Büyük bir hatadan dönüldü KINAYICININ KINAMASINDAN KORKMAYIN!

Yıllardır aileyi ve toplumu tehdit eden, ahlaksızlıkların önünü açan İstanbul Sözleşmesi tarihin çöplüğüne gömüldü. Sözde kadını korumak amacıyla getirildiği iddia edilse de uzun yıllardır kadın cinayetlerini, kadına şiddeti ve ahlaksızlığı arttırmaktan öteye gidilmedi. Sözleşmenin kaldırılmasını olumlu bulan siyasi parti temsilcileri ve STK’lar kınayıcının kınamasından korkulmaması çağrısında bulundu.

Ekleme: 23.03.2021 06:57:18 / Güncelleme: 23.03.2021 07:33:58 / manşetler
Destek için 

Haber Merkezi

Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesinin ardından mesajlar gelmeye devam ediyor. Konu hakkında bir açıklama da HÜDA PAR Genel Sekreteri Şehzade Demir ve Mustazaflar Cemiyeti Genel Merkezi'nden geldi… Açıklamalarda hatadan dönülmesinin doğru bir adım olduğu, ancak sözleşmenin neden olduğu mağduriyetlerin de giderilmesi gerektiğinin altı çizildi.

“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ İZLEME KOMİSYONLARI” VE BUNLARIN BAŞLATTIĞI FAALİYETLER İVEDİLİKLE DURDURULMALIDIR

Sözleşmenin kaldırılmasını geç de olsa olumlu bir adım olarak değerlendiren HÜDA PAR Genel Sekreteri Şehzade Demir, “Ülkemizde uygulamaya başlandığı günden beri aileleri dağıtan, boşanma oranlarını arttıran, aile içi şiddeti körükleyen, ahlaki dejenerasyona neden olan İstanbul Sözleşmesinin feshedilmesi geç de olsa doğru yönde atılmış bir adımdır. Bu kararın alınmasında katkısı olan bütün yetkililere milletimiz adına teşekkür ediyorum.  İstanbul Sözleşmesinin feshedilmesi ile birlikte neden olduğu tahribatlar göz önünde bulundurularak; sözleşmenin yüklediği sorumluluklar doğrultusunda oluşturulan “İstanbul Sözleşmesi izleme komisyonları” ve bunların başlattığı faaliyetler ivedilikle durdurulmalıdır.” ifadelerini kullandı.

ZİNA İLE ZİNAYA TEŞVİK EDEN İFSAT EDİCİ FAALİYETLER YENİDEN SUÇ HALİNE GETİRİLMELİDİR

Sözleşme ve yönetmeliklerde bulunan zararlı içeriklerin ayıklanmasının altını çizen Demir, “İstanbul Sözleşmesi ile bu sözleşmenin uygulama kanunu olan 6284 sayılı yasa nedeniyle toplumda ağır tahribatlar ve mağduriyetler oluşmuştur. Bununla birlikte genç yaşta evlilik yapmış ailelerin mağduriyetleri zaman kaybedilmeden giderilmeli, süresiz nafaka zulmü son bulmalıdır. Zina ile zinaya teşvik eden ifsat edici faaliyetler yeniden suç haline getirilmelidir.  Toplumu sapkınlığa sürükleyen her türlü akıma karşı tedbirlerin geliştirilmesi, toplumun can, mal ve nesil emniyeti için bir zorunluluktur. 6284 sayılı yasa ile birlikte değerlerimizle uyuşmayan yasa, sözleşme ve yönetmelikler manevi değerlerimizin ve aile kurumunun korunması çerçevesinde yeniden ele alınmalı, topluma zarar veren hususlar ayıklanmalıdır.” dedi.

BÜTÜN BİR İNSANLIĞI TEHDİT EDEN BİR UCUBEYDİ

"Onlar, utanç verici bir iş yaptıkları ya da kendi nefislerine bir kötülük ettikleri zaman, Allah’ı hatırlayıp hemen günahları için bağışlanma isteyenlerdir. Allah’tan başka günahları kim bağışlayabilir ki? Üstelik onlar, yaptıkları kötülük üzerinde bile bile ısrar etmezler." Mustazaflar Cemiyeti Genel Merkezi'nin Âli İmran suresi 135. Sure mealiyle başlayan açıklamasında, “Yıllardır ısrarla devam edilen yanlışlardan birinden geri dönülmüş olması gelecek adına umut vermiştir. İstanbul Sözleşmesi, sadece yaşadığımız toplumu değil, uygulandığı her coğrafyayı ve geniş yelpazede bütün bir insanlığı tehdit eden bir ucubeydi. Şükür ki kamuoyunun ısrarlı tepkileri iktidara doğruyu gösterdi. Nihayetinde Türkiye İstanbul Sözleşmesi'nden geri çekildi.” ifadelerine yer verildi.

NEDEN OLDUĞU MAĞDURİYETLER BİR AN EVVEL GİDERİLMELİDİR

Açıklamada, “Yapılan kötü amelleri fark edip, hatada ısrar etmemek ve dönmek önemli bir haslettir. Samimi bir şekilde hatalarımızı fark ederek af dilediğimizde, rahmet ve merhameti bol olan Rabbimizin bağışlamasını böylelikle ümit edebiliriz. Evet, bu ülke insanı İstanbul Sözleşmesi'nden kurutulmuştur. Ancak ifsad projesinin sadece bir ayağı olan sözleşmeden çekilmekle sebep olunan sorunlar çözülebilmiş değildir. Sözleşmeye dayalı veya ondan esinlenen yasa ve uygulamalar da derhal yürürlükten kaldırılmalı, neden olduğu mağduriyetler bir an evvel giderilmelidir. Aile, İslam toplumunda merkezdir ve bu münasebetle kutsaldır. Aile kurumunu tahrip edip yok etmeyi hedefleyen ve son birkaç yılda onarılamaz yaralar açan İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanmasına önayak olanlar büyük bir vebal altına girmiştir. Bu durumu da hatırlatmakta fayda vardır ki; bir daha benzer yanlışlar tekerrür edilmesin.” denildi.

MAĞDURİYETLER GİDERİLMELİ, 6284 SAYILI YASA YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMALIDIR

“İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmek ifsad projelerine karşı atılmış ilk adım olması hasebiyle önemli bir gelişmedir.” denilen açıklamada şunlar kaydedildi; “Fakat bu pratiklerin devamı gelmelidir. Bu kapsamda yine Avrupa kaynaklı CEDAW ve Lanzarote Sözleşmesi gibi komplolar da boşa çıkarılmalıdır. 6284 sayılı yasa yürürlükten kaldırılmalıdır. Söz konusu yasa ve uygulamaların neden olduğu mağduriyetlerin başında gelen "genç yaşta evlenenlerin" yaşadıkları sıkıntılar giderilmeli, cezaevlerindeki binlerce masum salıverilmelidir. Son on yıldır yaşadıklarımız maalesef acı tecrübelere neden oldu. Binlerce yuva dağıldı, kadını; annelik kimliğinden, aileden, toplumdan koparmaya çalıştılar. Sözde aile ve kadın korunacaktı, fakat inanç ve kültür bakımından kokuşmuş Batı'dan devşirilen veya olduğu gibi taşınan yasalar sosyal bir yıkıma neden oldu. Avrupa'da kapitalizmin esiri haline getirilmiş, makyajlanarak sömürülmüş ve meta haline dönüştürülmüş kadın profili görmezden gelinerek atılan adımlar içinden çıkılmaz travmalara sebep oldu. Avrupa'da kadın kendini güvende hissetmezken, o toplumları idare edenlerin kaleme aldıkları sözleşmelerle toplumsal sorunların çözüleceği zannedildi. Ancak son on yılda göründü ki, bırakın sorun çözmek, sorunlar yumağı oluştu.”

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NE KARŞI MÜCADELE GÖSTEREN TÜM KESİMLERİ DE TEBRİK EDERİZ

Eleştiri ve kınamalara aldırış edilmemesi çağrısında bulunulan açıklamada, “Bugünden sonra hiçbir kınayıcının kınamasından korkmadan doğru olan, yapılmaya devam edilmelidir. Eğer toplumun ıslahı ve ihyası amaçlanıyorsa ki hepimizin gayesi bu olmalıdır; kendi inanç değerlerimiz çerçevesinde yasa ve uygulamalarla sorunları aşabiliriz. Bu konuda başta hükümet olmak üzere tüm çevreler sorumluluk bilinciyle hareket edip, neslimizi emniyete alıp aydınlık geleceğe taşıyacak eylemler geliştirmeliyiz. Bu bağlamda, İstanbul Sözleşmesi'nden geri çekilmek, ülke insanı için hayırlara vesile olacaktır. Hatalardan ders almanın, küresel tehdit ve komplolara karşı dikkatli olmanın herkesten evvel devletin sorumluluğunda olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz. Bu münasebet ve gelinen nokta itibariyle bugüne kadar ifsad projesinin sacayağı olan İstanbul Sözleşmesi'ne karşı mücadele gösteren tüm kesimleri de tebrik ederiz.” ifadelerine yer verildi.

Sözleşmenin feshi ahlaksız kesimi kudurttu

İstanbul Sözleşmesinin feshedilmesi Türkiye içindeki ahlaksız örgütlerin yas ilan etmesine neden oldu. Her türlü ahlaksızlığı meşru gören, kadını metalaştıran bu örgütlerin yanı sıra Türkiye dışından da aileye darbe vuran sözleşmenin feshi ‘hayal kırıklığı’ olarak karşılandı.

Türkiye, cinsel sapkınlıklara yasal zemin hazırlayan ve aile yapısını yok eden İstanbul Sözleşmesi'ni feshetti. Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararnamesiyle İstanbul Sözleşmesi'ni feshetmesi, içerde ve dışarda büyük yankı uyandırdı. AB başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesi kararı hayal kırıklığı olarak değerlendirdi. ABD Başkanı Biden, yaptığı yazılı açıklamayla Türkiye'nin kararını değerlendirdi. Kararı "Hayal kırıklığı" olarak değerlendiren Biden, "Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi olarak da bilinen Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nden ani ve nedensiz ayrılması derin hayal kırıklığıdır." ifadesini kullandı. Açıklamada, sözleşmeye rağmen kadına şiddetin artığını itiraf eden Biden, "Kadınlara yönelik şiddetin küresel ölçekte son bulmasına yönelik uluslararası hareket için bu kararın cesaret kırıcı bir geri adım olduğu" değerlendirmesinde bulundu.

AB KARARDAN GERİ DÖNMEYE ÇAĞIRDI

Kararla ilgili yazılı açıklama yapan Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell de “Türkiye’nin sözleşmeden çekilme kararına anlam veremediğimizi ve bundan derin bir üzüntü duyduğumuzu dile getirmekten başka elimizden bir şey gelmez. Türkiye’yi kararından dönmeye çağırıyoruz” dedi. Josep Borrell’in açıklamasını kenti Twitter hesabında paylaşan AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ise “Kadınlara yönelik şiddet tolere edilemez. Kadınlar korunmaları için güçlü bir yasal çerçeveyi hak ediyor. İstanbul Sözleşmesi’ni destekliyorum ve imzacı tarafları sözleşmeyi onaylamaya çağırıyorum” ifadelerini kullandı.

ALMANYA, SÖZLEŞMENİN FESHİNİN KADINA ŞİDDETTİ ARTTIRACAĞINI İDDİA ETTİ

Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Ankara'nın kararını eleştirmeye kalktı, kararın "geriye doğru atılmış bir adım" olduğunu savundu. Maas, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılması geriye doğru atılmış bir adım ve Avrupa'ya gönderilen yanlış bir mesajdır. Çünkü bu adım, cinsiyet eşitliğini dünya genelinde geriye itme çabalarını takip ediyor. Hiçbir gelenek, kadınların şiddetten korunmasını tartışmaya açmayı meşrulaştıramaz." ifadelerini kullandı.