Abdulhakim Sonkaya

Tedriç ve Taviz

14.12.2012 13:18:00 / Abdulhakim Sonkaya

“İnkâr edenler;  Kur`an`ın bir bütün olarak(cümleten) ona inmesi gerekmez miydi? dediler. Kalbine yerleştirmek için Biz onu sana ağır ağır, güzel güzel okuduk” (Furkan:32). Bu ayet, tedricin önemini ve lüzumunu beyan ediyor.

Hayatın her aşamasında canlı ve cansız her şeyde İlahi bir sünnet olarak “tedrici” müşahede etmek mümkündür. Gerek İslam`ın hükümlerinin uygulanmasında, gerekse İslam`ın hâkim kılınması için takip edilecek usulde tedrice riayet etmek esastır.

Tedriç, dereceden gelir. Yani bir işi, bir uygulamayı derece derece, basamak basamak  icra etmeyi ifade eder.  Bu şekilde tedriç, derece derece insanın hedefine doğru yükselmesine, ona doğru yaklaşmasına hizmet eder.

Tedriç,  gerekli ve de pek mühim usulî bir meseledir. Ancak dikkat etmek gerekir; tedriç, tavize dönüşebilir. Aynı şekilde tedriç, tembelliğe ve fiili durumu kabullenmeye yol açabilir. Eğer tedriç, yerinde ve ayarında olursa Müslümanlara derece ve ayar kazandırır. Mevzi ve mevki kazandırır. Güç ve iktidar kespettirir.  Aksi takdirde tedriç, Müslümanlara zillet olur, dert olur.

Tedriç, cümlenin yani bir işi toptan yapmanın zıddıdır. Kemale ermiş olan bir din olarak İslam, cümleten elimizdedir. Cümle, cemalden gelir. Yani bir şey cümleten tam olduğunda güzeldir. Cemildir. Cemil(güzel) olmayan şey nakıstır.  İşte tedricin hayırlı ve bereketli olabilmesi için onun beslendiği esasların cümlesini akılda tutmak gerekir. Yani tedriç; eksik bir cümle değil, cümlenin heceleri olmalıdır. Hece hece cümlenin tamamlanmasını amaç ve hedef edinmelidir. Unutmamak gerekir ki İslam`ın cümlesi cemalden, cemali de cümledendir. Bu nedenle tedriç asla ve kat`a cümleyi göz ardı etmemelidir. O cümle kalbinde olacak ve fakat dilinden hece hece dökülecektir.

Allah(c.c): “Onu insanlara dura dura okuyasın diye Kur`anı, ayet ayet ayırdık, parça parça indirdik” (İsra:106) buyurur. Bu ayet de tedriçle alakalıdır. Buna göre tedriçte duraklamak vardır ama durmak yoktur. Tedriçte sindirmek vardır ama sindirilmek yoktur. Ayette geçen “müks” kelimesi, bir beklenti içinde yerinde durmayı ifade eder. Tedriç; durduğu yeri yeterli ve sabit görmemektir. Tedriç, acelenin zıddıdır ama aynı zamanda durağanlığın ve yerinde saymanın da zıddıdır. 

Tedriç, bir münderecata yani bir ajandaya sahip olmalıdır. Çünkü tedriç ve münderecat(içerik) aynı köktendir. Demek ki özel bir ajandaya sahip olmadan tedriç olmaz. Aksi takdirde bu tedricin münderecatı başkasına ait olur. Başkaları onun içini doldurur.

Tedriç,  güç ve imkâna paralel olmalıdır. Eğer güç ve imkân fazla, buna tekabül eden derece zayıf olursa bu durum tedriç ilkesine muhaliftir. Örneğin güç ve imkânı yettiği halde İslam`ın ve Müslümanların maslahatına olan bir adımı atmamak veya zıddını yapmak tedrici bozar.

Tedricin sağlıklı işleyebilmesi için buna paralel olarak toplum içinde bir tebliğ ve irşad faaliyetinin olması gerekir. Yani her şey Müslüman yöneticilere bırakılmamalıdır. Müslümanlar, tebliğ ve irşad ile İslam`ın hükümlerinin tedricen toplum tarafından anlaşılmasını ve kabul edilmesini sağlamalıdır. Cemaat olmadan Müslüman yöneticilerin tedriç hükümlerini uygulamaları mümkün değildir. Bu durumda tedriç aksi sonuçlar bile doğurabilir. Bu nedenle tedriç aşamasında cemaatin İslam davasına merhale; yöneticilerin ise derece kazandırması esası vardır. Merhale, toplum içinde yatay kabulü; derece ise idare içinde dikey ilerlemeyi ifade eder. Biiznillah baştakini cemaat-tarikat, sondakini ise Müslüman idareciler gerçekleştirir.

Yaz merhalesinin büyüsü, kış merhalesinin sıkıntısı Cemaatin toplum içinde oluşturacağı ülfet ve ünsiyetle aşılır. Telif ve ülfetle, ilim ve hikmetle, öğüt ve tebliğle Cemaat birleştirici ve bütünleştirici bir rol oynayarak bu merhalelerde tedrice doğrudan ve etkin bir katkı sağlar. İnsanları maddi ve manevi açlıktan kurtarır. Onlara güvenli ve huzurlu bir ortam sağlar. Böyle olunca insanlar ona ülfetle bağlanır, onun etrafında toplanır, arkasında yol alır.

Sen yağcılık yaparsan onlar yağcılık yapmaya hazırdır” (Kalem:9) buyrulur. Burada yağcılık, karşı tarafa taviz vermeyi ifade eder. Kâfirler, yağcılıktan korkmaz. Çünkü onların derece kazanma kaygıları yoktur. Onlar zaten derekededirler. Ama Müslümanlar için yola dökülen yağ çok tehlikelidir. Zemini kayganlaştırarak onların ayağını kaydırabilir. Bu nedenle dikkat etmek gerekir; tedriçte iş, bu noktaya varmamalıdır.  Böyle olması durumunda tedriç,  ileriye doğru merhale, yukarıya doğru derece kazandıracağına geriye doğru adım attırır. Maazallah sahibini aşağı derekeye indirir.

Hikmete ve usule uygun bir tedriç, Müslümanları tecritten kurtarır. Onlara yatay ve dikey açılma konusunda güç ve imkân verir. Onlara derece ve merhale kazandırır.

Tavizsiz bir tedriç ile Ümmete merhale ve derece kat ettiren Müslümanlara selam olsun.

 

 

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar