Bu fark, hayvanların biyolojik sistemlerine göre farklılık gösteren göz türlerinden kaynaklanıyor. Araştırma, duyusal sistemler ile çevresel ihtiyaçlar arasındaki derin ilişkiyi gözler önüne seriyor.
Hayvanların dünyayı görme biçimi, gözleri ve beyinlerinde gelişmiş uyarlamalar sayesinde insanlardan belirgin şekilde farklılaşıyor. Kuşların ve karideslerin alışılmadık renkleri görme yeteneğinden, kedilerin ve köpeklerin üstün gece görüşüne kadar uzanan bu çeşitlilik, her türün hayatta kalma stratejilerine hizmet ediyor.
Görme; ışığı, yoğunluğunu ve rengini — özellikle de ışığın dalga boyunu — algılama yeteneğidir. Bilim portalı "Scientific Russia"ya göre, hatta bitkiler ve toprak solucanları gibi basit organizmalar bile ışığı algılayabilecek ilkel yapılara sahiptir.
Çoğu hayvan ışığı ya da renkleri insan gibi görmez. denizanası veya yassı solucan gibi deniz canlıları sadece ışığı algılamakla kalmaz, aynı zamanda onun yönünü de tespit edebilir — bu da onları avcılardan korunmada oldukça etkili kılar.
Bazı sürüngenlerde (örneğin sakallı ejder) ışığa duyarlı "parietal göz" adında ek bir organ bulunur. Bu organ görüntü oluşturmaz ama ışık değişimlerini ve hareketi algılayarak yukarıdan gelen tehditleri hissetmelerine yardımcı olur.
Memelilerin gözleri, ışığı algılayan özel hücreler olan çubuklar ve koniler üzerine kuruludur. Çubuklar loş ışığı, koniler ise renkleri algılar. İnsanlarda genellikle üç tür koni bulunur ve bu, kırmızı-yeşil-mavi temelinde üçlü renk algısını mümkün kılar. Ancak köpekler ve kediler gibi pek çok memelide yalnızca iki tür koni vardır; bu nedenle renkleri daha sınırlı — genellikle mavi ve sarı tonlarında — algılarlar.
Yaygın inanışın aksine, köpekler ve kediler dünyayı sadece siyah-beyaz görmez. Onların dünyası daha donuk renklerden oluşur. Ancak loş ışıkta insanlara göre çok daha iyi görürler. Bunun sebebi, retina arkasındaki “tapetum lucidum” adlı yansıtıcı tabakadır; bu tabaka ışık hassasiyetini artırır.
Kedilerin gözleri özellikle avcılık için uyarlanmıştır. İnsanlarda yaklaşık 180 derece olan görüş açısı kedilerde 270 dereceye kadar çıkabilir. Hareketi çok iyi algılasalar da sabit nesneleri seçmede zayıftırlar — bu, onların hareketli avları hedef alma davranışıyla örtüşür.
Kuşlar genellikle dört renkli görüş sistemine sahiptir; bu, insanların gördüğü üç renge ek olarak mor ötesi ışığı da algılayabildikleri anlamına gelir.
Bu özellik; olgun meyveleri bulma, eş seçimi ve yön bulma (örneğin manyetik alanları takip etme) gibi birçok konuda kuşlara avantaj sağlar.
Bazı kelebekler ve karides türleri, 12 ila 16 farklı türde ışık algılayıcısına sahip olabilir. Bu da onların insanlardan çok daha geniş bir renk tayfını hatta polarize ışığı görebilmesini sağlar.
İlginç bir şekilde, balinalar gibi hayvanların devasa gözleri insanlar açısından “zayıf” bir görüş sunar. Bunun nedeni, göz anatomilerinin net görüntüye odaklanmakta yetersiz kalmasıdır. Ancak gözlerinden salgılanan özel yağlı gözyaşı, tuzdan koruma sağlar ve antibakteriyel özellik taşır ayrıca su altında görmeyi destekler.
Böceklerin, binlerce küçük lensten (ommatidia) oluşan bileşik gözleri, düşük ışıkta bile hareketi ve parlaklık değişimini çok hassas şekilde algılar. Görme sistemleri, insanlarınkinden 5-6 kat daha hızlı yenilenme hızına sahiptir bu da onlara yüksek hızlarda bile hızlı tepki verme kabiliyeti sağlar.





