Abdulhakim Sonkaya

İslami istihbaratın ilkeleri: Tecessüs ve tahassüs

28.02.2014 10:12:00 / Abdulhakim Sonkaya

Her idari yapıda olduğu gibi İslam idare nizamında da istihbarat faaliyeti vardır. İslam`da istihbarat faaliyeti, içe ve dışa yönelik istihbarat olmak üzere iki ana eksen üzerinde oturur. İçe dönük istihbarata “tahassüs” dışa yönelik istihbarata da “tecessüs” adı verilmektedir.

İslam`da içe yönelik casusluk faaliyeti haramdır. Bu “tecessüs yapmayın” ayeti ve “tecessüste bulunmayın” hadisiyle sabittir. Buna göre İslam`da içe dönük casusluk faaliyetlerinde bulunmak, Müslüman toplum içinde tecessüs yapmak yasaktır, haramdır. İslam idare nizamında tecessüs ancak dışa yönelik olabilir.

İslam`da dışa yönelik istihbarat tecessüse dayanır. Tecessüs; bir şeyi eliyle bastırarak içindeki şey hakkında fikir edinmek, bir cerahati bastırarak içindekini dışa çıkarmak,  birini tanımak için bakışını ona yoğunlaştırıp odaklamak, bir yeri muayene etmek, nabız yoklamak gibi manalara gelir. Tecessüs daha çok şerrin ortaya çıkarılmasına yöneliktir. Yani hayırlı bir olayı veya haberi ortaya çıkarmaya yönelik çalışmaya tecessüs denilmez. Ancak içinde şer ve tehlike olan bir olayı veya haberi ortaya çıkarmak tecessüstür, casusluktur. İslam toplumunda hayır asıl, şer istisnadır. Bu nedenle İslam toplumuna yönelik tecessüs yasaktır. Çünkü toplumun mahremiyetlerinin, sırlarının ortaya çıkmaması gerekir. Binaenaleyh tecessüs ancak dışa yönelik olabilir. Çünkü İslam, tehlikeyi asıl olarak dışarda telakki eder. Müminler kardeş oldukları için birbirlerine karşı tecessüs etmeleri haramdır. Çünkü şerri fark etmeye çalışmaktan gelen “tecessüs” ile güven veren anlamında olan “mümin” bir biriyle terstir.

Tecessüs şerri uyandırmak değil şerre karşı uyarma faaliyetidir. Casusluk bir şerri yoklayarak onun ne zaman ve nasıl ortaya çıkacağını kestirmeye çalışmaktır. Tehlike arz edecek kişiye odaklanarak onun hal ve hareketlerinden bir çıkarım elde etmektir. Tecessüs güven duygusundan değil tehlike algısından kaynaklanır. Peygamber (sav), “mümin, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir” buyurmuştur. Müslümanlar arasında tecessüs güvensizliğe, şüpheciliğe sebep olur. Bu nedenle tecessüs ve casusluk ancak dışarıya karşı yapılabilir. Çünkü şer ve tehlike oradan gelir.

İslami idarenin içe dönük istihbaratına “tahassüs” adı verilir. Tecessüsten farklı olarak tahassüs Müslümanlara hisle yaklaşmayı ifade eder. Tecessüste maddi duyu organları kullanılırken tahassüste karşıdakinin durumunu hissetme empati kurma vardır. Bu nedenle Yakup(a.s), Yusuf`u(a.s) bulmaları için oğullarını Mısır`a gönderirken onlara “Gidin Yusuf`u ve kardeşini tahassüs edin” dedi (Yusuf:87)  “tecessüs edin” demedi.  Çünkü “tahassüs”  kalple olur ve karşıdakine güzel hislerle yaklaşmayı gerektirir. Nitekim Yusuf`un(a.s) kardeşleri daha önce yanına kadar vardıkları halde onu tanıyamamışlardır. Bu nedenle Yakup (a.s) oğullarından Yusuf`u duygularıyla aramalarını istemiştir.

Yine Hz. İsa için, “…İsa onların küfrünü ihsas edince…”(Âli İmran:52) buyrulur. Burada da tahassüs suretiyle içe doğru bir istihbarat elde etme durumu söz konusudur. Çünkü Hz. İsa`nın tahassüs ettiği kimseler kendi arkadaşlarıdır. Yani Hz. İsa (as) kendi arkadaşları hakkında küfrü anlamak için tecessüste değil tahassüste bulunmuştur.

Münafıklar Peygambere (sav) haşa “koca kulak”(Tevbe:61) ithamında bulundular. Yani onun her şeyi haber aldığını demeye getirdiler.  Bunun üzerine Hak Teâlâ, “evet! o sizin için hayır kulağıdır”(Tevbe:61) buyurdu. Yani tecessüs ederek sizin hakkınızda bilgi sahibi olmuyor. O tahassüs ediyor. Sizin acınızı kendi acısı, sevincinizi kendi sevinci olarak gördüğü için hakkınızda haberdar oluyor. Yani sizi hissediyor. Haşa o, “koca kulak” değildir. Aksine o hayır kulağıdır. Sizden bir tehlike sezmiyor ama siz kendinizi onun için tehlikeli görüyorsanız elbette bu durumda onun istihbaratına takılırsınız. Çünkü o, içe karşı gönlünü dışa karşı kulağını açmıştır.

Tecessüs, karşıdakine duygusal olarak yaklaşmayı onunla empati kurmayı yasaklıyor. Onun için katı ve tamamen maslahata dayalıdır. Buna mukabil tahassüs empati kurmayı ve ıslah etmeyi, ihsas suretiyle uyarmayı ifade eder.

Müslümanlar birbirlerini dinleyerek, takip ederek birbirilerine karşı tecessüs faaliyetlerinde bulunamazlar. Bunu ancak dışarıya karşı yapabilirler. Fakat görüyoruz ki bazıları bunu dışa doğru değil özellikle içe doğru yapıyor. Dahası dışarıya da tahassüs ile yani samimi hislerle yaklaşıyor. Elbette her zaman dışarıya katı olunacak diye bir kural yok. Ancak iş istihbarat faaliyetlerine geldiğinde kesinlikle bu konudaki İslami kurallar bellidir, içe doğru tahassüs dışarıya karşı tecessüs olacak. Bu ilkeyi ihmal eden veya bunları tersine çeviren kimse kendi toplumu tarafından tecessüs edilecek duruma gelecek, ona karşı bütün güzel hisler yitirilmiş olacaktır.

İçe hayır kulağını, dışarıya kulağını açarak kâfirlere karşı uyanık, müminlere karşı emin olan kimselere selam olsun.

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar