Kültür & Sanat

Milyarlarca dolar değerinde zümrüt, çölde terk edildi

En değerli minerallerden biri olan zümrüdün, Mısır çöllerinde bolca bulunduğu bilinmekte. Peki bu değerli hazine neden çıkarılmıyor?

Abone Ol

Doğu Çölü ve Sina'nın derinliklerindeki hazineler sadece Firavunlara ait eserlerle sınırlı değil. Bu toprakların kendisi de bambaşka türden hazineleri gizliyor: Zümrüt olarak bilinen yeşil taş gibi nadir değerli taşlar.

Mısır'daki en eski zümrüt madenciliği faaliyetleri, 4.000 yıldan daha öncesine, MÖ 21. Hanedanlık dönemine (yaklaşık MÖ 2000-1788) kadar uzanıyor. O dönemde "aşk taşı" veya "kutsal taş" olarak biliniyordu ve Mısır Kraliçeleri bunu taçlarını süslemek için kullanıyordu.

Zümrütün tarihi önemine rağmen madencilik sektörü gerilemeyle karşı karşıya kalmıştır. Yerlerini tam olarak belirleyecek kesin bir haritanın olmadığının iddia edilmesi, uzun süredir madencilik faaliyetlerinin yeniden başlamasının önünde bir engel olarak görülüyordu. Ancak üç yıl önce yayımlanan bilimsel bir çalışma, konuyu farklı bir açıdan yeniden gündeme getirerek, sorunun basit bir jeolojik bilgi eksikliğinden ibaret olmadığını doğruladı. Zümrüdün yeri biliniyordu, ancak Mısır rejimi bu değerli minerali çıkarıp pazarlamak için hiç bir adım atmıyordu.

Physics and Chemistry of the Earth dergisinde yayımlanan araştırma, bu nadir mineralin Mısır çölündeki coğrafi, kimyasal ve jeolojik dağılımını ilk kez belirleyerek , Mısır zümrütlerinin jeolojik bileşimine dair anlayışımızda önemli bir dönüm noktası oluşturdu.

Bu önemli araştırmanın hikâyesi, El-Ezher Üniversitesi Fen Fakültesi Jeoloji Bölümü öğretim görevlisi Said Laşin'in, bilimsel uzmanlıkları ve taşınabilir analiz ekipmanlarıyla birlikte, eski Mısırlılar tarafından bilinen ancak zamanla gözden düşen yerlere yaptığı saha gezisiyle başladı. Ekibin misyonu açıktı: Mısır zümrütlerinin yerlerini belgeleyen ve kimyasal ve jeolojik özelliklerini belirleyen doğru bir harita çizmek.

Yeşil hazinenin coğrafi dağılımı

Araştırma ekibi Doğu Çölü ve Sina'nın derinliklerine doğru saha gezisine başladığında, ellerinde yalnızca antik kaynaklardan gelen sınırlı bilgiler ve bazı doğrulanmamış jeolojik kayıtlar vardı. Ancak zaman geçtikçe ve daha fazla bilgi toplandıkça, benzeri görülmemiş bir adım atarak 12 zümrüt ve beril çıkarma sahasının net bir haritasını çok kısa bir süre içerisinde çıkarmayı başardılar.

Çalışmaya göre zümrüt, ağırlıklı olarak Doğu Çölü ve Güney Sina'da bulunmaktadır. Bu alanlar zümrütlerin bolluk düzeyine ve kristal kompozisyonuna göre sınıflandırıldı. Bazılarında açıkça tanımlanmış kristallerden bolca bulunurken, bazılarında ise daha fazla araştırma gerektiren ön bulgular elde edildi.

Çalışmada, "Bu yeni haritayı farklı kılan şey, yalnızca coğrafi koordinatlarla sınırlı olmaması, bunun yerine çevredeki kaya ortamına ve talk ve feldispat gibi ilişkili minerallerin varlığına ilişkin ayrıntılı verileri entegre etmesidir; bu da çıplak gözle görülemeyen diğer zümrüt ceplerini tahmin etmeye yardımcı olur." denildi.

Bu kapsamlı dokümantasyonla, daha önce unutulmuş veya bilinmeyen alanlar, ekonomik keşif ve mineral yatırımı için potansiyel olarak umut vadeden alanlara dönüştürülmüş ve Mısır çölünün derinliklerinde gömülü olan "yeşil hazine" için yeni bir keşif aşamasının başlangıcı olmuştur.

Mısır zümrütleri nasıl oluşur?

Bu aşamada Mısır'ın jeolojik tarihi derinlemesine incelendi ve Mısır'daki zümrütlerin milyonlarca yıl boyunca kayalardaki çatlaklardan sızan nadir elementlerle hidrotermal etkileşimler sonucu şist ve pegmatit kayaçları içerisinde oluştuğu kanıtlandı.

"Eski temel kayaçlarının aktif faylarla kesiştiği zorlu jeolojik ortamda, berilyum açısından zengin sıvılar, büyük derinliklerdeki aşırı sıcaklık ve basınç altında zümrütlerin kristalleşmesinde önemli bir rol oynamıştır." şeklinde açıkladı.

"Beril minerallerinin yeni keşif alanlarında sık sık bulunması, yüksek kaliteli zümrütlerin yeni ceplerinin bulunma şansını artırıyor" diye ekledi.

Bilgiden yatırıma

Ayrıntılı sonuçları olan bu çalışma, salt akademik bir çaba değildi; Mısır'da zümrüt madenciliği sektörünün yeniden canlandırılması yönünde temel bir adım olarak değerlendirildi. İlk kez hayata geçirilen bu harita sayesinde ilgili kurumlar, yatırım planlarını sağlam bilimsel verilere dayanarak hazırlamalarına olanak veren doğru verilere sahip oluyor. Sonuçlar aynı zamanda Mısır zümrütleri için ticari bir kimlik oluşturulmasının da önünü açıyor; tıpkı Kolombiya zümrütlerinde olduğu gibi, Mısır zümrütleri de özgün ve eşsiz bir kaynak olarak küresel çapta pazarlanabiliyor.

Çalışmanın önemine rağmen, uygulamaya konulmasının üzerinden üç yıl geçmesine rağmen bu konuda olumlu bir adım atılmaması, sorunun "Zümrütler nerede?" sorusundan daha derin olabileceğini ortaya koymaktadır. Asıl sorun, yeri belli olan yeşil hazinenin ortaya çıkarılıp pazarlanması yönünde bir iradenin ortaya konmamasıdır.

Mısır Jeoloji Araştırmaları Derneği Başkanı ve Arap Madencilik Danışma Konseyi Başkanı Hasan Bakhit, Al Jazeera Net'e yaptığı açıklamada, "Çimento, demir ve çelik gibi endüstrilerin temelini oluşturan altın madenciliğine ve diğer hammaddelere odaklanma, zümrüt gibi değerli taşların açıkça ihmal edilmesi pahasına gerçekleşti." dedi. Ancak bazı analistlere göre, sorun bu kadar basit argümanlarla savunulamayacak kadar derin.

Kahire Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Petrol Mühendisliği Bölümü'nde arama ve stratigrafik değerlendirme mühendisliği profesörü olan Abdul Aziz Muhammed Abdul Aziz, sorunun bu minerali işletmek için "siyasi iradenin mevcudiyetine" bağlı olduğunu söylüyor. Al Jazeera Net'e konuşan Öztürk, "Eğer bu irade mevcutsa, bu çalışmanın ve diğer çalışmaların sonuçlarından yararlanılabilir" dedi.

"Bizim sorunumuz uzmanların bilgisi ve varlığında değil, bu bilgiyi kullanma isteğindedir. Tıpkı son on yılda altın cevherinde olduğu gibi."

Abdul Aziz, iddiasının en iyi kanıtı olarak ham altın deneyimini görüyor. Doğu Çölü'nün zengin bir maden kaynağı olduğu eski Mısır'dan beri biliniyordu ve bu kaynağı işletmek için siyasi irade ortaya çıkınca Sukari madeni hizmete girdi.

Abdul Aziz de bu düşünceyi dile getirerek, "İrade varsa, zümrüt de dahil olmak üzere değerli taşlar ve Raşid bölgesinin siyah kumları gibi çok sayıda kullanım alanına sahip diğer hammaddeler değerlendirilecektir. Bunların önemi ve değeri çok sayıda araştırmayla kanıtlanmış olmasına rağmen kimse bunlara dikkat etmiyor." diyor.

Aslında bu sorunun bir benzerini Türkiye de çok uzun yıllar boyunca yaşadı. Değerli madenler ya çıkarılmadı, ya da çıkarılan madenleri işleyecek fabrikalar kurulmadı. İşlenmesi durumunda milyar dolarlar değerinde olacak değerli mineraller, tırlara yüklenerek yok pahasına ülke dışına gönderildi. Hatta sonrasında çok daha büyük paralar ödenerek, yurt dışında işlenen bu maden ve mineraller sonradan ithal edildi.

Hem Türkiye hem de Mısır'da yaşanan sorunlar arasındaki benzerliğin de ayrıca araştırılması gerektiği ifade ediliyor.