Yarın Kurban Bayramı’nın birinci günüdür ve bugün Arefe. Hacıların Arafat’ta toplanacakları ve Hacı olacakları gün… Onların Arafat’ta toplanmaları hep mahşere benzetilir. Mahşer, hesap vermek üzere toplanma mekânı.
Arafat, Mahşer öncesi Mahşer’i yaşamaktır; Mahşer’e inanarak, Mahşer’i tefekkür etmek ve Allah’a yakarmak…
Zilhicce, Hicrî yılın son ayıdır ve Arafat, o yılın hep birlikte muhasebesi, bayram ise o muhasebeden sonraki umut gibidir.
Birileri, Ümmet’in kendince kıyametini koparmak için proje üzerine proje hırsında. Batı uygarlığı gittikçe uzaklara, Amerika kıtasına çekiliyor. Ama İslam aleminin kalbini istila ederek kadim dünyanın merkezindeki konumunu koruma hevesinde.
Bugüne kadar Müslümanların etnik ve mezhepsel farklarını, yöneticilerinin hırslarını, korkaklığını kullanarak yol aldı. Bundan sonra da aygın güzergahta yol alabileceğini düşünüyor.
Buna karşı Arafat birlik yeridir. Arafat’ta etnik fark, mezhep farkı, sınıf farkı yok… Orada bütün Müslümanlar ihram içinde birbirlerine benzerler.
Allah’ın kıyameti kopmadan düşmanımızın bize bir tür kendi kıyametini yaşatmasını istemiyorsak Arefe Günü’nün, Arafat buluşmasının hakkını verelim.
Irkçılığı, mezhep yayılmacılığı hastalığını terk edelim, hep beraber düşmanımızın üzerine varalım. Aksi hâlde düşmanımız, hepimizi hep birlikte tarihe karıştıracak.
İnandırmak kolay değil. Ama düşmanımız, bizi Moğol misali, sıraya koymuş. Birlikte hareket etmezsek nihayetinde hiçbirimizin ırkı, mezhebi, sınıfı, düşüncesi onun tarafından imha edilmemizi engellemeyecek.
Belki salihlerimizi hemen öldürmek isteyecek. Ama emin olun, en laikimizi dahi yaşatmayacak ya da zelil köleler hâline getirecek.
Zavallı insanların düşündüklerinin aksine ne kölelik tarihe karıştı ne devşirme… Hepsi bir şekilde yaşıyor. Biz, bu düşmanın hakkından gelmezsek bildik anlamdaki kölelik dahi canlandırılacak. İslam yurdunda dilediklerini öldürecekler, dilediklerini köleleştirecekler.
Sanmayın ki bunları söyleyenler şizofrenik bir sorun yaşıyorlar. Onlar sadece yaklaşan bir hakikati size duyuruyorlar.
Çözüm ne?
Çözüm, Veda Hutbesi’ni samimiyetle okuyup tatbik etmektir. Veda Hutbesi, Veda Haccı’nda Hz. Muhammed Mustafa salallahü aleyhi vesellem’in Arafat, Mina ve Akabe gibi mekânlarda Müslümanlara büyük hitabıdır.
O hitap, Müslümanları kardeşlik hukukunu korumaya, birbirinin haklarına hürmet etmeye, zayıfları gözetmeye, birbirini sömürmekten uzak durmaya davet ediyor.
Hutbenin tümü okunduğunda aslında bizim için birliğin esaslarını oluşturuyor. Birlik güçtür ve düşman ancak güçten anlıyor.
Düşmanımız, bizi hep birlikte dünya cehennemine atmak istiyor. Bunun karşılığı umut, tövbedir.
Arafat’a çıkış ve Arefe Günü münasebetiyle muhasebemizi doğru yapalım, birbirimizi muhasebeye davet edelim ve çocuklarımızı muhasebe yapabilecek bir şuur üzere yetiştirmeye niyetlenelim.
Belki birimiz, hepimizi kurtaracaktır. Bir dua ya bir duayı tatbik niyeti… Hakkı yaşamaya ve hakkı anlatmaya niyet… Bayram tam da o niyettedir.
Son olarak Veda Hutbesi’ni farklı metinlerden tamamen okuduğunuzda içinizde şöyle bir istek oluşuyor gibi: Keşke, önümüzdeki Hicrî yıl Veda Hutbesi yılı ilan edilse de bir yıl boyunca bütün İslam aleminde, bütün hutbelerde sadece Veda Hutbesi okutulup anlatılsa:
“Ey Allah'ın kulları, size Allah'a sığınmanızı, emirlerine yapışmanızı, günahlardan arınmanızı, azabından korunmanızı öğütlerim.”
“Ey İnsanlar! Şeytan, sizin bu topraklarınızda kendisine tapınılmasından ümit kesmiştir. Ancak, bunun dışındaki önemsiz gördüğünüz davranışlarda, aranızda çıkardığı fitne fesatla sizi birbirinize düşürdüğünde sözünün dinlenmesinden hoşnut olacaktır. Dininizde sebat ederek, dininize sahip çıkarak, şeytanın, şeytan tıynetli ahlaksız azgınların, şeytani düzenlerin vesvesesinden, hilelerinden kendinizi koruyun!”
Bu mesajları hakkıyla alanlardan olmak duasıyla Arefe’niz ve Bayramınız Mübarek olsun…