Güncel

KKTC'nin Mossad'tan daha büyük sorunları var

Kuzey Kıbrıs’ta seçim sonuçlarının ardından, kumar sektörü ve organize suç yapılarıyla ilgili tartışmalar yeniden alevlenirken; bölge, jeopolitik mücadelelerin de tam merkezinde yer alıyor. Ancak KKTC için asıl sorun içerde mi dışarıda mı?

Abone Ol

Kuzey Kıbrıs’ta 19 Ekim’de düzenlenen cumhurbaşkanı seçimlerinde oyların yüzde 62,76’sını alan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı, federasyon destekçisi Tufan Erhürman birinci oldu. Türkiye’den destek alan ve iki devletli çözümü savunan Ersin Tatar ise oyların yüzde 35,81’ini alabildi. Seçimlerin ardından seçimlere dış güçlerin etkisi, israil istihbarat servisi Mossad’ın son zamanlarda bölgedeki aktiviteleri tartışılmaya başlandı…

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), hem coğrafi konumu hem de uluslararası tanınma düzeyi bakımından özel bir yapıya sahip. Ancak bu durum, bölgede örgütlü suç yapılarının güç kazanmasına, kumar sektörünün kontrolsüz büyümesine ve kamu kurumlarıyla suç ilişkilerinin iç içe geçmesine zemin hazırlıyor.

KKTC’nin yalnızca Türkiye tarafından tanınması, uluslararası denetim sistemlerinin dışında kalmasına yol açıyor. Durum böyle olunca özellikle finansal düzenlemelerde, denetim eksikliği ve şeffaflık sorunlarını da beraberinde getiriyor. Tanınmamışlık statüsü, gri alanları ve hesap verilebilirliğin zayıf kaldığı bir ortama neden olur. Bu boşluk, suç örgütleri için adeta bir "gizlenme alanı" haline gelir.

Ayrıca, KKTC’nin tanınması konusundaki başarısızlığın altında sadece Batı'nın politikaları değil, aynı zamanda Türki Cumhuriyetlerinin (Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan vb.) de Kuzey Kıbrıs'ı tanımaktan geri durması yatıyor. Bu devletler, uluslararası diplomatik dengenin ve kendi ekonomik çıkarlarının zarar görmemesi adına, KKTC’yi tanımayarak uluslararası izolasyonun sürmesine dolaylı olarak katkı sunuyor.

2023 yılında Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan'ın birlikte imzaladıkları bir deklarasyonda, Güney Kıbrıs Cumhuriyeti’nin (GKRY) egemenliğine saygı duyduklarını belirttikleri yer alıyor. Bu, KKTC'nin tanınmamasının sadece pasif bir tutum olmadığını, aksine bazı durumlarda GKRY'nin lehine aktif destek anlamına da gelebileceğini de gösteriyor.

Kumar Sektörü

KKTC ekonomisi büyük ölçüde hizmet sektörüne, özellikle de turizm ve kumara dayalıdır. Kumarhane ve bahis sektörleri bölgeye ciddi sermaye girişi sağlarken, bu alanların denetimsizliği kara para aklama, yasa dışı bahis ve rüşvet gibi suçların da yaygınlaşmasına neden oluyor. Kumarhanelerin sayısının hızla artması, lisanslama süreçlerinde şeffaflık sorunlarına ve yerel ekonominin tek bir alana bağımlı hale gelmesine neden oluyor.

Kumar sektöründe çalışan yabancı uyruklu bireylere belirli koşullar altında vatandaşlık verilmesi uygulaması, siyasetin finansmanı ile doğrudan bağlantılı bir siyasi müdahale aracı olarak işlev görüyor.

Devletin Teşvikiyle Kumar mı Olur?

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Fikri Toros Haziran ayında Meclis Genel Kurulu’nda görüşülen Birleştirilmiş Şans Oyunları Yasa Tasarısı hakkında kumar sektörünün Kuzey Kıbrıs’a etkisini açıkça ifade etmişti.

Toros, tasarıyla birlikte KKTC vatandaşlarının casinoya girmesinin artık yasak değil, sadece 50 Euro gibi sembolik bir para cezasıyla mümkün hale geldiğini belirterek, “Bu düzenleme, vatandaşın kumara yönelmesini kolaylaştırmak demektir. Devletin eliyle teşvik olur mu?” diyerek tasarıyı eleştirmişti.

Yeni düzenlemeyle 750 yataklı her otele kumarhane izni verilmesinin önünün açıldığını söyleyen Toros, “Hâlihazırda 32 olan casino sayısı, kısa sürede 37-38’e çıkacak. Bu sayı devletin denetim kapasitesinin çok üzerinde. Sayı arttıkça kalite düşecek, suç ihtimali artacak” uyarısında bulunmuştu.

Örgütlü Suç Yapılanmaları

KKTC’de “mafya” yerine daha çok “örgütlü suç” kavramı kullanılır. Özellikle kumar, bahis ve sanal kumarhaneler üzerinden dönen büyük meblağlar; bu sektörle bağlantılı iş insanlarının öldürülmesi, tehditler ve kara para trafiği gibi olaylar bu tür yapıların varlığının somut örneklerinden. Uluslar arası denetim olmadığı için Yurt dışından gelen suç gruplarının da bölgeyi bir geçiş noktalarından biri olarak kullandığı biliniyor.

Halil Falyalı Olayı

Halil Falyalı, Kuzey Kıbrıs'ta otel ve kumarhane yatırımları olan tanınmış bir iş insanıydı. 2022 yılında suikasta uğrayarak öldürüldü. Falyalı'nın yürüttüğü iddia edilen yasa dışı bahis ağı, aylık onlarca milyon Euro değerinde gelir elde ediyordu. Bu ağ çerçevesinde, yurtdışına uzanan kara para aklama faaliyetleri, siyasetle kurulan ilişkiler ve yerel kamu yöneticileriyle bağlantılar iddia edildi.

Yolsuzluk ve Devlet-Suç Bağlantısı

Falyalı olayında, kumar sektörü içindeki aktörlerin kimi siyasetçilerle yakın ilişkiler kurduğu, bu sayede lisans, denetim, arazi tahsisi gibi konularda avantaj elde ettikleri öne sürüldü. Ruhsat verme işlemleri, kamu ihaleleri ve emlak yatırımları süreçlerinde şeffaflık eksikliği, yolsuzluk iddialarının temelini oluşturuyor.

GKRY Vatandaşlık Vaadi: Gençler Üzerinden Stratejik Bir Etki

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), KKTC vatandaşlarına, özellikle de Kıbrıslı Türk gençlere, AB vatandaşlığı sağlayan GKRY pasaportu verme vaadinde bulunuyor. Bu uygulama, siyasi bir hamle.

Gençler için bu pasaport, yurt dışında okuma, çalışma, yaşama ve seyahat gibi fırsatlar anlamına gelirken; KKTC'de kalanlar için bu bir "geri kalmışlık" algısı doğuruyorlar. Bu da toplumsal bir ayrışmayı tetikliyor ve Kıbrıs meselesinin çözümünde cepheleşmeye neden oluyor.

GKRY açısından bu strateji, KKTC içindeki kırılgan kimlik yapısını hedef almakta; gençleri ekonomik çıkarlar, seyahat özgürlüğü ve geleceğe dair umutlar üzerinden cezbederek bir "bağlılık transferi" oluşturma amacı taşıyor. Üstelik Güney Kıbrıs’ın pasaportuna sahip olan bireylerin demografik olarak istatistiklere eklenmesi de Kıbrıs sorununun çözümünde dezavantaj oluşturur. Uzun vadede ise Güney Kıbrıs’ın lehine bir dönüşüme neden olur.

Aynı Zamanda Bir Gerginlik Sahası

Kıbrıs, tarih boyunca jeopolitik konumu nedeniyle savaşlarda ve askeri operasyonlarda “sıçrama tahtası” olarak kullanıldı. Özellikle İngiltere’nin adadaki üsleri, Gazze, Suriye ve İran’a yönelik saldırılarda aktif rol oynadı. ABD ve israilin Ortadoğu’daki çıkarları da Kıbrıs’ta siyasi ve askeri varlıklarını artırmalarına neden oldu.

israil, geçtiğimiz aylarda Güney Kıbrıs’a hava savunma sistemleri yerleştirirken, Türkiye de KKTC’deki askeri varlığını artırarak bölgeye 10–15 bin asker takviyesi yaptı. Ayrıca Geçitkale Havalimanı İHA operasyonları için kullanılmaya başlandı.

Kıbrıslı Rum lider Anastasiadis ve Yunanistan, israilin yanında konumlanırken, Türkiye ile İsrail arasındaki rekabet de Kıbrıs'a yansıdı. Bu durum Doğu Akdeniz’deki enerji ve egemenlik mücadelelerini daha da derinleştiriyor.

BM Güvenlik Konseyi kararları federal bir Kıbrıs öngörüyor, Türkiye ise iki devletli çözüm istiyor. Bu da bölgede yakın bir zamanda çözümün mümkün olmadığını gösteriyor.

İç Tehlike Dış Müdahaleden Daha Derin

Kıbrıs’ta jeopolitik rekabet, istihbarat faaliyetleri ve bölgesel gerilimler elbette önem taşıyor; ancak tüm bu dış etkilerden daha sinsi ve tehlikeli olan, Kuzey Kıbrıs’ın kendi içindeki yapısal sorunlar. Özellikle kumar sektörü etrafında şekillenen yolsuzluk, organize suç yapılanmaları ve devletin şeffaflıktan uzak politikaları, Mossad’ın ya da başka bir dış istihbaratın etkisinden çok daha derin bir tahribata neden oluyor. Bu iç yapılanmalar, kurumların çürümesine, toplumsal ahlakın aşınmasına ve genç kuşakların sisteme olan güvenini kaybetmesine neden oluyor.