Bütün dünya Gazze’ye kilitlenmişken 24 yıl sonra Putin’in Kuzey Kore’yi ziyaret etmesi siyasi derinliği olan herkesin dikkatini çekmiştir. En dikkat çekici husus ise; iki liderin görüşmesinde Rusya ve Kuzey Kore arasında askeri konuda geniş bir mutabakatın konuşulmasıdır. Özellikle Rusya ile Batı arasındaki ilişkilerin “Ukrayna” üzerinden iyice gerginleştiği bir döneme denk gelmesi bu görüşmeyi daha çok görünür kılmıştır. Çünkü Rusya, Ukrayna’daki savaş dolayısıyla Kuzey Kore’nin askeri teknolojisine ihtiyaç duyuyor. Bilindiği üzere 2000 yılında Güney Kore’ye karşı Rusya, Kuzey Kore’ye büyük çapta mühimmat desteği sağlamıştı. Aslında bu görüşme, Kuzey Kore’nin Rusya’ya karşı vefa borcu olarak da okunabilir.
Eskiden beri Kuzey Kore ve Rusya, üçüncü bir ülkenin saldırmasına karşılık birbirlerini destekleme kararı almışlardı. Bir yönüyle bu görüşme daha önce yapılan anlaşmayı daha genişletme olarak da değerlendirilebilir. 2000 yılında Putin, Koreli liderin babası Kim jong-il ile yaptığı anlaşmadan başta ABD olmak üzere Batılı ülkeler rahatsız olmuşlardı. Bunun yanında o dönemde Japonya ve Güney Kore de bu anlaşmaya karşı sert tepki göstermişlerdi. Hatta Batı ülkeleri BMGK devreye sokarak Kuzey Kore’ye yaptırımlar uygulamıştı. Bugün aynı rahatsızlık devam etmektedir.
İki ülkenin askeri anlamda işbirliğini artırması Batı ülkelerini daha da rahatsız edecektir. Özellikle Kuzey Kore’nin nükleer silah teknolojisini elinde bulundurması ve bu mutabakatın her türlü askeri ve silah işbirliği içerisinde “Nükleer teknolojinin” konuşulması Batı ülkeleri açısından işin ciddiyetini daha da artırıyor.
Son zamanlarda Rusya ile Batı ülkeleri arasındaki gerginliğin tarafları sürekli nükleer silah konusunu gündeme getirerek bunun üzerinden birbirlerini tehdit ediyorlar. Bunun içindir ki Batı ülkeleri daha önce yaptıkları gibi BMGK üzerinden Rusya ve Kuzey Kore’ye tekrar baskı kurmak isteyecekler. Ancak Filistin örneğinde olduğu gibi uluslararası normların ve hukukun hiçe sayıldığı, uluslararası ilişkilerde çifte standartların yaşandığı bu dönmede Rusya ve Kuzey Kore’nin bu uyarıları ciddiye alması düşünülemez.
Batının Rusya ve Kuzey Kore’ye yaptırım yapmak istemeleri ve özellikle Ukrayna üzerinden Rusya’ya baskı kurması, Rusya’nın daha da Kuzey Kore’yle yakınlaşmasına neden oluyor.
Sonuç olarak; Putin’in Kuzey Kore ziyareti uluslararası dengede Rusya-Batı mücadelesi kapsamında bloklaşma ve “destekçi kazanma” çabası olarak da değerlendirilebilir. Batı ülkeleri tarafından Rusya’ya uygulanan yaptırımlara karşılık Moskova, aynen Sovyetler döneminde olduğu gibi Afrika, Güney Asya, Güney Amerika ve Ortadoğu bölgelerinde aktif politika üreterek destek almaya çalışıyor. Rusya bu hamleyle hem Batının yaptırımlarının etkisini kırmak istiyor hem de yapacağı anlaşmalarla kendi bloğunu güçlendirmeye çalışıyor. Bu arenada Kuzey Kore önemli bir figür ve ortak menfaatleri çakıştığı için en üst perdeden anlaşmalar sağlanacaktır. Bu da yeni dünya düzeninde çok dikkat çekiyor ve Batı ülkelerini ciddi manada rahatsız ediyor.