Dr. Abdulkadir Turan

“Günah” “sistem” içinde sadece “günah” mı?

09.11.2024 01:00:00 / Dr. Abdulkadir Turan

Filistinli bir genci düşünün! el-Fetih’e bağlı Solcu bir grup, onun zihnini İslam’la ilgili bulandırıyor. Uluslararası zevk (arzu) tacirleri, onun için günah türleri üretip satıyorlar.  israil de günahları ithal edip ona ulaştırıyor.

Sol, onun zihnini günaha yatkınlaştırıyor; israil de onu günahla buluşturuyor.

Neticede bu genç, Yahya Sinvar’ın yanında yer alıp israil’le savaşacağına arzularını tatminle uğraşan bir alkolik veya uyuşturucu bağımlısı olarak ölüyor.

Şimdi bunun üzerinden analiz sorusunu soralım: Bu gençle ilişkisinde el-Fetih’e bağlı Solcu grup, bir laikleştirme/ “gericilikten kurtarma”/çağdaş uygarlığa kavuşturma faaliyeti mi gerçekleştiriyor?

Uluslararası zevk tacirleri, sadece para kazanacak bir ticaret mi yapıyorlar?

israil, vatandaşı olduğunu iddia ettiği bir genci uluslararası tacirlerin ürettiği eğlencelere mi kavuşturuyor?

Yoksa görünürdeki amaçları ne olursa olsun, hep birlikte israil’in zulmünü sürdürmeye dönük bir “güvenlik” stratejisi mi gerçekleştiriyorlar?

Bu ilişkiler ağında Sol, sadece Sol mu ve günah sadece günah mı?

Buradan hangi partiden olursa olsun, konserlere milyonlarca lira harcayan belediyelere geçebilirsiniz. Onlar, sadece seçmenlerini eğlendirerek bir faaliyet mi gerçekleştiriyorlar? Yoksa uluslararası sistemi ayakta tutacak, bir güvenlik işinde mi yer alıyorlar?

Önce sömürgecilik, sonra emperyalizm, post-emperyalizm… İnsanın bütün anlamlarda soyulmasını böyle uzunca zamana yayan bu sistem varlığını belki de üç sihirli kavrama borçludur: müphemlik (tanımsızlık), özgürlük (başıboşluk) ve ikna etme (aldatma).  

Bu insanlık düşmanı sistem, sömürülme denince hep bildik anlamda istilayı akla getirdi. Sömürülenler de orada kalınca sömürgecilik, bu üç kavramın sahadaki karşılığı içinde keyifle varlığını sürdürdü.

“Çağdaş uygarlık” denen Yahudi sistemi, İslam’a tam zıt tasarlanmıştır:

İslam’ın insanla ilişkisinin esası; insanı iyiliğe yöneltip onun niteliğini yükselterek onu itaat potasına çekmek, böylece onu hem kendisinin hem insanlığın yararlanacağı yüce/toplam/büyük iyiliğin bir çalışanı hâline getirmektir.

Çağdaş uygarlık ise insanı kötülüğe/günaha yönelterek anlamsızlık ve sahte özgürlük havası bunalımında hiçleştirerek “uyumlu vatandaş”a dönüştürme esasıyla insana yaklaşır.  

İslam için, bir insanı uyumlu bir kişi konuma yükseltmekte iyilik ne ise Yahudi uygarlığı için bir insanı uyumlu vatandaş konumuna düşürmekte kötülük/günah odur.

Çağdaş uygarlık/Yahudi uygarlığı bu yaklaşımla, en geç 20. yüzyılın başlarından bu yana iki  hedef doğrultusunda hareket ediyor:

(1) Avrupalıların niteliksizleştirilerek Avrupa’nın dünya iktidarından uzaklaştırılması ve yerini Yahudi yönetimindeki ABD’nin alması

(2) Müslümanların niteliksizleştirilerek İslam aleminin mukaddes merkezinin sahipsiz bırakılması ve ABD’de kurulan iktidarın merkezinin Süleyman Tapınağı mekânı gerekçesiyle Kudüs’e taşınması.

Yahudiler, ancak bunu yapabilirlerse uğruna Holocost yaşadıkları, Avrupalıların elinden uygarlığı çalmanın anlamına kavuşup mutlu olabilecekler.

Dilerseniz buradan Türkiye’nin “1950 öncesi Çankaya-Dolmabahçe Sofraları Çağı”na bakalım: Memleketin insanı, açlıkla kıvranırken Kur’an-ı Kerim’den güç alıp emperyalistleri Çanakkale’de durdurmuş, Polatlı önlerinden Ege denizine dökmüş. Maraş’tan, Antep’ten, Urfa’dan defetmiş.

Ama düşmanı defedince kendisine Kur’an’ın harfi daha yasaklanmış, sağına soluna bira fabrikaları açılmış, kızları meydanlarda soyulmuş, gençleri meyhanelere sürüklenmiştir.

Bu hâlin bir çağ atlama olduğunda hemfikiriz. Fakat bu çağ atlama, baskıdan özgürlüğe doğru mu, yoksa iyilik potasından kötülük potasına geçiş mi? Halk, burada iyilik üzere buluşturuluyor mu yoksa günah üzere tüketiliyor mu? Bu, bireyin özgürleşmesi mi yoksa toplumun bir daha savaşmasını engelleyecek bir uyumlulaştırma mı?

Bu, günah düşkünlüğü mü yoksa uluslararası sistem için bir güvenlik tedbiri mi? Bu günah politik miydi hatta askeri mi? Yoksa sadece nefsani bir arzu mu?

Sonuç mu?

 Bu sistemi çözemeyenlerin büyük sözler söylemeye hakkı olmamalıdır.

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar