Mehmet Tahir Özsoy / Abdurahman Deniz Uğurlu / İSTANBUL - ŞANLIURFA
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından zorunlu eğitimin 5 yaşına düşürülmesine tepkiler devam ediyor. Önceliğin eğitimdeki standartların yükseltilmesi olduğuna vurgu yapan uzmanlar mevcut anlayışla bir yere varılamayacağının altını çiziyor. Konuyla ilgili gazetemize konuşan İdeal Eğitim Vakfı (İDEV) Başkanı Mehmet Ali Doyar, önemli açıklamalarda bulundu.
“ÇOCUĞUN YAŞINDAN ÇOK, DOĞRU VE KALİTELİ BİR EĞİTİM SÜRECİ ÖNEMLİ”
Öğrencilerin zorunlu eğitim yaşının 5’e indirilmesinin isabetli bir karar olmadığını kaydeden Doyar, “Eğitimde çocuğun yaşından çok, doğru ve kaliteli bir eğitim süreci önemlidir. Ayrıca çocuğun bu yaşta ailesinden koparılıp zorunlu olarak okula gönderilmesi, onu aile içinde elde edeceği birçok gelişimden mahrum bırakacaktır. Çünkü bu yaştaki çocuklar için okuldaki ortam ve eğitim, ailedeki ortam ve eğitimin yerini tutamaz. Bununla birlikte, zorunlu eğitim yaşı düşürüldükçe çocukların okul öncesi ailede, STK bünyelerindeki eğitim yuvalarında, kreşlerde, camilerdeki kurslarda ve diyanetin okul öncesi kurs ve eğitim programlarındaki eğitim süreci de darbe yiyecektir. Hatırlanacağı üzere zorunlu eğitimin 8 yıla çıkarılması ile İmam-Hatip okullarının önüne adeta set çekilmişti.” şeklinde konuştu.
“EĞİTİM SİSTEMİNDEKİ TEMEL SORUN; EĞİTİM-ÖĞRETİMİN DAYANDIĞI TEMEL DİNAMİKLERDİR”
Türkiye’de eğitim sistemindeki temel sorunun eğitim-öğretimin dayandığı temel paradigmadan kaynaklandığının altını çizen Doyar, şunları söyledi: “Eğitim yaşının 5’e indirilmesinde ideolojik sebepler temel rol oynuyorsa bu çok tehlikelidir. Çünkü bu saik ile çocukların erken yaşta ailelerinden koparılmak suretiyle tek tip bir zihniyet temelinde yetiştirilmesi, gelecek nesillerin kültürlerine, tarihlerine, medeniyetlerine ve en önemlisi dinlerine yabancı kalmalarına, hatta düşman olmalarına yol açar. Onun için tekrar söylemek gerekirse eğitimde çocuğun yaşından çok, doğru ve kaliteli bir eğitim süreci önem taşımaktadır. Aslına bakılacak olursa Türkiye’deki eğitim sistemindeki temel sorun; eğitim-öğretimin dayandığı temel dinamikler, toplumumuzun medeniyetine, kültürüne, örfüne, dinine ve ahlaki değerlerine ters olmasıdır, yani uyuşmamasıdır. Eğitim-öğretim konusunda üzerinde durulması gereken en önemli ve temel husus bana göre budur.”
"ZORUNLU EĞİTİM YERİNE EĞİTİMİN KALİTESİ ARTIRILMALI"
Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞ-DER) Şanlıurfa Şube Başkanı Yunus Yeğin, okul öncesi eğitimin zorunlu olması yönündeki çalışmalarla ilgili İLKHA'ya konuştu. Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasıyla birlikte eğitimde istenilen sonuçların alınamadığını belirten Yeğin, eğitimin zorunlu hale getirilmesinden ziyada eğitimin kalitesinin ve niteliğinin artırılması gerektiğini ifade etti. 2006 yılında eğitim şurasında alınan kararla okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirildiğini ifade eden Yeğin, daha sonra bu kararın uygulanmadığına dikkat çekti. Yeğin, eğitim sisteminden kaynaklanan sorunlardan dolayı çok az öğrencinin üniversiteyi kazandığını, üniversiteyi bitiren çok öğrencinin ise istihdam alanı bulamadığını belirtti. Mesleki liselerin cazip hale getirilmesi için çalışmalar yapılması gerektiğini belirten Yeğin, meslek liselerinin öğrencilerin meslek edinme noktasında çok önemli olduğunu vurguladı.
"EĞİTİMİN ZORUNLU OLMASINDAN ZİYADE NİTELİĞİ ARTIRILMALI"
Zorunlu eğitim uygulamasıyla istenilen sonuçların bir türlü alınamadığını belirten Yeğin, "Ülkemizde zorunlu eğitimle ilgili iyi bir imtihan vermiyoruz. Yapılan son değişiklikle zorunlu eğitim 12 yıla çıkarıldı ve liselerde dâhil edildi. Liseler daha sonra farklı bir uygulamayla nitelikli niteliksiz kategorisine tabi tutuldu. Şu anda puanla girilen nitelikli liselerin dışında kalan liselerde okuyan öğrenciler, herhangi bir puana tabi tutulmadan zorunlu bir şekilde eğitime devam ediyorlar. Eğitimin zorunlu olmasından ziyade niteliğinin kaliteli duruma getirilmesinde yana değerlendirme yapma gerekir. Liselere baktığımız zaman maalesef güzel bir sınav vermedik. Nitelikli okullara yönelik çalışma yapılıyor ama hem meslek liselerimiz hem de sınavsız öğrenci alan diğer liselerimiz, açık kalarak sadece öğrencileri içerilerinde barındırıyorlar. Bunun dışında nitelik üretme durumunda değiller." ifadelerini kullandı.
"ÖĞRETMEN KALİTESİ ARTIRILMALI VE OKULLARDAKİ FİZİKSEL ŞARTLAR İYİLEŞTİRİLMELİ"
2006 yılında düzenlenen eğitim şurasında okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirildiğini vurgulayan Yeğin, "Okul öncesi eğitim 2006 yılında yapılan eğitim şurası ile birlikte bir karar alındı. Bu kararda okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirilmesi öneriliyor. O günden bugüne bu konuda pek bir çalışma yapılmadı. Aslında bu kararla okul öncesi eğitim zorunlu hale getirildi ama zorunlu tutulmadı, ailelerin isteğine bırakıldı. İsteyen aileler, çocuklarını okulu gönderebiliyorlar. Eğitim şurasında alınan karar gereği; herhangi bir fiziksel iyileştirme çalışması yapılmadı. Okullar kendi imkânlarını kullanarak okulların bünyesinde okul öncesi eğitimi sürdürüyorlar. Okul öncesi eğitim de olsa diğer kademelerdeki eğitim de olsa mutlaka niteliğinin artırılmasına yönelik çalışmalar yapılması gerekir. Öğretmen kalitesi artırılmalı ve okullardaki fiziksel şartlar iyileştirilmelidir." şeklinde konuştu.
"ÖĞRENCİLER MEZUN OLSALAR BİLE İSTİHDAM ALANI BULAMIYORLAR"
Liseden mezun olan öğrencilerin çok az bir kısmının üniversitelere yerleştiğine dikkat çeken Yeğin, "Eğitim anne karnında başlayarak hayatımız boyunca ölünceye kadar sürer. Bundan dolayı okul öncesi ve okul sonrasında eğitim informel bir şekilde devam ediyor. Burada önemli olan eğitimi uygularken ne tür bir nitelik üreteceğiz, ne tür çıktılara sahip olacağız bunun hesabının çok iyi yapılması gerekiyor. Şu an binlerce öğrencimiz liselere devam ediyor ve bu öğrenciler okuldan mezun olduktan sonra çok az miktarı yüzde 1 ile 2'si akademik eğitime yani üniversitelere devam ediyorlar. Bunun dışında kalan öğrenciler ise boşta kalıyorlar. Diyelim ki üniversitelere yerleşen öğrenci diliminin yüzde 10 ile 20'lere çeksek bile üniversiteyi bitirdikten sonra istihdam alanı bulamadıklarından dolayı hem lise hem de üniversite mezunu öğrencilerimizin çok büyük bir kısmı açıkta kalıyorlar." diye konuştu.
"EĞİTİMLE İLGİLİ ÇOK KÖKLÜ DEĞİŞİMLER YAPILMALIDIR"
Yeğin açıklamasını şu ifadelerle tamamladı: "Okul öncesi eğitimde 2006 yılında alınan eğitim şurası kararı ve son hükümet kararıyla 2023 yılına kadar yüzde 90 üzerinde okul öncesinde okullaşma bekleniyor. Bu sadece bir beklentidir. Bu konuda hiçbir fiziksel iyileştirme çalışması yapılmamıştır. Okulların kendi bünyelerinde oluşturulan paravan sınıflarda okul öncesi eğitim yarım yamalak devam ettiriliyor. Fiziksel alt yapı eksikliği ortadan kaldırılırsa, sınıf düzeyi belli noktalara çekilse, öğretmen niteliği artırılsa okul öncesi eğitimin de aynen okul çağlarındaki eğitim de olduğu gibi çocukların gelişimine çok büyük bir katkısının olacağını düşünüyoruz. Şu anda ülkemizde bundan söz etmek çok zor… Eğitim bir bütündür. Bir eğitim reformuyla okul öncesi, ilkokul, ortaokul, lise ve üniversitelerde mutlaka formel eğitimle ilgili çok köklü değişimler yapılmalıdır. Aksi halde sıfır yaşta da eğitimi zorunlu hale getirirseniz nitelik artırılmadıktan sonra pozitif çıktılar beklenemez." (İLKHA)