Memur-Sen Şanlıurfa İl Başkanı Coşkun: Darbe vatana ihanet, millete düşmanlıktır

​12 Eylül 1980 Darbesinin yıl dönümüne ilişkin bir açıklama yapan Memur-Sen Şanlıurfa İl Başkanı İbrahim Coşkun, darbede toplumun direniş ve diriliş ruhunun yıkmanın amaçlandığında dikkat çekti.

Ekleme: 12.09.2022 17:25:18 / Güncelleme: 12.09.2022 17:25:18 / Güncel / Şanlıurfa Haberleri
Destek için 

12 Eylül 1980 askeri darbesinin yıl dönümü münasebetiyle açıklama yapan Memur-Sen Şanlıurfa İl Başkanı İbrahim Coşkun,  12 Eylül’ün içe dönük yüzü kadar dışarıya dönük taraflarının da olduğunu belirtti.

Coşkun, NATO’ya dönmek isteyen Yunanistan’ı önce Bülent Ecevit, ardından Süleyman Demirel ABD’nin baskılarına rağmen veto ettiğini ifade etti.

Darbenin emperyalistlerin kültürel dizayn için yerli işbirlikçiler eliyle yaptığı hain ve alçakça eylem olduğunu dile getiren Coşkun, canları pahasına her tür emperyalizmin ve işbirlikçilerinin karşısında duracaklarını söyledi.

"Sonuçları acımasız, kanlı ve kıyıcıydı"

12 Eylül Darbesi’nin üzerinden 42 yıl geçtiğini ifade eden Coşkun, "Darbenin başını Kenan Evren ve arkadaşları çekmişti. Ancak cunta takımının arkasındaki gücü 1970’lerde CIA Türkiye Şefliği yapan Paul Henze açıklamıştı. Henze, dönemin ABD Başkanı Jimmy Carter’a geçtiği mesajda 'Bizim çocuklar başardı' ifadesiyle asıl fail olduklarını ortaya koymuştu. 27 Mayıs, 28 Şubat ve en son 15 Temmuz’da olduğu gibi 12 Eylül de Washington’da kurgulanan ve buradaki çocukları tarafından sahnelenen emperyalist bir eylemdi. Sonuçları acımasız, kanlı ve kıyıcıydı. Çünkü necip milletimizin nesilden nesile aktardığı özgüvenimizi, birlik ve bütünlüğümüzü hedef almıştı. Zulümle o özgüveni zayıflatmayı, birlik ve bütünlüğümüz dinamitlemeyi, toplumun direniş ve diriliş ruhunu yıkmayı amaçlamışlardı." dedi.

"Birçok gazete ve derginin yayınlarına son verildi"

Darbenin ardından yaşanan olumsuzlukları sıralayan Coşkun, "Nitekim darbeyle birlikte 26 kişi idam edildi. 171 kişi tutuklu bulunduğu cezaevinde işkence altında katledildi. 230 bin kişi yargılandı. 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. 14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarıldı. 30 bin kişi mülteci olarak yurtdışına kaçtı. 30 bin çalışan işten atıldı. TBMM lağvedildi. Anayasa askıya alındı. Siyasi partiler kapatıldı. 23 bin 677 dernek kapatıldı. Birçok gazete ve derginin yayınlarına son verildi." diye konuştu.

"12 Eylül’ün içe dönük yüzü kadar dışarıya dönük tarafları da var" diyen Coşkun, sözlerini şöyle sürdürdü:

Bunların başında ise, Yunanistan’ın NATO’ya üyeliğini Türkiye’nin veto etmesi geliyordu. Ayrıldığı NATO’ya dönmek isteyen Yunanistan’ı önce Bülent Ecevit, ardından Süleyman Demirel ABD’nin baskılarına rağmen veto etti. Vetonun nedeni ise, bugün de tanıdık gelecek olan Yunanistan'ın Kıbrıs'ta adil bir çözüme yanaşmaması ve Ege’deki talepleriydi. 12 Eylül Darbesi’nden kısa süre sonra ABD'nin Ankara Büyükelçisi James Spain, Kenan Evren’e dönemin Amerikan Başkanı Jimmy Carter'ın taleplerini iletti. O taleplerin ne olduğu ise 20 Ekim'de Türkiye’nin, Yunanistan'a yönelik vetosunu kaldırmasıyla anlaşılmış oldu. Yunanistan NATO’ya üye olduktan birkaç ay sonra Avrupa Ekonomik Topluluğu’na (AB) da üye oldu. Ve o dönemden bugüne kadar her iki platforma üyeliğini de Türkiye karşıtlığı için kullandı, kullanmaya da devam ediyor.

Türkiye’nin yakın tarihi için genel geçer kabul haline gelen bir ifade var: “Her 10 yılda bir darbe yapıldı.” Bu ifadenin gösterdiği berrak gerçek şudur: Her kuşak cunta yönetimlerinin gadrine uğratılarak terbiye edilmek istenmiştir. Başbakan ve bakanlar idam edilirken de gençler darağaçlarında sallandırılırken de işkenceye uğratılırken ve hapsedilirken de maksat halkı terbiye etmek, sesini çıkaramaz hale getirmekti. Milletin kahir ekseriyetinin ‘sakıncalı’ görülmesinin sebebi budur. Böylece her kuşak emperyalist maşaların makul sınırları içinde yaşamak zorunda kalacaktı. İtiraz edecek özgüveni hiçbir zaman kendisinde bulamayacaktı.

"15 Temmuz direniş ve dirilişin nişanesidir"

15 Temmuz 2016 darbe girişimini hatırlatan Coşkun, "Aziz milletimiz geldiği yeri unutmadı. Kendisine miras kalan değerlerin rehberliğinde emperyalist emelleri hayata geçirenlere itibar etmedi. Günü geldiğinde de silkindi, ayağa kalktı. 15 Temmuz bu silkinişin, ayağa kalkmanın, direniş ve dirilişin nişanesidir. Artık darbecilerin kalbinde sadece 12 Eylül ve 28 Şubat cuntacılarını yargılanıp mahkûm olmalarından kaynaklı korku olmayacak. 15 Temmuz’daki dirilişin ve direnişin de korkusunu sonuna kadar duyacaklar, hissedecekler. Darbe, emperyalistlerin siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel dizayn için yerli işbirlikçiler eliyle yaptığı hain ve alçakça eylemdir. Bu nedenle darbe vatana ihanet ve millete kurşun sıkmaktır. Memur-Sen olarak 15 Temmuz’da vatan hainlerine ve millet düşmanlarına karşı meydanlara inen ilk örgütlü yapıydık. FETÖ cuntasının kiralık iradesine karşı bu aziz milletin iradesini savunduk. Şehitler verdik, gazilerimiz oldu. Bundan sonra da canımız pahasına her tür emperyalizmin ve işbirlikçilerinin karşısında, millet iradesine, değerlerimize ve bağımsızlığımıza sahip çıkmaya devam edeceğimizi ilan ediyoruz." İfadelerini kullandı. (İLKHA)