Hz. Ömer Faruk, bir medeniyet ve adil nizam mimarıdır. Hayatının tüm merhaleleri onun Ömer isminin tecellisine şahittir.
Ömer ismi asıl olarak imar etmekten türemedir. Nitekim onun zamanında her şey mamurdur. Hz. Ömer bir mimar meziyetiyle hem bir medeniyet inşa etmiş hem de nizam kurmuştur. Evet, Hz. Ömer ismiyle müsemma bir mimardır.
Bugün imar, sadece şehirleşmeyle, büyük ve görkemli binaların yapılmasıyla ölçülüyor. Maalesef imardan sadece bunlar anlaşılıyor. Evet, bu bir yapılaşmadır fakat kesinlikle bir imar değildir. Bu şekilde insan, şehir, toplum, ülke ve nihayet âlem mamur ve bayındır olmuyor. Bunun için imar ruhu gerekiyor. Ahd ve taahhüt gerekiyor. Adalet ve güven gerekiyor.
İslam âlemi bugün maddi olarak bir yıkım yaşıyor. Maalesef İslam âleminde şehirler yerle bir olmuş durumda. Bunu maddi olarak inşa etmek belki zamanla mümkün olacaktır ama bunları medeniyetin bir nişanı olarak imar etmek, acıları unutturmak için Mimar Ömerlere ihtiyaç vardır.
Hayatında bir şeyleri ya da kendisini imar etmiş olması varsayımıyla, insanın yaşam süresine, imar ile aynı kökten olan “ömür” adı verilmiştir. Çünkü ömür-imar, harabın zıddıdır. Gerçekten ömrün harap olması, sadece son bulması değil, aynı zamanda onun esersiz, hayırsız ve boş geçirilmesidir. Bunun gibi bir yapının harap olması, yıkılması artık onun hiçbir işe yaramaması anlamına gelir. Üzülerek belirtmek gerekir ki bugün İslam âleminde imar değil tahrip söz konusudur.
Ömer, ömürden gelir. Fert ve toplum ve dahi Ümmet yeni bir ömre, yine bir Ömer`e muhtaçtır. Yıkılan yeniden yapılsın diye yeni bir ömre, yine bir Ömer`e muhtaçtır. Sanılmasın ki kentsel dönüşüm, şehirleşme bir imardır. Zannedilmesin ki betonlaşma bir imardır. Hayır, beton insanın ömrünü çürütür. Hâsılı sadece yıkılan yerler değil yapılaşmanın olduğu yerler de imara muhtaçtır. Sadece İslam âleminin geri kalmış yerleri değil, kalkınmış olan yerleri de imara muhtaçtır, adalete muhtaçtır.
İslam âlemi sosyal, siyasal, bilimsel, yapısal, yasal, yönetimsel, yargısal ve dahi her alanda bir fark oluşturmak, farkındalık meydana getirmek zorundadır. Hakikaten bunu istiyorsa yine Faruk`a, bir Öm(e)re ihtiyaç vardır.