Gazete, Londra’nın kuzeyinde ikinci kattaki bir dairenin, Sudan’daki kanlı vahşetlerle bağlantılı olduğunu bildirdi.

Birleşik Krallık hükümet kayıtlarına göre, Londra’nın kuzeyinde Creighton Road yakınlarında bulunan daire, Sudan’da HDK safında savaşmak üzere paralı askerlerin toplu biçimde işe alınmasına karışmış, sınır aşan bir şirketler ağıyla bağlantılı. HDK’nın çok sayıda savaş suçu ve soykırım eylemiyle suçlandığına dikkat çekilen haberde, yüzlerce eski Kolombiyalı askerin milislerle birlikte savaşmak üzere devşirildiği belirtildi.

Gazete, Kolombiyalı paralı askerlerin Ekim ayı sonlarında Sudan’ın güneybatısındaki Faşir kentinin HDK tarafından ele geçirilmesinde doğrudan rol aldığını ortaya koydu. Bu saldırının ardından başlayan yoğun katliam dalgasında, analistlere göre en az 60 bin kişi hayatını kaybetti. The Guardian, bu paralı askerlerle Londra’daki adresler arasında bağlantılar bulunduğunu aktardı. Uzmanlar, ABD tarafından açıkça “Sudan’daki iç savaşı körüklemedeki rolleri” nedeniyle suçlanan kişilerin, nasıl olup da Londra’dan faaliyet gösteren bir şirket kurup yönetebildiklerine dair ciddi sorular doğduğunu ifade etti.

Sudan konusunda BM Uzmanlar Paneli’nde daha önce görev almış araştırmacı Mike Lewis, gazeteye yaptığı açıklamada, ABD hükümetinin bu paralı asker tedarik ağını yönettiğini iddia ettiği kilit isimlerin, Kuzey Londra’daki bir daireden faaliyet gösteren bir İngiliz şirketi kurabilmiş olmasının son derece endişe verici olduğunu söyledi. Lewis ayrıca bu kişilerin Birleşik Krallık’ta ikamet ettiklerini de iddia ettiklerine dikkat çekti. Gazete, İngiltere Şirketler Sicili’ne söz konusu şirketin faaliyetleri hakkında bilgi sahibi olup olmadıkları sorulduğunda herhangi bir yanıt verilmediğini, yaptırım altındaki kişilerin gerçekten Birleşik Krallık’ta yaşayıp yaşamadıklarının da teyit edilmediğini yazdı.

ABD Hazine Bakanlığı’na göre, Kolombiyalı paralı askerlerin HDK adına devşirilmesindeki kilit isim, Kolombiya ve İtalya vatandaşlığına sahip, emekli Kolombiya ordusu subayı Álvaro Andrés Quejano Becerra. Hazine Bakanlığı, Becerra’nın Sudan’a gönderilmek üzere eski Kolombiyalı askerlerin işe alınmasında merkezi rol oynadığını ve bu amaçla Bogotá merkezli bir istihdam ajansının kuruluşunda yer aldığını belirtiyor. Aynı kapsamda, bu ajansın sahibi ve yöneticisi olduğu gerekçesiyle eşi Claudia Viviana Oliveros Forero da ABD tarafından yaptırıma tabi tutuldu.

ABD ayrıca Kolombiya ve İspanya vatandaşlığına sahip Mateo Andrés Duque Botero’ya da yaptırım uyguladı. Botero’nun, Kolombiyalı savaşçıları toplayan ağın mali işlerini ve bordrolarını yöneten bir şirketi idare ettiği ifade ediliyor. The Guardian’ın aktardığına göre, 8 Nisan tarihinde Duque ve Oliveros, Kuzey Londra’da ODP8 Ltd adıyla 10 bin sterlin sermayeli bir şirket kaydettirdi; şirketin adı daha sonra “Zos Global” olarak değiştirildi.

Gazete, bu şirketin kurulmasından yalnızca üç gün sonra HDK’nın Zamzam Mülteci Kampına saldırdığını, saldırıda 1.500’den fazla sivilin hayatını kaybettiğini yazdı. Kampın ele geçirilmesinin ardından bölgenin Kolombiyalı paralı askerlere teslim edildiği ve bu güçlerin Faşir kentine yönelik saldırının hazırlıklarına başladığı belirtildi.

The Guardian’a konuşan analistlere göre, Kolombiyalı paralı askerlerin devşirilmesi Sudan’daki savaşın seyrini ciddi biçimde etkiledi. Bazı paralı askerlerin çocukları asker olarak eğittiği, keskin nişancı ve piyade olarak çatışmalara katıldığı, ayrıca insansız hava araçlarının (İHA) eğitmeni ve operatörü olarak görev yaptığı aktarıldı. Bu İHA’ların Faşir’in düşüşünde ve Darfur’a komşu Kordofan bölgesindeki çatışmalarda belirleyici rol oynadığı vurgulandı.

Mike Lewis, “Sudan’daki savaş yüksek teknolojiyle yürütülen bir savaş. Güdümlü silahlar ve uzun menzilli insansız hava araçları her gün sivillerin ölümüne neden oluyor” dedi. Bu tür silahların kullanılmasının dış destek gerektirdiğini belirten Lewis, “Kolombiyalı paralı asker operasyonunun bu desteğin temel unsurlarından biri olduğunu biliyoruz” ifadelerini kullandı. Lewis ayrıca, yaptırım altındaki kişilerin Londra merkezli bir şirketle bağlantılı olmasının, şirket kuruluşlarında yeterli denetim yapılmadığına dair daha geniş çaplı endişeleri gündeme getirdiğini söyledi.

Muhabir: Mehmet Yaman