Edip Akar

Kürtler üzerine projeler

16.05.2015 12:16:00 / Edip Akar

Geçen günlerde eğitim ile ilgili uygulanması düşünülen bir proje bilgilendirme seminerine katıldık. Katılımcılar arasından bazı itirazlar yükseldi. Semineri sunan şahıs “kendisini aşan” bu itirazlar karşısında biraz afalladı doğrusu. Çünkü mesele eğitim ve özellikle de bölgemizdeki eğitime yönelik bir proje olunca; yaraya dokunulmuş oluyordu. Haliyle söylenecek çok söz vardı. Kimi o imkânı buldu, kimi bulamadı, kimi de –tahminim- yeri ve zamanı değil diyerek; dinlemeyi tercih etti.

Öncelikle; ülkenin farklı yerlerinde de uygulanan projeler olduğunu biliyorum. Ancak belki de burada uygulananlardan daha çok haberdar olduğumuzdan dolayı yoğun bir proje kıskacında olduğumuzu hissediyorum. On yıllarca asimilasyon politikalarının kıskacında kalan bölge insanı, kendisine yönelik projelere karşı alerji duymaktadır.

Her ne kadar medya ve sanat(!) eliyle bölge insanı; terbiye edilmesi, değiştirilmesi gereken uyumsuzlar olarak sunulmuş olsa da, hatta bölge insanı kısmen bunu kabullenmiş de olsa insanların geneli kendilerini bu şekilde görmek istemiyor.

Devlet, bölgeyi dezavantajlı bölge, insanları da risk grubundakiler olarak görüyor ancak olması gereken; uygulanan politikaların insanı risk grubu durumuna götürmemesidir. Egemenler toplumu dönüştürmeye çalışmak yerine toplumun yapısına uygun stratejiler üretmelidirler. Bu kapsamda eğitim, toplumun yapısına göre şekillenmelidir.

Mesela kan davalarını, bölgeyi öcü gösterme aracı; töre cinayetlerini insanlarımızı vahşi olarak tanıtma enstrümanı olarak kullanma yerine toplumu o davranışa iten şartları ortadan kaldırmak gerekir. Zaten kanunlar insanı tatmin edecek şekilde düzenlenirse; toplumun başka yollara başvurma ihtiyacı kalmayacaktır.

Yeni proje: HDP
Şimdi Kürtler üzerinde uygulamaya konulan kapsamlı son projeye değinelim.
Kürdistan, dışarıdan yapılan yozlaştırma dayatmalarına 70 yıl direnç gösterdi. Zararlı mikroorganizmaları ya hiç bünyesine kabul etmedi veya kısa bir zamanda vücuttan dışarı attı. Lozan`da yapılan anlaşma çerçevesinde yapılmaya çalışılan dinsizleştirme başarılı olamadı.
Bizzat devlet eliyle asimilasyon da sağlanamayınca geriye PKK taşeronunu kullanmak kaldı. Bu taşeron sayesinde namus için canını feda eden insanlar namusu kâbus olarak görmeye başladı. Halk dilinde açıklaması yapılamayacak çirkinlikteki sapkınlıklar, anlaşılmayan kelimeler eşliğinde edep timsali insanlara benimsetildi.

Bugün yüzleri buruşturacak, fıtratı bozulmamış her insanı tiksindirecek nice davranış -örneğin erkek erkeğe cinsellik- Kürtlerin temsilcisi konumuna oturtulan kişilerce muteber olarak takdim edilmektedir. Irkçılık damarından mağduriyet iğnesi ile enjekte edilmeye çalışılan yozlaştırmaya Kürtler kısmen de olsa razı gibi görünüyor. Bu bir felakettir ve bu hal yüzyıl önce gerçekleşmiş olsaydı şu anda Kürtler diye bir topluluk olmayacaktı.

Yıllardır kendisine uymayan kapaktan köşe bucak kaçan Kürdistan halkı, son siyasi manevralarla ahlaksız ve materyalist kapağı baş göz üstüne koyacak hale gelmişse; bunun sorumluları, son yılların siyasi aktörleridir. Bu vebal, bu tür partilerde mandal görevi gören dindar(!) kişilerden başlayıp; onları ısrarla muhatap alarak Kürtlere baş eden iktidara kadar herkese kametince taksim edilecektir.

Şüphesiz Allah hesapları eksiksiz görecektir.

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar