ASGARİ ÜCRET SÜRÜNDÜRMESİN!

Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2021'de geçerli olacak asgari ücreti belirleme çalışmaları kapsamında bugün ikinci kez toplanacak. Kamuoyu açıklanacak asgari ücret rakamlarının kimseyi süründürecek bir seviyede kalmaması çağrısında bulunuyor. Peki, doğrudan 7 milyona yakın çalışanı, dolaylı olarak ise tüm vatandaşları ilgilendiren yeni asgari ücreti belirleme çalışmalarında işçilerin ve vatandaşların görüşleri ve beklentileri nelerdir? 

Ekleme: 15.12.2020 02:04:09 / Güncelleme: 15.12.2020 02:05:36 / manşetler
Destek için 

DOĞRUHABER / Hasan Işık

İlk toplantısını 4 Aralık'ta Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk'un başkanlığında yapan Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2021'de geçerli olacak asgari ücreti belirleme çalışmaları kapsamında bugün ikinci kez toplanacak.

Kovid-19 tedbirleri kapsamında ilk toplantısını çevrim içi düzenleyen komisyon, işveren heyeti ev sahipliğindeki ikinci toplantısını da aynı yöntemle yapacak. Peki, doğrudan 7 milyona yakın çalışanı, dolaylı olarak ise tüm vatandaşları ilgilendiren yeni asgari ücreti belirleme çalışmalarında işçilerin ve vatandaşların görüşleri ve beklentileri nelerdir?  Önce işçi tarafının görüşlerini hatırlayalım…

TÜRK-İŞ, HAK-İŞ VE DİSK: “ASGARİ ÜCRET İNSAN ONURUNA YARAŞIR BİR GEÇİMİ SAĞLAMALIDIR”

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun ilk toplantısından önce üç işçi konfederasyonu (Türk-İş, Hak-İş ve DİSK) ortak bir açıklama yapmış ve özellikle insanca yaşanacak bir asgari ücret talebi dillendirilmişti. Açıklamada Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Anayasası’nın girişinde, “işçinin ve ailesinin yalnızca geçimini temin eden ücret, insanca yaşamaya yeterli bir ücret değildir. Halbuki işçinin insanca yaşaması için yeterli ücrete sahip olması gerekir” ifadesine yer verildiği hatırlatılmış devamında da şu ifadelere yer verilmişti: “Üç İşçi Konfederasyonu “insan onuruna yaraşır bir asgari ücret” belirlenmesi taleplerini bir araya gelerek ortaklaştırmıştır.

İŞÇİ SENDİKALARI: “ASGARİ ÜCRET BİR PAZARLIK ÜCRETİ DEĞİLDİR”

İşçi sendikaları açıklamanın devamında görüşlerini şöyle dile getirmişlerdi: Anayasamız devlete “çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alma” görevi vermektedir. Ayrıca, asgari ücretin tespitinde “çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumu da göz önünde bulundurulur” denilmektedir. Asgari ücret bir pazarlık ücreti değildir. İşçinin ailesiyle birlikte insanca yaşamasını sağlayacak gelirdir. Asgari ücretin belirlenmesi müzakerelerinde göz önünde tutulması gereken öncelikli husus, çalışanların karşı karşıya bulundukları geçim koşullarıdır. Çalışanlar, yaşanılan ekonomik sıkıntıların nedeni değil mağdurudur ve “ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum” gerekçesiyle asgari ücretin düşük belirlenmesi kabul edilemez. Türkiye’nin rekabet şartlarını düşük ücret politikasıyla sağlamak doğrultusunda bir anlayışı olmamalıdır. Ülkemizdeki asgari ücret düzeyi AB üyesi çoğu ülkenin gerisindedir.”

İŞÇİ SENDİKALARI İLK KEZ BİR RAKAM İFADE ETMEDİ

Komisyonun ikinci kez toplanmasından önce işçi sendikaları tarafından son açıklamayı Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay yaptı. Atalay, diğer yıllardan farklı olarak bu yıl asgari ücrette talep ettikleri rakamı dile getirmediklerine vurgu yaparak, şunları söyledi: "Önce işveren ve hükümet getirsin rakamı. Makul, mantıklı, çalışanların kabul ve tebessüm edeceği bir rakam olursa buna 'evet' deriz. Biz de isteriz işveren ve hükümetle birlikte imzalayalım ama toplumun kabul edeceği bir rakam olmalı." Yeni asgari ücrete dair kafalarında bir rakam olduğunu bildiren Atalay, sözlerini şöyle tamamladı: "TÜİK, bir işçinin aylık gıda harcama tutarını açıklasın. Ona göre hareket ederiz. Toplumun yüzde 40'ı güzel bir haber bekliyor. Güzel haberlere toplumun bu dönemde daha çok ihtiyacı var. İnşallah, umut ettiğimiz bir rakam önümüze gelir, biz de masada imzalarız." Peki, vatandaş asgari ücret için ne diyor? Bir de ona bakalım.

VATANDAŞIN ASGARİ ÜCRET BEKLENTİSİ: “EMPATİ YAPIN!”

Asgari ücretle ilgili görüşlerini paylaşan vatandaşlar ise asgari ücreti belirleyenlerin empati duygusuyla hareket etmesi gerektiğini belirttiler. Bugünkü şartlarda mevcut asgari ücretle geçinmenin çok zorlaştığını belirten vatandaşlar, hayatlarını idame ettirecek makul bir ücretin belirlenmesi gerektiğini söylediler.

“Hayat pahalılığı karşısında asgari ücretin eridiğini dile getiren Abdulkadir Altsoy, “Kendilerini de asgari ücret alanların yerine koysunlar ve öyle düşünsünler. Bu asgari ücret alan kardeşlerimiz nasıl geçiniyor, evlerini geçindirebiliyorlar mı? Aldıkları bu parayla ailelerini nasıl geçindirdiklerini görmeleri gerekir.” dedi.

“ÜLKEYİ YÖNETMEK FAKİR FUKARAYI DOYURMAKLA OLUR”

Ülkede geçim sıkıntısının had safhaya çıktığına dikkat çeken bir diğer vatandaş Hikmet Duruş da şunları kaydetti: “Ülkeyi yönetmek asgari ücreti kısmakla, EYT’yi (Emeklilikte Yaşa Takılanlar) getirmekle olmaz. Fakir fukarayı doyurmakla olur. Asgari ücret şu anda kesinlikle yetersizdir. Ben hem esnaflık yapıyorum hem de emekli maaşı alıyorum. Buna rağmen zor geçiniyorum. Ülkede doğal gaz, elektrik, telefon, kira, internet ve okul masrafı giderlerini topladığınız zaman asgari ücretin en az iki katı olması lazım.” ifadelerini kullandı.

“EN DÜŞÜK ASGARİ ÜCRET 3 BİN 300 TL OLMALI”

Asgari ücretle çalışanların geçimlerini sağlamada ciddi sıkıntı çektiğini belirten Adnan Baytar, “Devlet güzel bir adım atarak iyi bir rakam vermesi lazım. Çünkü geçim çok zorlaşmış. En düşük ev kirası 800 ile bin lira arasındadır. Ben asgari ücretin 3 bin 200 ila 3 bin 300 civarında olması gerektiğini düşünüyorum.” dedi.

DEVLET VERGİLERDEN FEDAKARLIKTA BULUNMALI

Daha önce de ifade etmeye çalıştığımız gibi; asgari ücret meselesi ocak üstündeki sacın ayakları gibi hassas… Bu sacın işçi ayağı var, işveren ayağı var ve devlet ayağı var. Bu ayakların hiçbirisi zarar görmemeli. Fakat ocaktaki bu sacın en önemli ayağı işçi kesimidir, yani millettir, yani vatandaştır. Vatandaşın bu kritik pandemi sürecinde geçiminin zar-zor da olsa temin edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla asgari ücretin makul bir seviyeye getirilmesi gerekiyor.

Burada işvereni yatırımdan ürkütmeyecek, istihdamını azaltmayacak en makul yol; devletin hem işverenden hem de işçiden aldığı vergilerden fedakarlıkta bulunmasıdır. Böylece artırılacak ücret işverene az yansıyacağı gibi işçinin eline de daha çok para geçecektir. Aksi takdirde yüksek işçi maliyeti işvereni, düşük asgari ücret de işçiyi hırpalayacaktır.