KDP Basın ve Kültür Kurumu’nun Gazetecilik Bölümü, yaptığı yazılı açıklamayla PKK yöneticilerinden Mustafa Karasu’nun bir röportajda sarf ettiği sözlere yanıt verdi.
Karasu’nun sözlerinin, geçen haftalarda açıklama yapan Duran Kalkan’ın sözleri gibi gerçekleri tersyüz etme, doğruları saptırma, kamuoyunu aldatma, Kürd milleti ve Kürdistanlıları kandırmaya yönelik olduğuna dikkat çekilen açıklamada, "Karasu, PKK başlarının adeti olduğu üzere PKK’nin Kürdistan Bölgesi topraklarına kaçarak Peşmerge’ye, Kürdistan Bölgesi güvenlik güçleri ve kurumlarına karşı savaşı kışkırtmayı ve yasaları çiğnemeyi; Kürdistan Demokrat Partisi’yle iç anlaşmazlık ve iç savaş olarak adlandırmaktadır! Bu, gerçekleri saptırmadır ve PKK başlarının bu saptırmadaki meramını da ortaya koymaktadır. Karasu’nun, yıllardır unuttukları ve suç saydıkları Kürd ve Kürdistan isimlerini bolca tekrarlaması herkesçe bilinen bir şeydir." denildi.
Karasu'nun, güya gerillaların ne uğruna savaştıklarını bildikleri propagandasını yaptığına işaret edilen açıklamada, "Bu, PKK başlarının, geride kalan yıllarda yaptıkları en bariz saptırmalardan biridir. Çünkü PKK başları uzun yıllardır Kürd gençlerini Kürd ve Kürdistan hakları adına kandırıyor. Oysa tuhaf bir ideoloji uğruna onları savaştırıyor, öldürtüyorlar. Onlar yüzlerce kez, hatta her gün dış dünyaya karşı sadece Ortadoğu’yu demokratikleştirmek için mücadele ettiklerini, Kürdistan adındaki bir toprağa ve ulusal haklarına inanmadıklarını söylüyorlar. Militanları ve yakınlarına karşı ise Kürtçe dilinde uluslaşma ve ulusal mücadele iddialarında bulunuyorlar." ifadelerine yer verildi.
"PKK başları ve tüm dünya biliyor ki PKK’nin varlığı gayrimeşru bir işgale çirkin bir perde olmuştur"
Açıklamada şunlar kaydedildi:
Karasu, konuşmasında birçok kez işgalcilikten söz ediyor. Burada adı geçen şahıs, 3 hakikati hem kendine hem halka unutturmak istiyor. Kürdistan Bölgesi açık bir şekilde her türlü işgalciliğe karşıdır ve resmi görüşünü yüksek sesle, dolambaçsız bir şekilde herkese bildirmiştir. Bu da meşru bir haktır. İkincisi, el koyduğu bölgelerde, mülteci olarak bulunma dışında bir hakkı olmayan ve yine de halka ve toprağına işgalci gibi muamelede bulunan PKK’nin kendisidir. Üçüncü olarak da PKK başları ve tüm dünya biliyor ki PKK’nin varlığı gayrimeşru bir işgale çirkin bir perde olmuştur. Bu gayrimeşruiyet üzerindeki perdeyi kaldırmanın yegane yolunun, PKK’nin bu bölgelerde kalmaması, Kürdistan halkına karşı kargaşa ve savaş kışkırtıcılığına son vermesi olduğu da malumdur.
Açıklamada, "Karasu ve PKK başları şu gerçeği anlamalıdır: Kürdistan Bölgesi Hükümeti, Peşmerge ve güvenlik güçlerini hareket ettirme, yerlerini değiştirme konusunda hiç kimseden ve hiçbir taraftan izin almaz. Kürdistan Bölgesi yasalarına saygı duyması gerekenler, PKK ve mensuplarıdır. Şu hakikat de gün gibi ortadadır ki onları savaşı Peşmerge’ye, Kürdistan Bölgesi güvenlik güçlerine ve resmi kurumlarına karşıdır. Metina, Gare, Berwari, Batifa ve Kürdistan Bölgesi’nin diğer bölgelerindeki varlıklarının, bu ülkeyi, o ülkeyi ve Ortadoğu’yu 'demokratikleştirme' ve 'halkların kardeşiliğiyle' ilgisi yoktur." ifadelerine dikkat çekildi. (İLKHA)