Abdulhakim Sonkaya

“Hasta adam” sendromu

23.01.2015 09:41:00 / Abdulhakim Sonkaya

Tarih literatüründe Osmanlı üzerinden yerleşmiş bir “hasta adam” tabiri vardır. Hastalık, bünyenin bağışıklık sisteminin çökmesinden veya bünyenin kendisini yenileyememesinden kaynaklanır. Hastalık,  sıhhatin-selametin zıddıdır. 

Batıl; haddi zatında geçersiz olan, baştan itibaren sonuçsuz kalmaya mahkûm olan demektir. Batıl sıhhatten yoksundur. Burada sıhhat, hem “doğruluk” hem de “sağlık” manasındadır. Doğru ve sağlam olan bilgiye “sıhhatli” denildiği gibi hastalık ve illetten korunmuş olan kimseye de “sıhhatli” denir. Demek ki sahih olmayan haber ve bilgi illetlidir, hastalıktır. Düşüncesi, davranışları sahih olmayan, kalbî ve zihnî yapısı sahih olmayan kimse hastadır, illetlidir. Vaziyeti batıldı. Bu nedenle Allah (cc), “kalplerinde hastalık vardır.” buyurur. Hasta kalp, selim kalbin, sıhhatli kalbin zıddıdır.

Yanlış düşünce, kötü duygular, bozuk davranışlar sadece “batıl” olarak nitelendirilemez. Bunlar aynı zamanda sıhhati bozan şeylerdir. Çünkü bunlar sıhhatten uzaktır. Sıhhat, hem doğruluk hem de sağlıktır. Binaenaleyh sıhhatten yoksun olarak batıl, aynı anda hem yanlış hem de hastalıktır. Böyle olduğuna göre Müslümanların gayret ve mücadelesi sadece “hak-batıl mücadelesi” değil aynı zamanda “sıhhat-hastalık mücadelesi” olarak görülmelidir.

Müslümanlar sahip oldukları sahih ve hak değerleri sadece batılın zıddı olarak değil aynı zamanda illetin ve hastalığın zıddı olarak görmeleri gerekir. Buna göre batılda olan insanların aynı zamanda tedaviye muhtaç olduklarını unutmamak gerekir. Sahih haberden mahrum oldukları için Bunların sıhhatleri bozulmuştur. Bu nedenle Allah cc “Kur`an`da şifa indiriyoruz”(İsra:82) buyurur.

Batıl; bireyi, toplumu ve insanlığı hasta eder. Çünkü onun hiçbir sıhhati yoktur. Tamamen illetlidir. Bu nedenle batılda olanların sonu hasta olmaktır. Bunlara da “hekim-doktur” meziyetiyle yaklaşmak gerekir. Sahip oldukları sahih ve hikmetli bilgiler Müslümanları ehliyetli hekimler yapar. Bunun vasıtasıyla insanlara sıhhat verir, şifa dağıtır. İnsanlara selamet bahşederler. Nitekim İslam, selamete erdiren demektir. Yani İslam, insanları hem batıldan hem de hastalıktan selamete erdirir.

Batıl, insanları saptırmakla kalmaz, onları illet eder. İçten içe yer bitirir onları. İslam sadece “Hak din” değil aynı zamanda “sağlıklı olan şifa veren” dindir. Böyleyken Müslümanların her batılda olan kimseye aynı şekilde yaklaşmaları, aynı perspektiften bakmaları doğru değildir. İnsan batılda olan kimseye öfkelenir. Hasta olana şefkat eder. Dolayısıyla Müslümanların batılda olanlara karşı kızgınlık ile şefkat arasında bir yaklaşım içinde olmaları gerekir.

Avrupa`nın faize dayalı ekonomik sistemi, aile ve toplum yapısı, ahlak anlayışı batıldır. Avrupa`nın sisteminde büyük bir sıhhat sorunu vardır. Dolayısıyla insanların sıhhatini bozmaktadır. Nitekim baktığımızda artık Avrupa hasta adamdır. Çünkü batılı hak görmeleri, batılı kanıksamaları onları sadece batılın karanlığına itmekle kalmamış aynı zamanda onları hasta etmiştir. Bu, onların aile ve toplum yapısına açık ve somut bir şekilde yansımaktadır. Sıhhatten mahrum batıl sistemin aileyi nasıl çökerttiği, toplumu nasıl dağıttığı, bireyleri nasıl tükenmişlik sendromuna ittiği açıkça görülmektedir.

Batıl, en büyük zaafını kendi içinde barındırmaktadır. Sıhhatten mahrum olduğu için bir süre sonra kendisine uyanları hasta ederek kendi kendini bitirmektedir. Bugün dünyada var olan mücadele sadece “hak-batıl” mücadelesi değil, “hastalık-sağlık” mücadelesidir. Avrupalılar yakalandıkları batıl hastalığını Müslümanlara bulaştırmaya çalışmaktadır. Batıl, hastalık olduğu için bulaşıcıdır. İslam selamet olduğu için bağışıklık sitemini güçlendiricidir. İnsanlar hastalıktan kaçar şifaya koşar.

Müslümanların mücadelelerini sadece “hak-batıl” olarak tasnif etmeleri eksik bir yaklaşımdır. Bazen çok olumsuz reflekslere yol açmaktadır. Batılın illetinden mustarip olarak takatten düşmüş, bitap hale gelmiş kimseleri sadece bu şekilde değerlendirmek yanlıştır. Bu bağlamda çok iddialı olarak şunu söylemek mümkündür; fert, aile ve toplum olarak Müslümanlar sağlıklarını korudukları, İslam`ın sıhhatiyle sıhhatte oldukları takdirde bütün dünyaya selamet olurlar. Şifa kaynağı olarak bütün dünyanın hekimleri olurlar. Şifa bulmak için herkes onlara gelir. Sıhhatte olmaları batıl hastalığını bitirmeleri için yeterli olacaktır. Asıl olan bu hastalığın kendilerine bulaşmamasıdır. Gerisi kendiliğinden gelir.

Avrupa ve onun hayat tarzına meftun olanların sonu batıl hastalığına yakalanmaktadır. Biz buna “batıl hastalığı sendromu” diyoruz. Artık Avrupa hasta adamdır. Hasta adamın tehlikesi hastalığını bulaştırmaktır. Bitap düşmüş hasta bir adamın başka da bir tehlikesi yoktur. Batı(l) hastalığının tedavisi bizdedir. Bu hasta adam ya edebiyle ilacımızı almayı kabul edecek ya da ölüp gidecektir. Her durumda akıbet bizimdir. Yeter ki sıhhatimizi koruyalım…

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar