Abdullah, bu değerlendirmeyi İstanbul’da düzenlenen 11. Helal Zirvesi ve Helal Expo 2025 Uluslararası Ticaret Fuarı kapsamındaki “Helal Yaşam Tarzının Küresel Yükselişi” başlıklı oturumda yaptı.
Abdullah, sektörün hızlı büyümesini yalnızca Müslüman nüfusun artışına değil, aynı zamanda gayrimüslim ülkelerden gelen talebe de bağladı. “Birçok insan bu ürünleri hem temizlik hem de helal standartları nedeniyle tercih ediyor. İlgili tüm alt sektörlerde her gün büyüme yaşanıyor,” ifadelerini kullandı.
Helal sertifikalandırma süreçlerinde yapay zekânın dönüştürücü rolüne dikkat çeken Abdullah, belgelendirme sürelerinin %40 kısaldığını, denetim kalitesinin %35 yükseldiğini ve çevrimiçi izlenebilirliğin arttığını söyledi. Mobil uygulamalar ise tüketici güvenini ve katılımını güçlendiriyor. Zirve, Türkiye Cumhurbaşkanlığı himayesinde; İİT’ye bağlı Enstitü, Ticaret Bakanlığı ve Helal Akreditasyon Kurumu işbirliğiyle gerçekleştiriliyor.
Son yıllarda helal ekonomi, dar bir dini pazar olmaktan çıkıp küresel bir ticari güce dönüştü. Helal gıda sektörünün hâlâ en büyük payı oluşturduğu pazarda; helal kozmetik, İslami finans teknolojileri ve helal turizm en hızlı büyüyen alanlar arasında.
Hem Güneydoğu Asya hem Körfez ülkeleri hem de bazı Avrupa devletleri, küresel helal ekonomisinin merkezlerinden biri olmak için sertifikasyon altyapısına ve özel üretim bölgelerine milyarlarca dolar yatırım yapıyor. Artan Müslüman nüfus, etik tüketime yönelik küresel ilgi ve şirketlerin yeni pazar arayışları bu genişlemeyi daha da hızlandırıyor.
Ancak sektör, büyümesine rağmen önemli zorluklarla karşı karşıya. Farklı ülkelerdeki sertifikasyon standartları arasındaki uyumsuzluk, helal kavramının biyoteknoloji ve yapay zekâ gibi modern alanlara uygulanıp uygulanamayacağına yönelik tartışmalar ve sektöre hızla giren yeni oyuncular, rekabeti daha da kızıştırıyor.
Bugün helal ekonomisi; yalnızca dini ya da kültürel bir olgu olmaktan çıkarak, dünya ticareti ve yatırımında stratejik öneme sahip bir alan haline gelmiş durumda.