Edip Akar

Gezi pastasına hücum!

01.11.2013 10:05:00 / Edip Akar

Allah`ın adıyla… Amerika tarihinde altına hücum diye bilinen bir olay vardır. Altın aramak için insanlar gemilerle sefere çıkmışlar. Sonrasında ne bulmuşlar orası önemi değil ancak altın arayıcılarına bir süre tatlı hayaller yaşattığı kesindir.

İstanbul Taksim`de Mayıs ayının sonunda başlayıp Haziran`ı kombine etkisi altına alan ve halen kimine göre GÖ- GS (Gezi Öncesi-Gezi Sonrası) gibi müthiş manalar yüklenen bir süreç yaşandı. Kimileri bu yaşamı devam ettirme gayretinde olsa da şu anda devrimciler için tatlı bir rüya ve bakıcıları için bitkisel hayattaki bir hastadan farksız. Eylül ayında bir By-Pass düşünülüyordu ama o da hastayı ayağa kaldıramadı. Gezi Ruhu geri gelmedi.

Şimdi seçimlerin konuşulduğu bu günlerde hastanın miras kavgası ve bu miras üzerinden definenin haritasının muhtemel sahipleri üzeriden adaylık tartışmaları yaşanıyor. Sol adaylar arasında şimdiden bir “Hakiki Gezi Ruhu, Öz Gezi” patent mücadelesinin hırıltıları hissediliyor. AK Parti`yi devirmek uğuruna sol dayanışması kulislerin bahis konusu.

CHP`yi Mustafa Sarıgül heyecanı sardı. Yeni bir kurtarıcı lazım CHP için. İkide bir pot kıran Kemal Bey bekleneni veremedi. Oysa ne güzel hava yakalamıştı: “Kılıçdaroğlu gelecek, dertler bitecek” Ama sönük kaldı Gandi Kemal. Ne camiye yaranabildi ne kiliseye. Başbakana her çatışı, başına yeni bir dert açtı. Bakalım videolarla genel başkanlığı ele geçirmiş olan Kemal Bey, “dikizleme” derdini nasıl geçecek.

Sarıgül ise CHP`den garanti bekliyor. Malum daha önce kovulmuştu.“Gel” deseler gidecek. Kendisi, büyükşehir üzerinden başbakanlık hayalleri kuruyor. “Gezi`nin ne başında ne sonundaydım, tam ortasındaydım” diyor. Aynı zamanda “Cemaatlere uzak değilim, belediye olarak herkese yardımcı olduk” diyor. Etrafa mavi bocuklar eşliğinde gülücükler dağıtıyor.

Düzgün bir ticari hayat tutturmak yerine mevsim ve şartlara göre vurgun hayali ile ürünler satmaya çalışan tüccarlar vardır ya gezi tüccarlığı da aynen öyle. Henüz görmedik ama bal televizyonu gibi ilerde bir Gezi Parkı TV açılabilir. Gezi Partisi bile var, televizyon niye olmasın? Nasıl olsa Alman vakıflarında para çok...

Öte yandan BDP çevresi, Sırrı Süreyya Önder üzerinden pastadan pay kapma hevesinde… Hedefte batı var. Yeni bir parti bile kuruldu: HDP… Güneydoğu`da “oyumuzu kendimize vereceğiz” etnik sömürüsü yaparken ötelerde yoldaş dayanışması ile oy toplayacaklar. Eşcinsellerden Alevilere, Gezicilerden Komünistlere kadar herkesten destek isteyecekler.  Ne çıkarsa bahtlarına artık. Parti içinde bir mutsuzluk ve umutsuzluk var ama mırın-kırından öteye geçmiyor. Üstü çizilmek kolay bir durum değil. Bir de “özeleştiri verme” korkusu var.

BDP, enternasyonalliğinin aşkıyla halkaların demokratlığına soyunmuşken kardeş kuruluşları ise avukatlık iddiasında bulunduğu halkı şiddet ile sindirme telaşında. Silahların gücünden bir türlü vazgeçemiyorlar. Devletin baskıları yetmiyormuş gibi korsan yapılanmalarla asayiş(!) sağlanıyor. Uymayanlar orman kanunu ile anında cezalandırılıyor. Halkın dükkânları ateşe veriliyor.

Yediden yetmişe halkın takdirini kazanan insanlara karşı kara propaganda amacıyla iftira kampanyaları yapılıyor. Her yerde Rojava`ya gidip yaralı dönen ve hatta ölmüş dindar insanların hayali senaryoları anlatılıyor. Fısıltı gazetesi çalışıyor, fitne kazanı kaynıyor, ardından kalplerde biriken kin, İslami STK`lara saldırı olarak dökülüyor. Muhasebe yok, muhakeme yok, direk şiddet var.

Allah`ın mahkemesinde hesap verecekleri gün ise gerçekten çok şiddetli olacak.

Selam ve dua ile…

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar