Dış Haberler Servisi
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın kıdemli hukuk danışmanlarından Joshua Simmons, UAD’a yaptığı açıklamada, uluslararası hukukun BM, uluslararası örgütler ve üçüncü ülkeler tarafından sağlanan insani yardımlarla ilgili olarak "işgalci bir güce koşulsuz yükümlülük yüklemediğini" savundu. The Libertarian Institute’de geçen habere göre, BM'nin en üst mahkemesi, siyonistlerin askeri işgali altındaki Filistinlilere karşı yükümlülüklerinin ne olduğuna karar vermek için beş günlük duruşmalar düzenliyor. BM Genel Kurulu, mahkemeden Tel Aviv'in BM Filistin yardım kuruluşu UNRWA'nın Gazze'ye yiyecek, ilaç ve diğer temel yaşam ihtiyaçlarını getirmesine izin vermesi gerekip gerekmediğini değerlendirmesini istedi.
Simmons, Tel Aviv'in Filistinlilerin yiyecek ve diğer temel ihtiyaç maddelerine sahip olmasını sağlamak için UNRWA ile birlikte çalışmak zorunda olmadığını savundu. "UNRWA'nın tarafsızlığı konusunda ciddi endişeler var, HAMAS'ın UNRWA tesislerini kullandığı ve UNRWA personelinin 7 Ekim'de israil'e yönelik terör saldırısına katıldığı bilgisi dahil," dedi. Simmons, ICJ'ye "İşgal yasası, işgalci bir gücün, güvenliğine aykırı üçüncü devletlerin veya örgütlerin faaliyetlerini kısıtlama yeteneği de dahil olmak üzere, güvenlik çıkarlarını ele alma takdir yetkisini korur. israil'in UNRWA'nın özellikle insani yardım sağlamasına izin verme yükümlülüğü olmadığı açıktır." diyerek işgalciyi savundu.
“İŞGAL REJİMİ SAVAŞ SUÇU İŞLİYOR”
Oturumun ilk iki gününde Filistinli bir yetkili ve diğer bazı ülkelerin temsilcileri, işgal rejiminin savaş suçu işlediğini, açlığı bir savaş yöntemi olarak kullandığını belirttiler. Salı günü Güney Afrika temsilcisi Jaymion Hendricks, "Uluslararası hukuk, israil'in kuşatma veya abluka altında bile açlığı bir savaş yöntemi olarak kullanmasını yasaklamaktadır. israil, yasadışı işgal altında tuttuğu korunan Filistin halkını toplu olarak cezalandıramaz. israil, açlık ve açlıktan ölme yöntemlerinin tüm yollarını kullanarak, gıda sistemleri aracılığıyla neden olabileceği acı ve ölümü kontrolüne aldı, bu da soykırıma yol açtı. israilli yetkililerin onları başka türlü nitelendirmeye yönelik korkunç girişimlerine rağmen, Filistinliler insandır." ifadelerini kullandı.
İşgal rejiminin sözde Savunma Bakanlığı yakın zamanda Filistinlilerin sürgün edilmesi için özel bir ofis açarken, sözde Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Tel Aviv'in günde 5 ila 10 bin kişiyi sınır dışı ederek bir yıl içinde Gazze Şeridi'ndeki Filistinlileri boşaltabileceğini öne sürdü. İşgalcilerin sözde Ulusal Güvenlik Bakanı barbar Itamar Ben Gvir de, ABD'ye yaptığı bir gezi sırasında Kongre'deki Cumhuriyetçilerle Gazze'nin kalan yiyecek stoklarını bombalamayı görüştüğünü söyledi. Ben Gvir, bu korkunç planın Amerikalı milletvekilleri tarafından desteklendiğini söyledi.
Dünya Gıda Programı:
GAZZE KITLIKLA KARŞI KARŞIYA
Dünya Gıda Programı (WFP), Gazze Şeridi'ndeki insani durumun son derece kritik bir aşamaya ulaştığını vurguladı.
Gazze
İşgalci rejimin sınır kapılarını kapatma ve insani yardım malzemelerinin girişini engellemeye devam etmesi nedeniyle gıda yardımı stokları neredeyse tamamen tükendi. Dünya Gıda Programı (WFP) Sözcüsü Abir Atifa, Gazze'de yaklaşık 700 bin Filistinlinin program kapsamında günlük gıda yardımı aldığını, ancak yardım ulaştırılamaması nedeniyle bu desteğin durduğunu bildirdi. Atifa, malzeme yüklü kamyonların geçişlere izin verilmeyi bekleyerek sınır kapılarında yığıldığını kaydetti.
Bu durumun devam etmesi halinde yetersiz beslenmeden kaynaklanan ölümlerin yaşanabileceği uyarısında bulunan Atifa, programın daha önceki sakin dönemlerde Gazze Şeridi'ne 30 ila 40 bin ton arasında yardım ulaştırabildiğini vurguladı. Aynı bağlamda Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü, işgalin yardım ve tıbbi malzeme girişini engelleyen ablukası sonucu Gazze'deki durumu "her düzeyde felaket" olarak nitelendirdi. Örgüt, dünyanın bu insani felaketi "rastgele ve korkunç vahşet" olarak nitelendirdiği durumu durdurmak için harekete geçmeden izlediğini kaydetti.
Örgütün Acil Durumlar Sorumlusu Claire Nicolet, Mart ayının başından bu yana Gazze'ye yardımların girişinin tamamen yasaklanmasının ölümcül sonuçlar doğurduğunu ve insani ve tıbbi ekiplerin gerekli müdahaleyi sağlama kabiliyetini zayıflattığını söyledi.
Gazze'nin "toplu mezar" haline gelebileceği uyarısında bulunan Nicolet, işgalin yardımı bir savaş silahı ve toplu cezalandırma aracı olarak kullandığını vurguladı. Ülkeleri, daha fazla acı ve can kaybını önlemek için ablukayı kaldırması ve acil yardımların girişine izin vermesi yönünde işgal yetkililerine etkili ve acil baskı yapmaya çağırdı. (İLKHA)