Çocuğun öfkesinin altında yatan ihtiyaçlar dikkatle takip edilmeli

Şiddet davranışının, çocuğun duygusal ihtiyacının karşılanmamasının dışa vurumu olduğuna dikkat çeken uzmanlar, bu sebeple çocuğun öfkesinin altında yatan ihtiyaçların, anne ve babalar tarafından dikkatle takip edilmesi gerektiğini belirtiyor.

Ekleme: 26.07.2022 14:20:15 / Güncelleme: 26.07.2022 14:29:37 / Güncel
Destek için 

Klinik Psikolog Müge Leblebicioğlu Arslan, çocuğun şiddet davranışın altında yatan nedenleri ve çözüm önerilerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Çocuğun ilk sosyal deneyimlerinin aile içerisinde deneyimlediğini belirten Arslan, kişiliğin oluşumunda önemli bir yeri olan özdeşim kurmanın, çocuklarda aile bireylerini modelleme yoluyla gerçekleştiğine işaret etti.

Güven verici, destekleyici ve hoşgörülü tutum

Böylece model alınan ailenin yapısının, çocuğun ileriki yaşantısında duygusal ve toplumsal gelişiminde belirleyici bir rol oynadığını dikkat çeken Arslan, "Bu noktada ebeveyn tutumları oldukça önemlidir. Anlayışlı ve tutarlı ailelerde büyüyen çocuklar ilişkilerinde daha sosyal ve duyarlıyken kendi duygu ve düşüncelerini ifade etme konusunda da oldukça başarılı olabilmektedirler. Bu tür çocuklarda davranışlarını denetleme becerisinin daha yüksek düzeyde olduğu da görülmektedir. Buna karşılık katı ve otoriter tutum sergileyen ailelerin çocuklarının ise duygu ve düşüncelerini daha çok saldırgan tutumlarla ifade etme eğilimlerinin olduğu ve kendi iç dünyalarını açıklamakta zorluk yaşadıkları görülmektedir. Katı ve otoriter tutuma maruz kalan çocuk, yaşamı boyunca sürekli birileri tarafından kontrol edilme ihtiyacı ya da aşırı kontrol etme ihtiyacı duyabilmektedir. Yetişkinlikte ise ikili ilişkilerde güven ve anlayıştan uzak, baskıcı ve katı tutum sergileyebilmektedirler. Bununla birlikte dürtülerini denetleme yetisi düşük olan çocukların ebeveyn tutumlarının aşırı rahat, serbest her istediğini gerçekleştiren sınırların olmadığı tutumlar olduğu da dikkat çekmektedir. Dolayısıyla güven verici, destekleyici ve hoşgörülü tutumun sağlıklı bir psikososyal gelişim için oldukça önemli olduğu söylenebilir." dedi.

Arslan, "İhmal edilen çocukluk dönemi, olumlu davranışların yerine sürekli olarak olumsuz davranışların vurgulanması, hayal kırıklığı, aşağılanma ve öfkeye maruz kalma gibi olumsuz çocukluk yaşantıların saldıran davranışın altında yatan en temel etkenlerden oldukları söylenebilir. 'Şiddet dilde başlar eyleme döner.' Çocuğunuz istenmeyen bir davranış yaptığında ya da bir söz söylediğinde aşağılayıcı söz ve davranışlarınızdan uzak durun." ifadelerini kullandı.

Şiddet davranışının, çocuğun duygusal ihtiyacının karşılanmamasının dışa vurumu olduğunu söyleyen Arslan, "Duygusal ihtiyaçları karşılanmayan çocuk toplum tarafından kabul görmeyen tutumlarla ihtiyacını gidermeye çalışabilir. Örneğin, kardeşi doğduktan sonra duygusal ya da fiziksel anlamda ihtiyaçları karşılanmayan, görülmeyen ya da günlük rutinleri bozulan çocuk, kardeşine ya da etrafa zarar verici davranışlar sergileyerek duygusal ihtiyaçlarını ifade edebilir. Bu sebeple çocuğun öfkesinin altında yatan ihtiyaçları anne ve babalar tarafından dikkatle takip edilmelidir." değerlendirmesinde bulundu.

Çocuklar sözlerinizden ziyade yaptıklarınızdan öğrenme eğilimindedirler

"İlişkilerinizde tutarlı olun, istenilen davranışın gerçekleşmesinde ebeveynlerin eylemleri sözlerinden daha etkilidir." diyen Arslan, şunları kaydetti:

"Örneğin çocuklarından arkadaşına vurmamasını, eşyalarını kırmaması isterken siz onlara istenmeyen bir davranışı ortadan kaldırmak amacıyla kaba davranırsanız çocuğunuzu ikileme düşürmüş olursunuz. Buradaki davranış öğrenimi çocuğun sadece çevresindekilerinin kendisine nasıl davrandığı ile ilişkili değildir. Çevresindeki bireylerin de birbirlerine nasıl davrandıkları, problem karşısında hangi tutumları sergiledikleri oldukça önemlidir. Ebeveynlerinin problemler karşısında şiddet davranışı gösterdiklerini gören çocuklar yetişkinliklerinde bunu sorun çözmede doğal bir seçenek olarak görebilmektedir. Çünkü çocuklar sözlerinizden ziyade yaptıklarınızdan öğrenme eğilimindedirler. Çocuklara sürekli olarak neyi yapıp neleri yapmamaları konusunda uyarmak yerine istenilen davranışın nasıl yapıldığı ve niçin yapılması gerektiği gelişimsel sürecine uygun bir dil kullanılarak anlatılmalıdır. Sonuç olarak çocuğunuzun sağlıklı gelişimi için, ona güven duygusu aşılayın, yönlendirmeyin rehber olun, yeteneklerini keşfetmesine izin verin, doğru bir model olun, çocuğun arzu ve ihtiyaçlarını karşılayın ve sorunlarla baş ederken destekleyici tutum sergileyin."

(İLKHA)