Katar merkezli El-Cezire Mübaşir televizyon kanalında muhabir Filistinli gazeteci Şebat'ın, sosyal medya hesabından, ölümünden sonra paylaşılmak üzere yazdığı mesajı aktarıldı.
Şebat, "Eğer bunu okuyorsanız, bu israil güçleri tarafından benim öldürüldüğüm anlamına gelir. Bunlar başladığında, ben herkes gibi hayalleri olan 21 yaşında bir üniversite öğrencisiydim." ifadelerini kullandı.
İşgalci israilin Gazze'ye yönelik 18 aydır süren saldırıları süresince "her anını halkına adadığını" belirten Şebat, "Gazze'deki korkuyu dakika dakika belgeledim. Gömmek istedikleri gerçeği dünyaya göstermeye çalıştım." açıklamasında bulundu.
"GAZETECİ OLARAK GÖREVİMİ YAPTIM"
Şebat, "Gazeteci olarak görevimi yaptım. Gerçeği aktarmak için her şeyi riske attım ve sonunda 18 aydır bilmediğim huzura kavuştum." ifadeleriyle son ana kadar habercilik yaptığını belirtti.
Yaptığı her şeyi "Filistin davası" adına gerçekleştirdiğini vurgulayan Şebat, "Bu toprakların bizim olduğuna, halkını savunurken ve hizmet ederken ölmenin en büyük onur olduğuna inandım." ifadelerini kullandı.
Şebat, "Şimdi sizden şunu istiyorum: Gazze’yi konuşmaktan vazgeçmeyin. Dünyanın ilgisinin başka yöne kaymasına fırsat vermeyin. Filistin özgür oluncaya kadar, mücadeleye devam edin ve hikâyelerimizi anlatmaya devam edin. Gazze'nin kuzeyinden son defa Husam Şebat." mesajıyla son dileğini paylaştı.
GAZZE'DE 208 GAZETECİ KATLEDİLDİ
Gazze'deki hükümetin Medya Ofisi'nden yapılan açıklamada, Filistinli gazeteci Şebat'ın yaşamını yitirmesiyle 7 Ekim 2023'ten bu yana barbar israil saldırılarında yaşamını yitiren basın mensuplarının sayısının 208'e yükseldiği kaydedildi. (AA)
Siyonist vahşetin hamisi ABD
ŞEBAT'IN ÖLÜMÜNDEN
HAMAS'I SORUMLU TUTTU
WASHİNGTON - ABD Dışişleri Bakanlığı, işgalci israilin saldırılarında Filistinli gazeteci Husam Şebat'ın yaşamını yitirmesinden HAMAS’ı sorumlu tutarken, Batı Şeria’da Filistinlilerin topraklarını gasp eden israillilerin uyguladığı şiddetle ilgili soruları geçiştirdi.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tammy Bruce, günlük basın toplantısında soruları cevapladı. Bruce, barbar israilin kapsamlı istihbarat toplama ve nokta atışlı mühimmat kullanmasına rağmen gazetecileri öldürmesinin savaş suçu sayılıp sayılmayacağı sorusuna, “Şunu söyleyebilirim ki olan her şey HAMAS'ın bir sonucudur.” yanıtını verdi. Bruce, bir başka soru üzerine, HAMAS'ı ateşkesin devam etmesini sağlamak için gerekeni yapmamakla ve insanları kalkan olarak kullanmakla suçladı.
“SİZE DAHA SONRA GERİ DÖNECEĞİM”
İşgal altındaki Batı Şeria’da Filistinlilerin topraklarını gasp eden haydut israillilerin uyguladığı şiddetle ilgili soruya Bruce, “ölen yaralanan var mı size daha sonra geri döneceğim.” karşılığını verdi. Bruce, işgal askerleri tarafından öldürülen Türk-Amerikan aktivist Ayşenur Ezgi Eygi’nin soruşturmasındaki son durumla ilgi soruya da “Yaşadığımız dünyada sık sık birinin zarar görmesini, yaralanmasını veya öldürülmesini kınadığımızı söylemeliyim. israilin yaptığı şeyin doğasına gelince, açıkçası bölgedeki herkesin tarihindeki en zor zamanlardan biri olan bu dönemde yapmak zorunda kaldıkları seçimlerin doğası hakkında konuşmayacağım.” dedi.
İŞGAL ASKERLERİNİN AKTİVİST EYGİ'Yİ KATLETMESİ
İsrail askerleri, 6 Eylül 2024'te işgal altındaki Batı Şeria'da barışçıl gösteri sırasında katılımcıların üzerine ateş açmış, Filistinlilere destek amacıyla gösteriye katılan ve ABD vatandaşlığı da bulunan Ayşenur Ezgi Eygi başından vurularak ağır yaralanmıştı.
Filistinlilere ait bir hastaneye kaldırılan Eygi, 6 Eylül'de hayatını kaybetmişti. Eygi'nin cenazesi, 14 Eylül'de Aydın'ın Didim ilçesinde toprağa verilmişti.
Eygi, Filistin topraklarının haydut israil tarafından işgaline karşı barışçıl ve sivil yöntemlerle Filistinlilere destek veren Uluslararası Dayanışma Hareketi gönüllüsü bir insan hakları aktivistiydi.
“GAZETECİLER VAHŞETE IŞIK TUTUYOR”
Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi (CAIR), işgalci israilin saldırılarında gazeteciler Husam Şebat ve Muhammed Mansur'un hayatını kaybetmesinin ardından yaptığı açıklamada, gazetecilerin alçak israilin Gazze'deki vahşetine ışık tuttukları için hedef alındığı ve öldürüldüğüne dikkati çekti.
Açıklamada, "Müslüman, Filistinli veya beyaz olmayan gazetecilerin hayatları medya kuruluşları için en az beyaz, Avrupalı veya Hristiyan gazeteciler kadar önemli olmalıdır." denildi.
Barbar israilin önceki gün Gazze'nin kuzeyindeki saldırılarında "El-Cezire Mübaşir" kanalında muhabir Filistinli gazeteci Husam Şebat ile Han Yunus'un batısındaki Batn Semin bölgesinde saldırıda "Filistin el-Yevm" televizyonunda muhabirlik yapan Muhammed Mansur yaşamını yitirmişti.
Böylelikle, soykırımcı israilin saldırıları altındaki Gazze'de Ekim 2023'ten bu yana öldürülen gazeteci sayısı 208'e yükseldi.
2,3 MİLYON FİLİSTİNLİ YERİNDEN EDİLDİ
İşgal ordusu, 7 Ekim 2023'te başlayan ve 19 Ocak 2025'te sağlanan ateşkese kadar devam eden saldırıları sırasında da Filistinliler için Gazze içinde göç etmeleri talimatları içeren haritalar yayımlamıştı. BM'nin paylaştığı rakamlara göre, işgal ordusunun saldırıları nedeniyle Gazze'deki yaklaşık 2,3 milyon Filistinlinin yüzde 90'ı en az bir kere yerinden edilmişti.
Siyonist işgal ordusu, 19 Ocak'ta sağlanan ateşkesi bozarak 18 Mart sabahı Gazze Şeridi'ne yeniden şiddetli saldırılar başlattı. (AA)
Gazetecilerin dilinden
GAZZE’NİN DRAMI VE
israil ZULMÜ, BARBARLIĞI
MEHMET ŞAKİR DİREKÇİ / DOĞRUHABER
Gazze’de bizzat savaşın içinde olan ve zor şartlarında çalışan gazetecilerin nelere şahit olduklarını ve işgalci israilin zulmünü nasıl yaşadıklarını, bizzat kendilerinden dinleyelim…
ABDULKERİM ASFUR
Adım Abdülkerim Asfur, 27 yaşındayım. Savaş muhabirliği yapmadan önce, doğa ve portre fotoğrafçılığıyla ilgileniyordum. Ancak savaş her şeyi altüst etti, geçmişin tüm güzelliklerini sildi. Hayatımız bir çıkmaza dönüştü; sürekli bir korku içinde yaşıyoruz, her an ölebileceğimizi düşünerek. Birkaç kez bombardımana maruz kaldık ve Allah’ın lütfuyla kurtulduk.
Her gün, çektiğimiz görüntülerin acısını yüreğimizde hissediyoruz: parçalanmış bedenler, çocuklar, kadınlar ve yaşlılar... Hayatımız bir kan ve yıkım filmi gibi oldu; içinde yalnızca ölüm ve yıkım var.
Bir zamanlar güzelliklerin şehri olan bu yer, şimdi yıkım, açlık ve kayıpların şehri haline geldi. Hayallerimiz ve güzel hayatımız, ülkenin her tarafına dağılmış bir enkaza dönüştü.
İMAD ZUVEYDİ
Adım İmad Zuveydi, 26 yaşındayım ve kurum yönetimi mezunuyum. 2023 savaşı öncesinde bir berber salonunda çalışıyordum ve aynı zamanda fotoğrafçılık yapıyordum. Ancak savaş başladığında, kuzey Gazze'den 16 kez göç etmek zorunda kaldım.
Bu meslekteki en acı şeylerden biri halamdır; kuzenimi kaybettik. Savaş patlak verdiğinde, fotoğrafçılık konusunda tecrübem olduğu için 2023 savaşında gazeteci olarak çalışmaya başladım. Amacım, Gazze halkının çektiği acıları ve işgalin işlediği suçları dünyaya duyurmaktı.
HAMED OMAR NOFAL
Hayatımız savaş öncesinde çok güzeldi. Fotoğrafçılık alanında yeni çalışmaya başlamıştım ve Gazze’nin güzel manzaralarını çekmekle meşguldüm. Ancak her şey bir anda bir kâbusa ve yıkıma dönüştü.
7 Ekim geldi ve savaş başladı. Hayatımız, bombardıman, ölüm, açlık, kuşatma, yıkım ve sevdiklerimizin, akrabalarımızın kaybından doğan derin bir hüzne dönüştü. Eskiden güzelliği fotoğraflarken, artık yıkımı, şehitleri, parçalanmış bedenleri ve yaralıları çekiyorum. Gazze’de fotoğraflanacak hiçbir güzel şey kalmadı; işgalci israil her şeyi yok etti. Bu işte çok fazla zorluk ve baskı yaşadık. Çalışmalarım sırasında işgal güçleri tarafından birçok kez kuşatıldım ve ölümden beşten fazla kez kurtuldum. Ama buna rağmen bu işten asla vazgeçmedim.
Amacım, işgalin uyguladığı kuşatma, aç bırakma, korkutma ve insanların bir yerden başka bir yere göç ettirilmesini dünyaya göstermek. Tüm bu baskılara ve zorluklara rağmen, dünyaya gerçekleri anlatmaya devam ediyoruz.
MUHAMMED ŞERİF
Doğrusu, bir yıldan uzun bir süredir her gün yaşadığımız olaylar ve şoklar arasında bir anıyı seçmek benim için hiç kolay olmadı. İlk kez derin düşüncelere daldım ve en acı veren olayı düşündüğümde, aklıma birçok trajik anı geldi.
Bunlardan biri, amcamla aramızda yaptığımız bir anlaşmaydı. Sabah onun evine gidecektim, ardından birlikte göç edebileceğimiz bir yer arayacaktık. Ancak sabah evine vardığımda, karşılaştığım manzara dehşet vericiydi: Üç ev yerle bir olmuştu, bunlardan biri de amcamın ve oğlunun eviydi. Onlar enkazın altındaydı. O anda bütün dünyanın ağırlığını üzerimde hissettim; kendim için hiçbir şey yapamayacak kadar çaresizdim. Çünkü bulunduğumuz yer ateş altındaydı ve insanlar yaklaşmaya korkuyordu.
MUHAMMED AVDE
Ben aktivist Muhammed Avde, 22 yaşındayım. 7 Ekim Savaşı’nın başlangıcında, işgalci israil tarafından Gazze’nin kuzeyinde kuşatıldım. Daha sonra ailem ve yakınlarımın Güney Gazze’de göç etmek zorunda kaldığını öğrenince oraya geçtim.
Ben ve bir grup insanın geçtiği, "güvenli" dedikleri kontrol noktasında saldırıya uğradık. 12 kişi şehit oldu, ben ise başımdan, elimden ve bacağımdan yaralandım. Şehitler El-Aksa Hastanesi’ne, bir sivil araçla, sekiz kişi aynı anda taşındık. Araçta ağır yaralılar vardı ve hastane ekipmanları yetersizdi. Yaralarım narkozsuz bir şekilde dikildi, çünkü hastanede gereken malzemeler yoktu. Hatta hastanede yatak dahi bulunmuyordu; tedavi sürecim yerde yatarken gerçekleşti ve durumum oldukça kötüydü.
Hastaneden üç gün sonra taburcu edildim. Doktorlar kemiklerimi güçlendirmek için protein içeren yiyecekler tüketmemi söyledi. Ancak, sağlıklı gıda bulmak neredeyse imkânsızdı ve et gibi ürünler astronomik fiyatlardaydı. Vücudumda hala şarapnel parçaları bulunuyor. Ama hamdolsun, Allah’ın izni ve ailemin duaları sayesinde şu an sağlık durumum iyi. Elhamdulillah.
MUHAMMED
Ben Muhammed, Gazze’den bir foto muhabiriyim. 15 yıldır bu mesleği yapıyorum ve Gazze’de birçok savaşı görüntüledim. Ancak bu savaş hem en şiddetli hem de en yıkıcı olanı.
Savaş çok korkunç. Defalarca göç etmek zorunda kaldım; önce şirketimizin bulunduğu yerden, ardından evimizden göç ettim. Bir yıl üç ay önce Güney Gazze’ye taşındım ve Gazze’de tüm kardeşlerimi bırakmak zorunda kaldım.
Bu savaş diğerlerinden farklı; artık güvenli bir yer yok. Biz gazeteciler olarak, savaşın sona ermesini, evlerimize ve ailelerimize dönebilmeyi umut ediyoruz. Bu süreçte çok şey kaybettim, akrabalarımı yitirdim ve onlara son bir veda bile edemedim, çünkü Güney Gazze’de bulunuyorum.
Tek dileğim, savaşın sona ermesi ve yeniden evlerimize dönerek mesleğimizi yapmaya devam edebilmemiz.





