Sayın Başbakanın “one minute” sözü hala akıllardadır. Bu söz ona bir kurtarıcı veya fatih edası vermiştir. İsrail`in bombaladığı Gazze halkının kurtarıcısı ya da gönüllerin fatihi olarak gösterilen Başbakanın kendi ülkesindeki halkı ve özellikle gençliği geçtiğimiz yılbaşı günü beraberce izledik. Şimdi soruyoruz “hangi gençlik evleviyetle kurtarılmalıdır”.
Başbakan, gençlik yıllarından şu sloganı çok iyi hatırlar: “ Çağımız buhranda Kurtuluş İslam`da” Ülke gençliğinin buhranda olduğundan kimsenin kuşkusu yoktur. Ancak bu gençliğin elinden tutan, bunları buhrandan kurtarmaya çalışanlar, maalesef Başbakanın devri sadaretinde ZİNDANDADIRLAR.
Lozan antlaşmasından buyana yeryüzünü fesada boğmayı vazife kabul eden Yahudilerin güdümündeki yöneticiler ülkemiz gençliğini fesada sürüklemek için elinden geleni ardına koymadılar. Her zaman “Çare İslam, Kurtuluş İslam`da” diyenleri “dini esaslara dayalı devlet kurmak” suçlaması ile idam ettiler, mahkûm ettiler, mağdur ettiler. Bu mağdur edilenlere Başbakan da dâhildir.
Gelinen aşamada ağlama duvarı önünde ağlayarak Yahudilere sadakat gösterenlerin önde gelenleri gözaltına alınıyor. Özellikle İsmail Hakkı Karadayı`nın gözaltına alınması oldukça manidardır. Bu önemli bir dönüm noktası olabilir. Bundan sonra “kurtuluş İslam`da” diyenlerin mağdur edilmeyeceği kanaati oluşabilir. Ancak süreç çerisinde çok ciddi çelişkiler de gözden kaçmıyor. Necip Fazılın “Baba katili ile baban bir safta” dediği gibi hem zalimler hem mazlumlar aynı zindandadır. Bu sürecin tabii sonucu olarak Karadayı ve benzerlerinin emir ve talimatları ile zindanlara tıkılanların başka bir ifade ile “Kurtuluş İslam`da” diyenlerin bu zindanlardan kurtarılmaları gerekmez mi?
Sayın Başbakana Şanlıurfa`da düzenlediği bir davette bu soruyu yönelttiğimizde “bu konuda mecliste bir çalışma yapıldığını” ifade etmişlerdi. Umarım bu çalışma uzamaz ve adil bir çözümle neticelenir. Aksi takdirde şöyle de bir çelişki kaçınılmaz olur. İsrail`in saldırılarıyla şehit olarak cennete gidenlere yardım için giderken İsrail`in saldırısına uğrayan Mavi Marmara Şehitleri ile hayatında hiç kıbleye dönmemiş, hırsızlık, uyuşturucu müptelası ve fuhuş bataklığına batanları bu bataklıktan kurtarmaya gittiği için Şehit edilenler arasında ayrımcılık yapılmış olur.
Gazze`nin Mavi Marmaralara ihtiyacı varsa Anadolulunun doğusu ve batısı ile Taksim Meydanı ile Hamas`ın yardımına ihtiyacı vardır. İsmail Heniye`nin gençliği için düzenlediği 100.000-200.000 hafız kampanyaları için Türkiye`nin yardımına koşması gerekir. Daha da önemlisi Doğu ve Güneydoğunun Haması olarak bilinenler üzerindeki ABD-İsrail baskısı derhal kaldırılmalıdır. Bu halkın kurtarılmaya daha çok ihtiyacı vardır.
Bilindiği üzere Filisitin`in “El Fetih” adlı bir kurtuluş örgütü vardır. Bu örgüt süreç içerisinde İsrail ile işbirliğine girişerek “Kurtuluş İslam`da” diyenleri toplayıp zindanlara atmayı asli vazifesi olarak gördü. Bu zulmün sonucu HAMAS`ı doğurdu. Sanal kurtarıcıların maskeleri düştü. Ancak ülkemiz için benzeri bir akibeti arzu etmiyoruz. Kendisi gerçekten “Kurtuluş İslam`da” ilkesini sadece slogan olarak değil hayatının düsturu kabul eden Başbakanın kendi döneminde İHYA DER ve benzeri dosyalarla Müslümanları tutuklama ve mahkûm etme hadiselerine duyarlı olması, kendi hareketini el fetihleştirmeye karşı müteyakkız olması nihai arzumuzdur. Vesselam.