Dr. Abdulkadir Turan

Neden Hakaret Ediyorlar?

12.11.2021 07:31:53 / Dr. Abdulkadir Turan

Çünkü İslam karşısında acizler.

Batılılar, Haçlı Seferlerinde İslam’ı yok edebileceklerine inanmışlardı. Başaramadılar. Moğollar yapacak, dediler. Moğollar, Müslüman oldu.

1. Dünya Savaşı, istila açısından Moğol sürecinden çok daha ağır. Batılılar, İslam bir daha belini doğrultmaz dediler. İslam, peş peşe yediği darbelere rağmen, küresel güçlere kafa tutacak kadar ayakta!

Müslümanların başına salınmış diktatörler, bir bir öldü ama İslâmî direniş, bütün oyunlara rağmen devam ediyor.

Yetmiş seksen yıl önce, rıhlelerin, seccadelerin müzelik olacağını, yani kullanımdan kalkacağını söylemişlerdi. Rıhle ve seccade onların evlerine kadar girdi.

Dün ateizmle üzerimize geldiler. Olmayınca ateizmle sosyalizmi sentezlediler. Yoksulluğumuzun bizi dinsizleştirmesi için çırpındılar, oldukları yerde çakıldılar.

Yozlaştıran sağcılıkla bizi özümüzden koparmaya çalıştılar, yaptıklarına pişman oldular, sağcılık tükendi, İslâmî uyanış rotasından şaşmadı.  

Fikir ufuklarında bizimle yarışamadılar. “Din çağı geçti!” dedikleri bir dünyada bizimle hiçbir müsabakaya katılmaya cüret etmediler.

Şimdi liberalizm ve liberal sol üzerinden bizi zevk çukurunda tüketmek istiyorlar. Dün, bazılarımız onlara kapılmıştı. Lâkin onlara her kapılan, bizim için bir uyarı fişeği oldu. Onlara kapılanlar üzerinden batılın bizimle oynadığını gördük ve kendimizi toparlamak için daha çok emek harcadık.

Bugün de bazılarımız onlara kapılınca umutlanıyorlar, onları teşhir ederek başkalarını onlara özendirmeye çalışıyorlar. Lâkin onların her teşhir ettiği lanetler duymaktan, daracık dünyasına çekilip gömülmekten başka çıkış bulmuyor.

Gençler ve kadınlar, İslam davetinin her çağdaki öncüleridir. İslam, hangi coğrafyaya gitmişse onun davetine önce gençler ve kadınlar icabet etmişlerdir.

Dün kadın ve gençlerimizi İslam’dan uzaklaştırmak için fikir ve nefsi bir arada kullanıyorlardı. Bugün fikirleri çöktü, ellerinde kala kala nefs kaldı. Şimdi nefislerini coşturarak kadın ve çocuklarımızı etkilemenin yolunu arıyorlar.

Dün, Anadolu’da bazı köhnemiş kapıları bulup onlar üzerinden kendilerince “yobazlık” doneleri toplayarak daima terakki, daima ilerleyiş, daima yükseliş diyen Müslümanın yüksek iradesini gözlerden düşürmeye çalıştılar.

Bugün Anadolu köylerinden ve büyükşehir kenar semtlerinden toplumun düşkün kesimlerini bizim kıyafetlerimiz içinde ekranlara çıkarıp onlar üzerinden kadınlarımızı, gençlerimizi itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Yine umduklarını elde edemiyorlar.

Devletin bütün nimetleri neredeyse iki yüz yıldır onlarda. En iyi okullarda okudular. En lüks semtlerde oturdular. En paralı makamlara çıktılar. En büyük şirketlerin başına getirildiler. Hep ama hep el üstünde tutuldular. Hatta sözde muhafazakâr tiplerin kurduğu kurumlarda bile tepe noktalara yerleştirildiler. Doymadılar, mutlu olmadılar, eleştirdiler, şikayet ettiler.

Dünyanın en iyi eğitim teknikleri ile en etkili propaganda tekniklerini buluşturup kendilerini tanıttılar. Bizi aldatamadılar.

Eğitim müfredatı onlara ait, onlar gibi inanmayan öğretmenler dahi onları okutuyorlar. Onların batıl fikirlerini bebeklik yaşındaki çocuklarımızın zihnine aşılıyorlar.

Ekranlara hâlâ onlar hâkim. Müfredatın öğrettiği batıl fikirleri, sinema filmleri, diziler ve diğer programlar üzerinden pratikleriyle halka anlatıyorlar. Halk, önce kansa da sonra “melun herifler” diye tepki gösteriyor.

Sanat dünyasına, resme, müziğe, tiyatroya onlar hâkim ama kendileri çalıp kendileri oynuyorlar.

Ne yapsalar bu toplum onlar gibi kula kul olmuyor. Başaramayınca öfkeleniyorlar, acizliklerinden, bitmişliklerinden hakaret ediyorlar, küfrediyorlar.

Yarın küfredecek, hakaret edecek mecalleri bile kalmayacak. Yeter ki onların imajına kanmayalım, dışarıya yansıyan hâllerinin iyice törpülenmiş, yedi kez yıkanmış yanları olduğunu bilelim. Onların görünmeyen yanları, bu törpülenmiş, yıkanmış yanlarından bin kat daha kirli, daha necis.

Belki toplumun onlara karşı daha çok gazaba gelmesini bekliyor olabiliriz. Ama onlar için daha beteri vardır. Zira toplumların gazapta eksik kaldıkları noktada ilahi gazap devreye girer, onları helak eder ve şüphesiz her topluluk helakını kendi elleriyle hazırlar.   

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar