Dört yıldır Almanya'da yaşadığını ve Özgürlük Filosu'na buradan katıldığını belirten Şuayb, "Şu anda yolculuğumuz doğrudan Gazze'ye. Hiç yolumuzdan sapmadan, doğrudan Gazze'ye gitmek amacıyla yola çıktık. Hala Gazze'ye doğru ilerliyoruz. Şu anda çok az yolumuz kaldı. Bizim için kritik saatler. Yarın inşallah Gazze'de olacağız, herhangi bir engellemeye maruz kalmazsak." ifadelerini kullandı.
"Başımıza ne geleceğini çok düşünmüyoruz"
Morallerinin yerinde olduğunu ifade eden Şuayb, duygularını şöyle dile getirdi:
"(Moralimiz) Genel olarak iyi. Başımıza ne geleceğini çok düşünmüyoruz. Hala Gazze'ye girmeye yönelik umudumuz var. Sadece içimiz biraz buruk çünkü bu yola çıkma amacım ablukanın kırılması ve Gazze'ye girmek, insani yardımların başlatılmasını sağlamak, Refah Sınır Kapısı'nın açılmasını sağlamaktı.”
Şuayb, İsrail'in Özgürlük Filosu'nda bulunanları "tutuklayacağını ve sınır dışı edeceğine" yönelik söylemlerde bulunduğuna dikkati çekerek "Bu yola sınır dışı edilmek için çıkmadığımız için yola çıkarken umudumuz vardı dünyadan. (İsrail'e) Gerçek anlamda bir yaptırım uygulanabilir ve gerçek insani yardımın ulaşmasına, (Gazze'ye) ablukanın kaldırılmasına vesile olabiliriz diye ama son güne giriyoruz artık. Galiba yine gayrihukuki şekilde hareket etmeye devam edecekler." diye konuştu.
Daha önceki yardım girişimlerinde can kayıplarının hatırlatılması üzerine Şuayb, barışçıl bir misyon yürüttüklerini vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:
"Bize karşı tabii ki yine saldırıda bulunabilirler, tehditte bulunabilirler, herhangi bir kişisel şiddetle bulunabilirler. Canlarımıza kastedebilirler ama biliyorsunuz ki daha önce bunu tecrübe ettik. Bir insanın kendisini savunmak için gösterdiği en ufak bir refleks bile silah olarak, terörizm olarak addediliyor. Biz, tamamen barışçıl aktivistleriz. Ne bir arkadaşımız dövüşmeyi ne de silah kullanmayı bilir. Herhangi bir tehdit unsuru barındırmıyoruz."
Şuayb, barışçıl misyon yürüttükleri halde kendilerine terörist muamelesi yapıldığına işaret ederek "Bunların hepsi aslında bir manipülasyon, bir kara propaganda. Gerçeğin kendileri de farkında. Biz, herhangi bir refleks göstermeyeceğiz." dedi.
"Savunma refleksi göstermemek için kendimizi eğitiyoruz"
Kendilerini savunmamak için gemide eğitildiklerini belirten Şuayb, "Bize vurduklarında bile savunma refleksi göstermemek için kendimizi hazırlıyoruz, eğitiyoruz. Bir bakış, bir mimik, bir gülümseme bile vermeye niyetimiz yok. Bize saldırmamaları için, herhangi bir bahane ortaya sunmamaları için, bir gerekçe oluşturmamak için her şeyi yapıyoruz." ifadelerini kullandı.
İsrail makamlarının kendileriyle doğrudan temasa geçmediğini kaydeden Şuayb, "Zaten (temasta) bulunmazlar da fakat kendi medya hesaplarından haberini alıyoruz, süreci takip ettiklerini biliyoruz." dedi.
"Misyonumuzun esas amacı, Gazze ablukasını kırmak"
"Madleen" adlı yelkenlinin taşıdığı yardımın sembolik olduğunu belirten Şuayb, "Biz, her yola çıktığımızda gemimizin taşıyabileceği kapasite doğrultusunda yanımıza yardım alıyoruz. 1,5 milyon nüfuslu Gazze halkının yarasını saracak bir yardım tabii ki götürme şansına sahip değiliz." ifadelerini kullandı.
Yolculuğun yalnızca bir yardım faaliyeti olmadığını vurgulayan Şuayb, "Bu nedenle sembolik bir yardım diyebiliriz ama misyonumuzun esas amacı, Gazze ablukasını kırmak." dedi.
"Gerçek yardımlar içeri giremiyor, insanlar bombalar altında hayatını kaybediyor"
Gazze sınır kapılarında aylardır bekletilen insani yardım tırlarının İsrail tarafından engellendiğini vurgulayan Şuayb, şöyle devam etti:
"(Yardımlar) Sınırdan içeri giremiyor. Giremediği için, İsrail tarafından ablukayla engellendiği için ona ihtiyaç duyan insanlar yanarak, açlıktan, bombalar altında hayatlarını kaybediyor. Bizim amacımız, bu ablukanın kaldırılması ve sınırda bekleyen gerçek yardımların bir an önce içeriye girmesi, ateşkesin sağlanması, bombaların durması."
"Haklarını helal etsinler, gücümüz bu kadar"
Gazze halkına bir mesajının olup olmadığı sorusu üzerine gözleri dolan ve konuşmakta zorlanan Şuayb, şunları kaydetti:
"Gazze halkı, haklarını helal etsin. Elimizden geleni yapıyoruz. Gücümüz bu kadar. Gönül isterdi ki girmeyi başarabilelim ama muhtemelen engelleneceğiz. Çok üzgünüm bundan dolayı ama bizim girmemiz önemli değil inşallah bir vesile olur bu ablukanın kırılmasında, soykırımın durdurulmasında. Ben şahsen söz veriyorum. Burada hayatını kaybeden sivil halka, küçük çocuklara, ahirette hepsinin yanında davacı olarak, kötülüklerin karşısında şahit olarak duracağım. Hayatım boyunca da insanların insanca yaşaması için çabalayacağıma söz veriyorum. Sadece Gazze halkı için değil tüm halklar için."