Faruk KILIMAN

Öğretmenim Dünyayı durdurmak istiyorum

13.04.2023 03:30:00 / Faruk KILIMAN

Öğrenciler, okul bahçesinde kendilerine birer arkadaş grubu kurmuş, oyunlar oynuyor ve koşuşturuyorlardı. Sevinç çığlıkları okul bahçesinden taşarak çevre binalarda yankılanıyordu. Dönem ortasında okula yeni gelen bir öğretmen de öğrenci davranışlarını gözlemlemek için arada bir bahçede geziniyordu.

  Çocuklarla beraber dolaşırken, bu sevgi yumağının içinde o da mutluluktan nasibini alıyordu. Yalnız ağır ağır adımlarla biraz gezindikten sonra sıcak ile soğuk, gece ile gündüz gibi bu mutlu ortamdan ayrılan ikinci bir tabloyla karşılaşmıştı. Öğrencilerinden biri yanaklarını iki avucunun içine almış ve dalgın dalgın oturuyordu. Mutsuzluğu ve bir şeye hasret duyduğu gözlerinden okunuyordu.  Öğretmen usulca öğrencisinin yanına oturup, neden diğer öğrencilerle oynamadığını öğrenmeye çalışıyordu.  Canı oynamak istemiyormuş. İstemiyormuş işte! Zorlamanın bir anlamı yoktu. Öyle mi?.. Aksine mutluluğun baharında olan bu tomurcuğu, mutsuzluğun karanlık derinliklerine çeken ilginç bir hikayesi olmalıydı.

  Öğretmen çok geçmeden anne ve babasının ayrı olduğunu annesinin ise çok uzaklarda olduğunu, hatta ayrılığın acısının üzerine o yaşlarda yaşadığı daha farklı sorunlarının olduğunu farklı yollarla öğrenecekti. Öğretmen, bu öğrencisinin yükünü hafifletmek adına sorunlarına eğiliyor ve teneffüslerde onunla sohbet etmeye çalışıyordu. Öğrencisi bir gün okula geldiğinde gözlerinin altının morardığını fark etmişti. Büyüklerde; kapıya çarptım, dense de küçüklerde de düştüm, şeklinde geçiştirilirdi. Öğretmen, kız öğrencisinin babaannesini dinlemek için okula çağırmıştı. Hikaye ayrılığın da ötesinde büyük acılarla doluydu maalesef… Öğretmen bir gün derste öğrencilerden hayallerini anlatmalarını istemişti. Herkes neşeli bir şekilde hayallerini anlatırken, bu kız öğrenci başını masasının üzerene koymuş sadece dinliyordu. Öğretmen, bu kez kendisine soruyu yöneltmişti. Ama öğrencinin; “Öğretmenim benim hayalim, keşke Dünya’yı hareket ettiren bir kumanda olsaydı ve o kumandanın da Dünya’nın hareketlerini durduran bir düğmesi olsaydı. O düğmeye basıp Dünya’yı ve her şeyi durdurup dinlenmek isterdim.” Şeklindeki cevabı, öğretmenin hem yüreğini yakmış hem de taşıdığı yükün altında ne kadar yorulduğunu göstermişti.

  Öğretmen, verdiği mücadelede bu kız öğrenciyi kısmen neşeli bir şekilde hayata katmıştı. Görsel sanatlar dersinde sürekli annesi ile olan mutlu tablolar çizip hasretlik çekse de derslerdeki başarısı gün be gün artmaya başlamıştı. Ama ilkokuldan mezun olduktan sonra ortaokuldaki bazı öğretmenlerin yöntem ve teknikleri, ilgi gösterme ve sevdirme noktasındaki zaafları ve çevresel şartlardan dolayı maalesef ileriki hayatında çok farklı bir insana dönüşecekti. İlkokul öğretmeni onu yıllar sonra saçları maviye boyanmış, tırnak ve dudakları mor renge boyanmış bir halde zar zor tanıyabilmişti.  Utanarak öğretmenin yanından ancak geçebilmişti. Ah yavrum ah! Acaba utanç duyduğun şeyler senin utancın mıydı? Yoksa biz anne babaların, öğretmenlerin ve sistemin mi?

  Öğretmen en büyük deneyimini bu kız öğrenci ile yaşamış olsa da yıllar içinde bu şekilde nice öğrencilerle karşılaşmıştı. Bir okulda sayıları yüzü bulan anne ve babası boşanmış öğrenciler. Ve hepsi de farklı profillerle bu boşluğu bir şekilde doldurmaya çalışıyorlardı. Kimisi şiddete, kimisi uyuşturucuya, kimisi yiyeceklere ve kimisi de daha farklı şeylere yöneliyordu.

  El hasılı kelam; hani evlilik yaşı ile ilgili tartışmalar bazen yaşanır ya! İnanın evliliğin yaşı yoktur. Sadece hazır oluş zamanı vardır. Bu bazen çok erken, bazen de otuzu bile aşabilir. Aile olmayı beceremeyen, fedakarlık yapamayan, aileyi yönetemeyen, sorunlara çözüm yolları geliştiremeyen, aile bireyleri arasındaki iletişim becerilerinden mahrum olan bireyler kesinlikle evliliğe hazır değildir, demektir. Her ne kadar hayat bir okul olsa da bir ön hazırlığın, eğitimin ve olgunluğun olmadığı bir evlilikte yaşanan bazı sorunlar, telafisi olamayacak gedikler açar. Ve bunların çözümü için geri dönüş imkanı olamayabilir. Allah muhafaza. Bu yüzden öncelikle ebeveynler çocuklara aile kurmada güzel örneklikler oluşturmalı, okullarda aile programları ve gerekirse aile kurma ile ilgili seminerler veren özel sertifikalı kurumlar olmalıdır.

  Selam ve dua ile

 

 

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar