HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, 28. Dönem 4. Yasama Yılı'nın başlaması dolayısıyla TBMM’de düzenlenen tören öncesi katıldığı Haberlecom canlı yayınında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Trump’ın Gazze planına değinen Yapıcıoğlu, “Her bir maddesinde çok sinsi tuzaklar var. Bu oyuna alet olmamak lazım. Bu çaba Gazze’de akan kanın durması için değil. Uluslararası alanda sıkışmış olan siyonizme nefes aldırmak için.” dedi.
Gazze’deki soykırımın her geçen gün arttığına değinen Yapıcıoğlu, “Bütün dünyanın gözlerinin önünde, göz göre göre insanlar kıyımdan geçiriliyor. Siyonist işgal rejimi, bütün insani ihtiyaçları oradaki insanlara karşı bir silah olarak kullanılıyor ve onları teslim alma, iradelerini kırma yönünde hiçbir sınır tanımıyor. Adına israil denen aslında devlet olmayan kocaman bir terör örgütü, elinde çok ciddi anlamda silah gücü bulunan bir terör örgütü bütün dünyayı kasıp kavuruyor. Maalesef başta Amerika olmak üzere Batılı ülkeler, bu soykırım karşısında üzerlerine düşen vazifeyi yapmıyor ya da sanki bu soykırımcıları savunmak tek vazifeleri gibi davranıyorlar.” ifadelerini kullandı.
Geçtiğimiz günlerde Trump ve Netanyahu’nun görüşmesi sonrası açıklanan ‘Gazze Planı’na dair de değerlendirmelerde bulunan Yapıcıoğlu, “Buna ‘anlaşma’ demek mümkün değil. Anlaşma dediğiniz iki taraf arasında olur. Bu metnin iki tane tarafı var, birisi ABD, birisi israil. Netanyahu kendisi bir metin kaleme alsaydı ancak bu kadarını kaleme alabilirdi. Her bir maddede çok sinsi tuzaklar var.” dedi.
Trump tarafından açıklanan metninin Hamas ve diğer direniş gruplarına dayatıldığını ifade eden Yapıcıoğlu, “israil ve Hamas bu öneriyi kabul ederse savaş derhal sona erecek. Peki, kabul etmezse ne olacak? israil kabul etmezse ‘canı sağ olsun’ ama Hamas kabul etmezse ne olacak? O zaman diyor ki; biz sadece Hamas'ı değil Gazze’deki bütün bir halkı yok edeceğiz. Niye kabul edeceksin, böyle bir anlaşma olabilir mi? Mesela diyor ki israilin anlaşmayı kamuoyu önünde kabul etmesinden sonra 48 saat içerisinde Hamas şunları şunları yapacak. israil tek başına kabul ederse Hamas'ın dediği çok önemli değil.” dedi.
Anlaşma metninde ‘esir’ ve ‘tutuklu’ kelimeleri üzerinden israilin meşrulaştırılmak ve Hamas’ın gayrimeşru gösterilmek istendiğine dikkat çeken Yapıcıoğlu, Türkiye basınına da uyarılarda bulunarak kullanılan dile dikkat edilmesi çağrısında bulundu.
Trump’ın Gazze planını ‘alçakça bir hile’ olarak yorumlayan Yapıcıoğlu, “Savaşla, silahla başaramadıklarını masa başında bugüne kadar sözlü ya da siyasi ya da ekonomik olarak Hamas'a destek verenlerin de Hamas'a verdiği desteği ortadan kaldırma amacına yönelik ve onların da Hamas'a baskı yapmasını isteyen çok tehlikeli, çok kötü bir metindir. Bu, Hamas'ı teslim alma girişimidir. Yani savaşla, silahla iradesini kıramadıkları bir halkı belki onların dostlarını da devreye sokmak suretiyle onları teslim alma girişimidir. Bu oyuna alet olmamak lazım.” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan dâhil Türkiye'deki bütün yetkililer sınırları belirlenmiş, toprak bütünlüğüne haiz, 1967 sınırlarında bağımsız egemen bir Filistin devletinin kurulması gerektiğini söylediğini hatırlatan Yapıcıoğlu, açıklanan metinde Filistin devletinden söz edilmediğinin altını çizdi. Yapıcıoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Yani aslında diyorlar ki; siz Filistin devletini falan unutun. Zaten israil diye bir devlet var. Siz orada onların size lütfettiği kadar nefes alma, gıda alma, iş bulma ya da yerleşme hakkına sahip olabilirsiniz gibi bir zihniyetin ürünü bu metin. Sayın Erdoğan da önceki gün attığı tweette Gazze’de akan kanın durması ve ateşkesinin sağlanması için Trump'ın gösterdiği çabaya takdirlerini ifade etti. Bu çaba Gazze’de akan kanın durması değil uluslararası alanda sıkışmış olan siyonizme nefes aldırmak için.”
Hamas ve direniş gruplarının bu sinsi plandan sonra zor durumda bırakılmak istendiğine dikkat çeken Yapıcıoğlu, “Şimdi şunu diyecekler: Şu kadar ülkenin kabul ettiği, takdir ettiği 21 maddelik bir plan sunduk. Mükemmel bir plandı bu. Orada kan duracaktı. Oradaki çocukların karnı doyacaktı. Bombalar yağmayacaktı. Yıkılan binalar yeniden inşa edilecekti. Ama Hamas bunu kabul etmedi. Dolayısıyla ey Hamas'ın dostları siz de görün. Ey Filistinliler siz de görün. Ey dünya halkları bu vahşete, bu zulme karşı çıkanlar siz de görün. Bu vahşetin sorumlusu biz değiliz, Hamas'tır. Onlar aslında onları da bu tehlikeden korumak için savaşıyorlar ve terörizme karşı kendini savunmak bir haktır diyecekler.” ifadelerini kullandı.