Güncel

HÜDA PAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu'ndan anayasa açıklaması!

HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Kayseri’de düzenlediği basın toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Abone Ol

Bir dizi temaslarda bulunmak üzere Kayseri’ye gelen HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, yerel ve ulusal medya temsilcileriyle bir araya geldi. Yapıcıoğlu, yeni anayasa çalışmalarına ilişkin, “Milletin taleplerini, beklentilerini karşılayacak bir anayasayı bu millete kazandıralım istiyoruz.” ifadelerini kullandı.

Anayasa değişikliğinin Türkiye’nin gündeminde olduğunu ve yeni yasama yılında daha çok konuşulacağını ifade eden Yapıcıoğlu, bütün kesimlerin mevcut anayasanın darbe anayasası olduğu konusunda mutabık kaldığının altını çizdi.

Anayasada değiştirilemez maddelerin olmaması gerektiğine vurgu yapan Yapıcıoğlu, "Biz, 'anayasaya değişmez maddeler koymak gelecek nesillerin iradesine ipotek koymaktır' diyoruz. O maddelerin bir şekilde yeniden yazılması mümkündür. Ama birileri sanki ilahi kelammış gibi 'bunların virgülüne bile dokundurtmayız, dokunulamaz' demesi tarihsel gerçeklikle de toplumun gerçeklikleriyle de bağdaşmıyor.

Saltanat yanlısı ve cumhuriyet karşıtı olmadıklarını ifade eden Yapıcıoğlu, "Saltanat rejimini geri getirmeye çalışanlar olursa ilk biz karşı dururuz. Çünkü bizim inancımıza göre, göre millet kendini yönetecek olan kişileri seçmeli ve seçme hakkına sahip olmalıdır. Cumhuriyet dediğiniz şey de budur. Gelecek nesillerin iradesine ipotek koymayalım' dediğimizde, 'bunlar, İstiklal Marşı'na karşıdır, bayrağa karşıdır, başkenti taşıyacaklar’ diyorlar. Bunlar zırva" diye konuştu.

Mayıs ayı itibariyle yıllık enflasyonun yüzde 35 olduğunu ve sade enflasyon farkı tutarında zam yapılmasının yetersiz olduğunu belirten Yapıcıoğlu, “Refah payı ile birlikte kamu işçisine verilecek olan zam, yüzde 40'ın altında kalmamalıdır. Hiçbir emekli maaşı, asgari ücretin altında kalmamalı. Açlık sınırı demek, 4 kişilik bir ailenin sağlıklı beslenebilmek için sadece gıdaya harcaması gereken paradır. Açlık sınırı, mayıs itibariyle 25 bin TL'yi aşmıştır. Mutlak suretle en düşük emekli maaşı en az asgari ücret seviyesine çıkarılmalıdır. Bekâr bir kişinin tek başına yaşam maliyeti bile mayıs sonu itibariyle 32 bin TL'yi aşmıştır. Bu şartlarda asgari ücretin yetersiz olduğu rakamlarla net bir şekilde ortadadır. Bizim buradan çağrımız; asgari ücrete ara zam yapılsın, hiçbir emekli maaşı asgari ücretin altında kalmasın ve memur maaşlarına da sadece 6 aylık enflasyon değil, reel enflasyon ya da işçinin daha çok ihtiyaç duyduğu gıda maddeleri ve kiradaki enflasyon göz önünde bulundurularak en az yüzde 40 seviyesinde zam yapılması gerektiğidir." dedi.

Türkiye’nin hemen hemen her yerinde madde bağımlılığı ile ilgili şikâyetlerin kendilerine ulaştığını belirten Yapıcıoğlu, “Gençlerimiz uyuşturucunun pençesine sürükleniyor. Uyuşturucuya bulaşan gençler, uyuşturucu krizine girdiğinde artık annesini ve babasını bile tanıyamaz hale geliyorlar. Cezaevleri tıka basa doldu.” ifadelerini kullandı.

Cezaevlerinin doluluk oranlarına da değinen Yapıcıoğlu, “Geçtiğimiz hafta Sayın İçişleri Bakanı ile bu hususu kısaca görüşme fırsatımız oldu. Bu mesele sadece İçişleri Bakanlığı’nın alanına giren bir mesele olmadığı için bazı tedbirlerle bunun önlenmesi mümkün değildir. Zira şu anda 8 milyon gencin bir şekilde uyuşturucuyu denediği yönünde çok korkunç resmî rakamlar var. Mutlaka gençlerimizi uyuşturucunun pençesine düşmekten kurtarmak için ilgili bütün bakanlıkların, ailenin, okulun, mahallelinin ve sivil toplum kuruluşlarının el birliği ile bu konuya eğilip gençlerimizi bu bataklıktan çıkarmalı veya bataklığın içerisine düşmekten onları kurtarmalıyız.” dedi.

Cinsel davranışların uluorta sergilenmesinin ve sapkınlığın propagandasının yapılmasının bireysel özgürlük olmadığına vurgu yapan Yapıcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Israrla insanların gözünün içine sokmaya çalışıyorlar. Bu da propaganda amaçlıdır ve bunun yaygınlaştırılması isteniyor. “Bizim hayat tarzımıza karışmayın” diyorlar. Biz de “kendi hayat tarzınızı bizim çocuklarımıza bulaştırmayın” diyoruz. Bu toplumun buna hakkı var ve bu mutlaka engellenmelidir. Bu, aile kurumuna yöneltilmiş en büyük saldırıdır. Sadece aile kurumu değil, bu bir milleti, millet olmaktan çıkaran bir ifsattır. Toplumu ifsat etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Kanun teklifimizin amacı, aileyi korumak ve sapkınlıkların propagandalarının yapılması suretiyle yaygınlaştırılmasının önüne geçmektir. Milletimizi ve gelecek nesillerimizi koruma yükümlülüğümüz vardır.”

Bir gazetecinin “Suriye politikanızda bir değişiklik oldu mu ya da olacak mı?” sorusu özerine Yapıcıoğlu, “Suriye ile ilgili politikamız başından beri aynıdır. Suriye’de Baas rejimi gibi zalim bir rejim vardı. Biz başından beri bu rejimin mutlaka değişmesi gerektiğini, bu zulümlerin sona ermesi gerektiğini söylüyoruz. “Çok zalim var ama Beşar Esed, zalim oğlu zalimdir. Babası da zalimdi” gibi manşetlik cümlemiz vardı. Şu anda çok şükür, o zulmeden rejim gitti. O dönemde de sonrasında da “yeni kurulacak olan sistem, Suriye’deki bütün halkı farklı inançlarıyla, farklı etnik kimlikleriyle hepsini kuşatıcı olmalıdır” dedik. Kimse kendini dışarıda görmemeli ve herkes “bu yeni kurulan devlet benim de devletimdir, Şam benim de başkentimdir” diyebilecek adil bir sistem kurulmalıdır. Bize göre; adil bir sistemin kurulabilmesinin birinci şartı da toplumun inancıyla barışık olmalıdır. İnşallah Suriye bunu başarır diye ümit ediyoruz. Bu konuda komşu ülkelere ve uluslararası kamuoyuna düşen görev; bu yönetimin -bahsettiğim konularda- başarılı olabilmesi için ellerinden tutmak olmalıdır.” dedi.