Ayşe Cengiz

Tüketirken Kaybettiklerimiz

16.11.2021 07:32:57 / Ayşe Cengiz

   Büyük Kasım indirimleri, bahar indirimleri, yaz indirimleri, Cuma indirimleri... Her giydiğinin linkini paylaşan influencerler... Kısaca bir link ve indirim furyası, bir tüketim canavarlığı... Bütün bu psikolojik baskılara rağmen iradesini sağlam tutan insan sayısı çok azdır muhtemelen. “Benim ihtiyacım yok!” diyerek rest çekebilenler, onlar gerçek birer savaşçı...

    Haz çağında yaşıyoruz. Her çiçeğe konmak isteyen ama hiçbir çiçeğin tadını tam alamayan, hızlıca diğerine konan sarhoş arılar gibiyiz. “Hızlıca, haz almak” hayatımızın prensibi olmuş durumda. Kullandığımız eşyalar, giydiğimiz kıyafetlerin ömrü daha iyisini bulana kadar. Çünkü nefsimiz o kadar azmış ki elinde bulunanlardan aldığı haz, hemen tükeniyor. Daima farklı şeyler istiyor. Zayıf ve tatminkar olması gereken nefsimiz, çağın hızına yetişmek adına azgın ve hedonist bir nefse evriliyor.

    İçinde bulunduğumuz bu hedonist tavrın, hayatımızdan götürdüğü, süpürüp kapı arkasına sakladığı o kadar çok değer var ki...

   Bu hedonist tavır her şeyden önce bizden hızlı olmamızı istiyor. Çünkü haz alınacak çok şey var ve hayat çok kısa!

   Hedonizm ve hayatımızı ele geçiren azami hız, bir kitabı, yarım saat verimli bir şekilde okumamıza engel oluyor. Çünkü dikkat süremiz kısalmış durumda. Hızla giderken nasıl dikkat edebiliriz ki?

   Faydalı şeylerin konuşulduğu bir mecliste bulunmak, bir saat süresince yalnızca bir kişiyi dinlemek, bir çoklarımıza o kadar zor geliyor ki...

  Hedonizm böylece hayatımızdan verimi çekip alıyor. “İşlerimize uzun zaman ayırmak” hayat felsefemizden çıkmış durumda. Tek amacımız; önümüze çıkanları, hayatın tüm olanaklarını hızlıca tüketmek. Azami hız ile kaybettiğimiz anlam, içimizde kocaman bir boşluk oluşturuyor. Ama biz yine meselenin farkına varmıyor, boşluğu doldurmak için daha çok tüketiyoruz. Ama nafile! İçimizdeki boşluk anlam arıyor, hani o hızla giderken hiçbir ândan alamadığımız anlam...

   Artık hayatımızın akışına bir el atıp onu biraz yavaşlatmanın zamanı gelmedi mi? Film gibi akıp giden hayatımızın bazı şeritleri belli belirsiz. Onları netleştirmemiz gerekmiyor mu? Her anı sindirerek yaşamamız gerekmiyor mu? Tüketim çılgınlığımızı kanaatkârlık kılıcıyla durdurmamız gerekmiyor mu?

    Evet hayat çok kısa ama azami hız tehlike oluşturur. Hem hızla giderken yolun güzelliklerinin farkına varamayız. Varsın diğerleri gaza bassın. Ama biz yavaş yavaş, sindire sindire yaşayalım hayatı. Şüphesiz geriye dönüp baktığımızda heybesini anlamlı anılarla doldurmuş olanların bizler olduğunu göreceğiz.

   Var mısınız frene basmaya, hayatı anlamlı yaşamaya?

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar