Zulme karşı zulmü duyuran basının rolü

Terör rejimi, Filistin topraklarında düzenlediği katliamları meşrulaştırmak ve yaşananları uluslararası kamuoyundan gizlemek için basına sansür uygularken aynı zamanda gazetecileri hedef almaktan geri durmuyor.

Ekleme: 17.05.2021 12:15:18 / Güncelleme: 17.05.2021 12:16:19 / Güncel
Destek için 

Terör rejimi, Filistin topraklarında daha önce basını susturmak adına düzenlediği saldırıları, 15 Mayıs'ta Associated Press (AP) ve Al Jazeera televizyonunun bürolarının bulunduğu binayı bombalayarak devam ettirdi.

 

Siyonist işgal rejimi Gazze'de medya binasını bombaladı

"Bir zulme engel olamıyorsanız, onu herkese duyurun!"

Hazreti Ali (Radıallahu Anh)'nin "Bir zulme engel olamıyorsanız, onu herkese duyurun!" sözü çerçevesinden hareketle Filistin'de yaşanan katliamın engellenmesi için basın önemli rol oynuyor.

Terör rejiminin, bir taraftan Filistin’de katliam yaparken diğer taraftan medyaya yönelik saldırılarını üst seviyeye çıkarmasının arkasında da bu gerçeklik bulunuyor.

İşlediği savaş suçlarını, gerçekleştirdiği katliamları ve hakikatleri gizlediği oranda "haklı" kalabileceğine inanan terör rejimi, bu yüzden katliamlarıyla eş zamanlı şekilde medyayı susturmanın ve görsellerin dolaşıma girmesini engellemenin peşinde. Bu doğrultuda pek çok örnek dünyanın gözü önünde cereyan etti.

Filistin'de savaş suçu işleniyor

Terör rejimi, Filistin topraklarında sivil katliamı ile birlikte insanların ihtiyaçları olan su, elektrik ve gıda tedarikiyle ilgili her mekânı bombalayarak yok edilmesine gayret ediyor. Tüm bunlar aynı zamanda savaş suçları bağlamında değerlendirilebilecek olgular.

15 Mayıs'ta medyayı susturma yönündeki saldırganlığı, bombardımanla birlikte terör rejimi, Gazze’den dışarıya bilgi ve enformasyon çıkmasını engelleme ve Gazze’nin iletişimini dünyaya kapatma konusunda bir adım atmış oldu.

Filistin'de yürütülen strateji…

İşgal rejiminin Filistin'de yürüttüğü sinsi strateji, Filistin'den ve bir açık hava hapishanesine dönüştürülen Gazze’den dünyaya herhangi bir şekilde haber akışı olmaması düzleminde şekillenmiş durumda.

Terör rejiminin Ramazan ayında başlattığı son katliamını, sivillere yönelik saldırganlığını dünyaya duyurmak için İLKHA , edindiği bütün görüntü ve argümanları yayın yaptığı 6 dil ve bir lehçede servis etti ve zulmü duyurmaya çalıştı. 

Gerçekleri haykıranların sesini kısmaya çalıştılar

Hakikatleri dile getirerek siyonist ve siyonist sevicileri rahatsız eden bu çalışmaları nedeniyle İLKHA'nın sosyal medya hesapları defalarca kısıtlamalara tabi tutuldu, kaynaklara erişim engeli konuldu. Şüphesiz bu engellemelerin arkasında tek boyutlu işgal rejimi yanlısı haberciliğin tekelini kırılmış olması yer alıyor.

Medya-iktidar ilişkisi üzerine kurulu işgal rejimi ve siyonist Yahudiler, küresel ilişkilerinden dolayı mutlak egemen güç olduklarına inandırılmış durumda. Bu nedenle hak temelli gazeteciliğin, egemen kurgularını bozmasına tahammülleri yok.

Dezenformasyon makinesi

Terör rejiminin medyaya yönelik sürdürdüğü stratejisinde dezenformasyon bombardımanı oluşturuyor. Kendi kontrolü dışındaki medya kuruluşlarını susturma, bölgeden uzaklaştırma, teknik imkânlarını bombalama ve doğrudan hedef alarak yok etme çabasına ek olarak terör rejimi, dezenformasyon makinesini de çalıştırıyor.

Gazze’nin iletişimini dünyaya kapatma girişimi

15 Mayıs'ta iki medya kuruluşu bürolarının bulunduğu binayı bombalayarak medyayı susturmaya, gözdağı vermeye çalışan işgal rejimi, 60 daireden oluşan bu binada, avukatlık ve doktorluk bürolarının yanı sıra Gazze’nin büyük bir kesimine internet imkânı sağlayan kulelerde yer alıyordu. Böylece bu bombardımanla birlikte işgal rejimi, Gazze’den dışarıya bilgi ve enformasyon çıkmasını engelleme ve Gazze’nin iletişimini dünyaya kapatma konusunda bir adım atmış oldu.

Alternatif medya kuruluşlarını takip etme imkânı olmayan bir Batılı açısından Filistin’de yaşananlar tam tersi şekilde algılanmakta. Yani Filistin’i işgalci-saldırgan, işgal rejimini ise mazlum-mağdur ve saldırılara direnen bir yapı olarak resmediyorlar. Bunu sağlayan medya kuruluşları Reuters, BBC, New York Times, The Guardian, CNN ve Agence France-Presse (AFP) gibi meşhur kuruluşların bulunduğu küresel yayın organları. Bunların işgal rejiminin çıkarlarıyla uyumlu haberciliği net şekilde bilinen bir konu.

İşgal rejimi, küresel bağlantıları ve siyonist lobileri aracılığıyla kendi aleyhine sosyal medyada yer alan içeriklerin dolaşımını engelleme konusunda bu şirketlerle işbirliği içinde. Yaşanan katliamları ortaya koyan yazı ve görsel, sosyal medya şirketleri tarafından dolaşımdan kaldırıldı. Bu doğrultuda hareket eden hesapların etkileşim özellikleri sınırlandırıldı veya bazı hesaplar kapatıldı.

Habercilik, gerçeklerin aktarılması için yapılır. Bu nedenle gerçeğin daha fazla insana ulaşması için de duyarlı ve vicdan sahibi insanların, hak taraftarı medya kuruluşlarına desteği icap ediyor. (İLKHA)