Karabayır: İbadetlerin makbul oluşunun ölçüsü topluma ne kadar faydalı olmaktan geçiyor

İnfak ve sadakanın ehemmiyetine değinen Bursa İl Müftüsü Yavuz Selim Karabayır, Allah yolunda yapılan infakın ne kadar samimi, ne kadar doğru ve ibadetlerin tamamının makbul oluşunun ölçüsü topluma ne kadar faydalı olabilmekten geçtiğini söyledi.

Ekleme: 22.08.2023 12:15:04 / Güncelleme: 22.08.2023 12:25:42 / Röportaj / Bursa Haberleri
Destek için 

Zenginlerin mallarının temizlenmesi, fakirlerin ihtiyaçlarının karşılanması için bir vesile olan zekât, sadaka ve infakın, fakirleri rencide etmeden verilmeye dikkat edilmesi gereken hususlar arasında yer alıyor.

İnfak ve sadakanın toplumsal faydalarına ilişkin İLKHA muhabirine konuşan Bursa İl Müftüsü Yavuz Selim Karabayır, dinimizde en büyük ibadetlerinden bir tanesinin de Allah yolunda infakta bulunmak olduğunu söyledi.

"Dinimizin en büyük ibadetlerinden bir tanesi de infakta bulunmaktır"

Bursa İl Müftüsü Yavuz Selim Karabayır

Dinimizin en büyük ibadetlerinden bir tanesinin de infakta bulunmak olduğunu belirten Karabayır, "Allah'ın bize emretmiş olduğu bütün ibadetler; birlik beraberliğimiz, kardeşliğimiz ve çevremizdeki beraber yaşamış olduğumuz insanların bizim yapmış olduğumuz ibadetlerden istifade etmeleridir. Rabbini bilen, tanıyan bir kimse Allah'ın rızasını kulların rızasından, onların gönüllerini alınmasından olduğunu çok iyi bilir." dedi.

"İbadetler insanın kendi iç dünyasıyla sınırlı olan bir fiil değildir"

Namaz kılan bir insanın helali haramı bildiğini söyleyen Karabayır, "Namaz kılan bir kişi helalden kazanır, haramdan uzak durur, Allah'ın kendisine vermiş olduğu her şeyi paylaşır. Namaz bunu kazandırmalı. Zannedildiği gibi ibadetler sadece şahsı bağlayan ve bir takım şekillerden ibaret olan, sadece insanın kendi iç dünyasıyla sınırlı olan bir fiil değildir. İbadetlerin tamamının makbul oluşunun ölçüsü topluma ne kadar faydalı olabildiği ile ilgilidir." şeklinde konuştu.

"Kur'an-ı Kerimde Rabbimiz infak ve zekâtı namazla beraber emretmiştir"

Kur'an-ı Kerimde birçok ayeti kerimelerde Rabbimizin infak ve zekâtı namazla beraber emrettiğini söyleyen Karabayır, "Bütün ibadetleri anlatırken Allah-u Teâlâ kul hakkı olan ve yardımlaşmayı emreden bütün ayetleri içerdiğini görüyoruz. Allah kulu, kula emanet etmiştir. Bir fakiri gördüğümüz zaman Allah'ım şu fakire yardım et, dünyanın bir ucunda gariban olan bir mümin kardeşimizi gördüğümüz zaman ellerimizi açıp ya Rabbi bunlara yardım et diyoruz. Allah bize diyor ki ben sana yardım et diyorum, sen tekrar döndürüyorsun. Size mal, imkân verdim. Ondan dolayı siz malınızı infak verin." diye belirtti.

"Mümin dünyanın gidişatından sorumludur"

Konuşmasının devamında Karabayır, şunları söyledi:

"Size gelen yetimler garipler, kimsesizler dünyanın neresinde olursa olsun, bir çaresiz, kimsesiz mümin varsa onu bulmak gerekir. Mümin dünyanın gidişatından sorumludur. Ölüm size gelmeden ya Rabbi beni biraz geciktirsen, hayatta kalsam da sadaka dağıtsam iyilik yapsam da tekrar senin huzuruna gelsem, son nefesi vermeden önce ve hayat bitmeden önce mutlaka Allah yolunda infakta bulunun." diye konuştu. (İLKHA)