiçbir olay tesadüfen gelişmemektedir. Her bir olay adeta sonuçlarıyla bizi kendine yönlendirmekte, ona ibret nazarı ile bakmamızı emretmektedir. Bu sonuçlar kimi zaman ölüm olsa da milyonlara hayat bağışlayacak dolaylı güzellikler de barındırdığı aşikardır. Tıpkı Rabbimizin ‘kısasta sizin için hayat vardır` emrinde saklı olan güzellik gibi…

O halde, evet yüzlerce can kaybettik, ancak gelin bu kayıpları milyonların can, ruh kazanmasına vesile kılalım. Bir depremdi yaşadık bitti demeyelim.

Şuurla hayatı Rabbine vakfedenlerden olma temennisiyle Allah`a emanet olunuz.

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar