Şehid Turan Yavaş'ın eşi vefat etti

6-8 Ekim'de HDP yandaşlarının saldırısı sonucu hayatını kaybeden Şehid Turan Yavaş'ın eşi tedavi gördüğü Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim Araştırma Hastanesinde vefat etti.

Ekleme: 04.09.2021 14:02:53 / Güncelleme: 04.09.2021 18:09:36 / Güncel / Diyarbakır Haberleri
Destek için 

DOĞRUHABER

2014 yılında PKK yandaşları tarafından şehid edilen Turan Yavaş’ın eşi Melahat Yavaş, bir süredir Covid-19 tedavisi görüyordu.

Durumu ağırlaşması üzerine tedavi gördüğü Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi yoğun bakım servisinde devam edilen Yavaş, öğle saatlerinde ruhunu Rahman’a teslim etti.

Cenaze, ailenin yakınları ve Şehid’in dava arkadaşları tarafından Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi morgundan alınarak Yeniköy Asri Mezarlığına getirildi.

Kılınan cenaze namazının ardından toprağa verilen merhume Yavaş için dualar edildi, aileye taziyeler sunuldu.

Cenaze törenine başta HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşu temsilcileri, aile yakınları ve Şehid Turan Yavaş’ın dava arkadaşları katıldı.

Bilindiği üzere 2014 yılında HDP’nin çağrısı üzerine başlatılan 6-8 Ekim olaylarında PKK yandaşları İslami kişi ve kurumları hedef alarak saldırılarda bulunmuştu.

Bu olaylarda kurban eti dağıtan Yasin Börü, Hüseyin Dakak, Hasan Gökgöz, Riyad Güneş’in yanı sıra Turan Yavaş ve Cumali Güneş şehid edilmişti.

Turan Yavaş’ın Hayatı ve Mücadelesi

Şehid Turan Yavaş, 1977 yılında Diyarbakır’da doğdu. Dinine bağlı, yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. 7 kardeşiyle birlikte yoğun bir aile terbiyesinden geçmişti. Güzel ahlakının temellerini ailesinden alan Şehid, çocukluğundan itibaren edebi ve hayâsıyla toplumda örnek gösterilen bir şahsiyet olmuştu.

Şehid Turan,  ilköğrenimini Yunus Emre İlkokulunda orta öğrenimini ise Atatürk Ortaokulunda tamamladı. Liseyi ise Namık Kemal’de okudu.

İnşaat işçiliği yapan babasının, 8 çocuklu aileye bakmakta zorlanması üzerine Şehid Turan, okulların tatilde olduğu sıralarda kardeşleriyle birlikte, ayakkabı boyacılığı yaparak, soğuk su, simit ve tatlı satarak aile ekonomisine katkıda bulunuyordu.



Annesi Perizade Hanım’ın dilinden…

Yaklaşık 40 yıl önce Silvan’dan Diyarbakır’a geldiklerini, Turan’ın burada hayata gözlerini açtığını belirten anne, çocukluğundan bugüne kadarki yaşamında çok mülayim biri olduğunu anlattı. “ Turan, kendi halinde, kimseye zararı dokunmayan, insanlara; fakir fukaraya yardımcı olan bir çocuktu. O çok iyi biriydi, bize ve kardeşlerine, akrabalarına iyi davranırdı. Küçükken Kur’an okumayı öğrendi, daha sonraları camilerde çocuklara ders vermeye başladı. Devamlı namazlarını eda eder ve sık sık Kur’an okurdu…”

Anne, farklı sağlık sorunlarından dolayı defalarca ameliyatlar geçirmiş, yaşlılığın da vermiş olduğu güçsüzlük, Turan’ın şahadetiyle beraber daha bir artmış.

Şehid Turan’ın İslami çalışmalarından dolayı defalarca gözaltına alındığını, en son zindana girdiğini ve yıllarca O’nun mahkemelerine gidip geldiğini belirtti. “Nasıl Turan’a kıydılar, o İslam yolundaydı, kimseye zararı dokunan biri değildi. Allah hakkımızı bunu yapanlara bırakmasın. Allah onu Şehid olarak kabul etsin.” diyerek sitemlerini dile getirdi.

Perizade Hanım’ın takati daha fazla konuşmasına izin vermiyor…

Ortaokulda iken İslami camiayla tanıştı

Ortaokul yıllarında ve henüz 12 yaşlarında iken İslami Camiayla tanışan Turan Hoca, gittiği camide kısa sürede Kur’an-ı Kerim okumayı öğrendi. Küçük yaşlardan itibaren İslami kitaplar okuyarak kendini yetiştiren Şehid Turan, çocuklara Kur’an-ı Kerim öğretiyor ve onlara İslami konularda bilgiler veriyordu.



Ağır işkenceler ve muhaceret

Doksanlı yılların başından itibaren camilerde çocuklara Kur’an dersi veren Şehid Turan, devletin ve PKK’nin baskılarına aldırmayarak 2001 yılına kadar çalışmalarına kararlılıkla devam etti. Bölge Müslümanlarına büyük baskıların yapıldığı 2000 yıllarının başında bile cami çalışmalarına ara vermeyen Turan Hocayı, devlet ancak tutuklayarak camilerden koparabildi.

10 yılı aşkın bir süre camilerde Kur’an dersleri veren Şehid, bu dönemde yüzlerce öğrencinin İslam’ı tanımasına vesile oldu.

Bağlar’daki Halid bin Velid, İhlas, Abdulaziz ve Muhammediye camilerinde çocuklara ve gençlere İslam’ı ve Kur’an-ı anlatan Şehid, 1993 yılında ve henüz 16 yaşında iken gözaltına alındı. Çevik Kuvvet adı verilen işkence merkezinde 8 gün boyunca ağır işkenceler gördü. Hukuken tutuklanmasını gerektirecek her hangi bir delil bulunmadığından savcılık tarafından serbest bırakıldı. 2001 yılına kadar toplam 5 defa gözaltına alınarak her defasında en ağır işkencelere maruz kaldı. İşkenceler nedeniyle bir kulağında büyük oranda işitme kaybı meydana geldi. Gözaltında Filistin Askısı adı verilen işkence nedeniyle bir kolundan felç geçirdi.

Evlerine yapılan baskınların artması, polislerin sık sık ailesini rahatsız etmesi nedeniyle Turan Yavaş, ailesinden uzak yaşamaya başladı. Bu dönemde bile cami çalışmalarından uzak kalmadı. Sık sık cami değiştirerek Kur’an hizmetlerine devam etti.

Yusuf’un mekânında, Üstad’ın izinde

2001 yılında polisin yaptığı bir baskın sırasında gözaltına alınan Şehid Turan, ağır işkencelerden sonra çıkarıldığı mahkeme tarafından “Camilerde Kur’an dersi vererek faaliyette bulunduğu” suçlaması ile tutuklandı.

Diyarbakır E Tipi, Siirt E Tipi ve Diyarbakır D Tipi Cezaevlerinde 5 yıl kalan Şehid Turan, bu dönemde Arapça ve İslami ilimler okuyarak zindanı medreseye çevirenlerden oldu. Zindanda iken Üstad Molla Mizgin’den Kur’an Kıraati icazetini aldı.

Zindana düştüğü sırada kardeşi Kenan’ın da benzer iddialarla cezaevinde tutuklu olarak bulunmasından dolayı ailesi büyük sıkıntılar yaşadı. İki çocuğunun zindanda olmasına çok üzülen baba Muhammed Mehdi bu sıralarda geçirdiği kalp krizi sonucu ağır sağlık sorunları yaşadı ve Turan’ın şahadetinden yaklaşık 1,5 yıl önce yaşamını yitirdi.

2005 yılında tutukluluk süreleri ile ilgili yapılan yasal değişiklik sonucu cezaevinden tahliye edilen Şehid, bu dönemde evlendi. Daha sonra tekrar cezaevine konulan Şehid Turan, 8 ay cezaevinde kaldıktan sonra serbest bırakıldı.

Bitmez bu sevda…

Batman’da doksanlı yıllarda PKK tarafından katledilen Şehid Muhammed Şah ile bacanak olan Şehid Turan eşine, “Ben Şehidlere akraba oldum, inşallah ben de Şehid olacağım.” diyordu. Eşinin ailesinden dört Şehid olduğundan, her zaman eşine, “İstemez misin ben de onlar gibi Şehid olayım.” diyerek şahadete olan özlemini dile getiriyordu.

Eşi Melahat Hanım’ın dilinden…

“Ben Turan’la dünya malı için evlenmedim. O’nun hiçbir şeyi yoktu, fakir olduğunu bilerek evlendim. Benim ailemde üç tane Şehid var; Şehid Hacı Sabri, Şehid Hadi, Şehid Hikmet ve kız kardeşimin eşi Şehid Muhammed Şah. Turan sürekli kendisinin de Şehid olacağını söylerdi. O fakirlerin arkadaşıydı, kurban eti dağıtırken Şehid edildi. Allah hakkımızı bırakmasın.” dedi.

Şehid Turan’la 9 yıldır evli olduğunu, biri Hatice (8) diğeri Fatma (5) adında iki kız çocuklarının olduğunu söyleyen Melahat Hanım, “Çocuklarımla beraber babalarının mezarına gittik. Kızlarıma mezardakinin babaları olduğunu söyleyince, biri kolumda baygınlık geçirdi. Amcası ve halası onu eve götürdü. Ben ise kabrinin başında Turan’ın şahadetini tebrik ettim. Sesini duymayı çok istedim ama kabirden ses gelmiyordu. Allah’a bize sabır vermesi ve yardımcı olması için dua ettim. Bizim için zor günler oluyor. Çocuklarım geceleri babalarını sayıklayarak uyanıyorlar. Ben de ne zaman kapı çalınsa, Turan geldi diye heyecanlanıyorum, gözümün önünden hiç gitmiyor. Zor bir süreçten geçiyoruz.” dedi.

Melahat Hanım, “Turan, arefe günü gece geldiğinde ben çay yapmıştım. Oturuyordu elinde kâğıt kalem bir şeyler yazıyordu. Ben O’na, ne yapıyorsun dedim, O’da yakında ‘Şehid olacağım’ dedi. Ben de çok üzülerek ‘Senin yaşlı annen var. İki küçük çocuğun var. Bizi hiç düşünmüyor musun? Şimdi Şehid olma ileride Şehid ol’ dedim. Dönüp bana bakarak ‘yakında Şehid olacağım’ dedi. Bayram günü Batman’a gitmek için yola çıktık. Arabada Yasin ve Kur’an okuyordu. Beni Batman’da bırakırken ‘hakkını helal et’ dedi. Allah’a şükürler olsun ki Şehid oldu.” diyerek büyük bir sabır ve metanet örneği gösterdi.

Turan’ın ailesine ve yakınlarına çok iyi davrandığını, onlara yardımcı olduğunu belirten Melahat Hanım, Kız kardeşinin Şehid Muhammet Şah’ın eşi olduğunu ve Turan’ın, onun ve çocuklarının ihtiyaçlarını gidermeye çalıştığını anlattı. Şehid Turan’ın namazlarını camide kıldığını, ahlakının Kur’an’a göre olduğunu belirterek, “Ben ondan razıyım Allah ve Resulü de ondan razı olsun.” dedi.

Şehid Turan’ın güzel bir ahlak ile Allah’ın huzuruna gittiğini belirten Melahat Hanım, “Şehid olduğu gün ben evde değildim, Batman’a gitmiştim. Saldırıların başladığı gün saat 17.30’da onu aradım cevap vermiyordu, saat 19.50’de tekrar aradım telefonu açıldı, inleme sesi geliyordu, kim olduğumu sordu beni tanıyamamıştı, sonra telefon kapandı. Son görüşmem olmuştu, bir daha sesini duyamadım. O fakir ve kimsesizler için et dağıtırken katledildi, bilinsin ki ben de malımla, canımla ve evlatlarımla onun yolunu sürdüreceğim ve asla geri adım atmayacağım.” dedi.

Turan’ın şahadetinden sonra yaşlı annesiyle yalnız kaldıklarını anlatan Melahat Hanım, son nefesine kadar şehidin annesinin kalbini kırmamaya özen göstereceğini ve ona bakacağını belirtti.

Melahat Hanım, Şehid Turan’ın, Allah için 5 yıl zindanda kaldığını, çıktığında nişanlandıklarını, birkaç ay sonra askere gittiğini ve yaşamları boyunca birbirlerinin kalplerini hiç kırmadıklarını söyledi. Turan’ın şahadetinden sonra artık kendilerine rızanın düştüğünü, Allah’ın takdirinin böyle olduğunu belirtti.


Kur’an bülbülüydü

Zindan hayatından sonra kaldığı yerden mücadelesine devam eden Şehid Turan, İslami sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerinde aktif rol aldı. Kur’an derslerini vermeye ve İslam’ı anlatmaya devam etti. Fakir ve muhtaç ailelere yardım için yapılan organizasyonlarda yer alarak kendi fakirliğini bir kenara bırakıp muhtaçlara yardıma koştu.

Sesinin güzel olduğunu ifade eden arkadaşları onu ilahi sanatçısı olmaya ikna etmişlerdi. Bu vesile ile farklı organizasyonlarda, İslami düğünlerde ilahiler, etkinliklerde Kur’an-ı Kerim ve mevlid seslendirmeye başladı.

Şehid, Peygamber Sevdalıları Platformu tarafından düzenlenen kutlu doğum etkinlerinde de Kur’an-ı Kerim okuyor ve ilahiler seslendiriyordu.

Hür Dava Partisinin (HÜDA PAR) kurulmasından sonra, bu yolla İslam’a daha çok hizmet edebileceğini düşünen Şehid Turan, bu partide aktif görev aldı. Şehid, 30 Mart seçimlerinde Diyarbakır Bağlar ilçesinde HÜDA PAR’ dan encümen adayı oldu.

Turan Yavaş, şehadetinden önce Beyaz Tebeşir İlkokulunda geçici işçi olarak çalışıyordu.

Şehadeti…

Turan Yavaş 7 Ekim’de, kurban kesimi için Peygamber Sevdalıları Platformuna üye STK’ların kesimhanesine gitmiş ve arkadaşlarına yardım etmişti.

Kesimhaneden çıktıktan sonra Bağlar Şeyh Şamil Mahallesi’ne gelen Yavaş, Köy Der yakınlarında saat 17.30 sıralarında PKK’liler tarafından silahlı saldırıya uğradı. Arkasından açılan ateş sonucu sırtına saplanan kurşun karaciğerini parçaladı. Turan Yavaş, olay yerinde Şehid oldu. Turan Yavaş, geride dul bir eş, biri 8 yaşındaki Hatice, diğeri 5 yaşındaki Fatma adında iki yetim ve yaşlı annesini bırakarak ruhunu yüce Rahman’a teslim etti.

İlgili Haberler