• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
İl Sağlık Müdürü Berk: Her bir sağlık çalışanının farklı bir kahramanlık öyküsü var!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

11 ili ciddi anlamda etkileyen ve 55 bin kişinin hayatını kaybettiği ve 100 binin üzeri kişinin yaralandığı 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli 7,7 ile 7,6 depremlerinin üzerinden bir yıl geçti.

Depremin ağır tahribat oluşturduğu illerden Malatya'da; 1237 kişi vefat etti 6 bin 444 kişi ise yaralandı. 6 bin 643 bina yıkılırken, 35 bin 907'si ağır, 2 bin 525 orta olmak üzere 38 bin 432 bina hasar aldı.

Binlerce yıkılan ağır ve orta hasar alan işyerlerinin yanı sıra kentteki 990 cami ve 220 Kur'an kursundan 48'i yıkıldı ve 222'side ağır ve orta hasar aldı.

Malatya İl Sağlık Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Erhan Berk, deprem bölgelerindeki sağlık hizmetlerine ilişkin son durumu, aksaklık ya da eksikliklerin olup olmadığı, doktorların ve sağlık personelinin deprem felaketi sonrasındaki kahramanlıkları, depremde nelere şahit olduğu ve en çok hangi olayda zorlandığı, deprem sonrası ne tür hastalıklarla karşılandığı ve deprem sonrası yaşanan travmalar ile neler yapıldığı ile ilgili İLKHA muhabirine önemli açıklamalarda bulundu.

"Depremin ilk anından itibaren sağlık camiamız tüm gücüyle sahadaydı"

6 Şubat 2023 depremlerinde ülke olarak asrın felaketini yaşadıklarını ve en çok etkilenen illerin başında Malatya'nın geldiğini anımsatan İl Sağlık Müdürü Berk, "Depremin ilk anından itibaren sağlık camiamız tüm gücüyle sahadaydı. Çok şükür diğer 3 ilimize göre vefat sayımız az olmasına rağmen şehir olarak ciddi bir yıkım yaşadık. Ama bizim güzel bir avantajımız vardı. Hastanelerimiz çok şükür hepsi sağlam ve ayakta. Battalgazi Devlet Hastanesi, Malatya Eğitim Araştırma Hastanesi'nin Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi ve Doğanşehir Devlet Hastanemiz izolatörlü hastanelerimizdi. Doğanşehir çok yıkım alan ilçelerimizden biri olmasına rağmen Doğanşehir Devlet Hastanemiz sadece sağlık hizmeti değil, diğer kamu hizmetleri için de ev sahipliği yaptı. Tabii bu süreçte bakanlığımız da çok ciddi bir reaksiyon gösterdi. 13 tane sağlıkçı kardeşim depremde şehit oldu. Bütün vefat edenlere Allah rahmet eylesin. O süreçten itibaren biz hem halk sağlığı açısından hem acil sağlık hizmetleri açısından hem de tedavi edici hizmetleri açısından sahadaydık. Hastanelerimizde, bütün hastalarımızı kabul ettik. Ameliyatlarını tedavilerini yaptırdık. Uzun süre tedavi gerektirecek 189 hastamızı bakanlığımızın talimatları ve yardımlarıyla Ankara, İstanbul gibi illere hava ambulanslarımızla nakillerini sağladık." diye aktardı.

"Bütün hastanelerimiz hizmetlerine devam ediyor ve bütün konteyner kentlerde aile sağlığı merkezlerimizi kurduk"

Çadır kent ve konteyner kentlerin kurulmasıyla oradaki toplu yaşam alanlarına sağlık hizmeti sunmaya başladıklarını kaydeden Berk, "Belli sayım üzerindeki bütün çadır kentlerde aile hekimliği birimlerimizi kurduk. Bütün konteyner kentlerde aile sağlığı merkezlerimizi kurduk. Şu anda bütün hastanelerimizin tadilatları yapıldı ve bütün hastanelerimiz şu anda hizmetine devam ediyor. Sadece Pütürge Devlet Hastanesi'yle ilgili bir süreç var, o devam ediyor. Deprem sonrasında özellikle bu hiperbarik hizmetine ihtiyaç duyacağını bildiğimiz için hiperbarik hizmetini ve kronik yara bakım merkezini devreye soktuk. Yine Darende Devlet Hastanemize ait Fizik Tedavi Hastanesi hizmete girdi. Eskimalatya ilçe merkezimizdeki semt polikliniğini bitirdik hizmete aldık. Yani hizmet çeşidini arttırarak devam ediyoruz." dedi.

"Depremden önce 8 bin 250 personel ile hizmet verirken bugün 9 bin 350 personelle hizmeti veriyoruz"

Depremin ardından bine yakın sağlık çalışanının başka şehirlere tayinlerini istediğini ancak onların yerine 2 bin 250 civarında personelin dahil olduğuna vurgu yapan Berk, şöyle devam etti:

"Depremden önce 8 bin 250 arkadaşımızla hizmet verirken bugün 9 bin 350 arkadaşımızla sağlık hizmeti veriyoruz. Şu anda 10 konteyner kentte aile hekimliği birimimiz 112 istasyonlarımız, sağlık dayat merkezlerimiz mevcut. Aynı zamanda yıkım yaşayan 27 aile hekimliği biriminde de yine konteynerler getirterek AFAD ve valiliğimizin desteğiyle buralarda aile hekim hizmetlerine devam ediyoruz. Tabii bu süreçte yeniden bir yapılanma sürecine de girdik. Yatırım planlarıyla beraber şu an Malatya'nın 54'e yakın yatırımı olmuş durumda. Bunları İnşallah Allah nasip ederse Aile Hekimliği Merkezleri, Toplumsal Ruh Sağlığı Merkezleri bizim Bahar Merkezi dediğimiz sayın bakanımızın da açıkladığı özellikle psikiyatrik hastaların hastane tedavileri sonrası topluma uyumunu sağlayacak merkezler, madde bağımlılığı merkezleri ve yine Sayın Bakanımızın açıkladığı bir Şehir Hastanesi projesi Malatya'ya inşallah kazandırılacak. Tabii bu süreçte 2 tane hayırseverimizin Malatya'ya bağışladığı aile sağlığı merkezinin temelini attık. İnşallah Dünya Sağlık Örgütü'nün de Malatya yapacağı iki tane aile hekimliği merkezinin temelini atacağız. En yakın sürede diğer aile hekimliği merkezlerinde temellerini atıp inşallah bu apartman altındaki aile hekimliği merkezlerinde de doktorlarımızı en kısa sürede kurtarmayı düşünüyoruz. Bakanlığımızın bizlere gönderdiği üç tane ambulansla filomuzu daha da gençleştiriyoruz. İnşallah devamı da gelecek. Yine 112 acil istasyonlarıyla ilgili İkizce bölgesinde bir merkez kuruluyor. Oradaki istasyonumuzu İnşallah şubat ayı itibariyle açıyoruz. Aynı zamanda hem Gelinciktepe hem de İkizce bölgesinde yatırıma aldırdık. Orada dokuz hekimlik Aile Sağlığı Merkezi ve Sağlıklı Hayat Merkezi'ni inşallah en kısa sürede vatandaşımızın hizmetine sunacağız. Bugün Malatya sağlıkta gerçekten güçlü altyapısının meyvelerini depremden sonra topladı. Binalarının yeni olması altyapısının güçlü olması bugün Malatya'nın sağlıkta dimdik ayakta olmasını sağladı. Bugün hastaneler poliklinikleriyle, yoğun bakımlarıyla, ameliyathaneleriyle acil servisleriyle deprem olmamış gibi vatandaşımıza hizmet ediyor" diye belirtti.

"112 ekiplerimiz çok ciddi çabalar gösterdi"

Berk, "6 Şubat saat 04.17 itibari ile artık hayatımızda farklı bir safhaya geçtik. O dakikadan itibaren bütün sağlık çalışanlarına şehirde yaşanan trafik yoğunluğundan dolayı en yakın bulundukları sağlık tesisine gidip orada hizmet etmelerini istedik. Bu süreçte 112 ekiplerimiz çok ciddi çabalar gösterdi. Gerçekten insanüstü gayretler gösterdi. Personelimiz yeri geldi ailesini bıraktı. Ailesini görmedi. Günlerce vatandaşımıza hizmet etti. Depremde enkaz altında kalan hiçbir depremzedemiz sağlıkçılardan dolayı zarar görmedi. UMKE ekipleri 112 ekiplerine ben teşekkür ediyorum. Gerçekten bir şekilde bu hastalarımızı bu vatandaşlarımızı sağlık testlerine yetiştirdiler. Yine saat 13.24 dört depremiyle beraber üç tane ambulansımız enkaz altında kaldı. Çok şükür bir can kaybımız olmadı" diye konuştu.

"Depremi yaşadığımızda kıyametin koptuğunu ve ahiret hayatının başladığını düşündük"

Deprem anında kıyametin koptuğunu düşündüğünü belirten Berk, "Artık dünyanın sonuna gelindiğini ve kıyametle beraber ahiret hayatının başladığını düşündük. Çünkü bulunduğumuz ortam böyle bir ortamdı. İkinci depremden sonra başhekimimizle beraber biz acil servise girdik. Hastanenin her tarafını gezdik çünkü personelimize bir güven gerekiyordu. Biz personelimize o güveni vermeye çalıştık. Aynı gün her 3 hastanenin de acilini gezdim. Gerçekten insanları çok dramatize edecek, çok üzecek tablolar vardı. Orada çocuklarını araçlarda bahçede bekletenler, çocuklarını görmeyenler, deprem altında yakınları olup da orada sağlık hizmeti veren arkadaşlarımız vardı. Hatta ikinci depremde sekiz tane ameliyathanemizde hastamız vardı. Ameliyat yapıyorduk ve yoğun bakımlarda hastalarımız vardı. Hiçbir sağlıkçımız hastaların başından ayrılmadı." ifadelerini kullandı.

"Depremde babasını kaybeden kız çocuğuna haberi vermek çok zor bir durumdu"

Berk, "Depremde babasını kaybetmiş 12-13 yaşlarında biz kız çocuğunu getirmişlerdi. Babasının ölümünün haberini vermek bana düştü. Çok zor bir durumdu. Allah kimseye vermesin. O gün biz şunu gördük. Bir isminizin, bir T.C. numaranızın olması bile bir nimetti. Gelen yaralılar ya da cenazelerin birçoğu gece yarısı deprem olması hasebiyle isimsiz olarak geliyordu. Ve şu şekilde kaydediyorduk. Şu mahallede şu enkazdan çıkmış erkek cesedi, bayan cesedi, çocuk cesedi. Hatta bir ara sedyeler dolunca cenazelerimizi biz başhekimimizle beraber torbaladık uygun bir yere koyduğumuzda. O gün bir sedyenin olması bile bir nimetti. Şükredilecek o kadar çok nimet var ki. Birçok acıklı hikayemiz var. Bir hekim arkadaşımız yine enkazdan getirilmişti. Beyin kanaması geçirmişti. Şu anda çok şükür çok fazla şikâyeti kalmadı toparlandı ama gerçekten beraber mesai yaptığımız bir insanın bu şekilde olması gerçekten ciddi bir şekilde insanda travma oluşturuyor." dedi.

"Beş aylık ikiz çocuğumu Hastane'nin bahçesine bıraktım ve ailemi 25 gün sonra gördüm"

Çok ciddi kahramanlık hikayelerinin olduğunu aktaran Berk, "Benim beş aylık ikiz çocuğum vardı. Bunları Yeşilyurt Devlet Hastanesi'nin bahçesine bıraktım. Aile fertlerime ilettim gelip götürdüler ve ben ailemi 25 gün sonra gördüm. İlk gün kronik hastası olan, yatalağı olan herkes hastasını hastanelere getirdi. Çünkü hem en sağlıklı yer hem de kış mevsimi nedeniyle hava soğuk ve kar yağışı vardı. Çünkü bu insanların dışarıda yaşama imkanları yoktu. Biz bunların hepsini misafir ettik." diye konuştu.

"96 saat fedakârca çalışan hekim arkadaşlarımız oldu"

O gün hastane mutfaklarında olanını paylaştıklarını belirten Berk, "Çorba ekmek, su ne varsa hepsini dağıttık. İçtiğimiz çorbanın aynısını vatandaşlarımıza ve hastalarımıza da içirdik. İlk gün akşam yiyecek ekmeğimiz, suyumuz yoktu. Elazığ Valisini aradım. Sağ olsunlar bize ekmek ve su gönderdiler. Birer parça ekmek ve su enkazlarda bulunan sağlıkçılara gönderdik. Birkaç gün bunun ciddi sıkıntısını çektik. Tabii ciddi bir travma, yorgunluklar gelişiyor. Çünkü 72 saat, 96 saat fedakârca çalışan hekim arkadaşlarımız oldu. Hepsi ayrı bir kahramanlık öyküsü. Yakınlarından, akrabalarından, kardeşinden enkaz altında olup da orada hizmetine devam eden insanlar oldu." diye aktardı.

"Salgın hastalıklara mahal verecek şüphesi olan ya da tespit ettiğimiz vakaları direkt izole ettik ve tedavilerini düzenledik"

Berk, "Malumunuz toplu yaşam alanlarının olduğu durumlarda hijyen şartları bozuluyor ama biz bununla ilgili gerekli önlemleri de almıştık. Bir su problemimiz vardı. Bu sürekli kontrolümüzdeydi. Birçok spekülasyon aldı ama geçen bir yıl içerisinde herhangi bir salgın hastalık olmadığını gördük. Bulaşıcı hastalıklarla ilgili özellikle verem hastalıklarıyla ilgili herhangi bir salgın olmasın diye bütün verem hastalarını biz tek tek kontrol ettik. Bunları toplu yaşam alanlarının içerisinden çıkarttık. Yine uyuz salgınlarıyla ilgili herhangi bir olayla karşılaşmamak için bütün konteyner kentlerde, çadır kentlerde ve toplum yaşam alanlarında düzenli bir şekilde biz taramalar yaptık. Bu tür şüphesi olan ya da tespit ettiğimiz vakaları direkt izole ettik ve tedavilerini düzenledik." dedi.

"Psikolojik anlamda problem tespit ettiğimiz vatandaşlarımızı tedavi ediyoruz"

Deprem sonrası ciddi bir travmanın yaşandığını anımsatan Berk, "İlk günden itibaren Aile Sosyal Politikalar Müdürlüğüyle beraber koordineli olarak çalıştık. Kendilerine personel desteği verdik. Ciddi bir pozitif travmatik stres bozukluğu gibi bozukluğu olan hastalarımızı oradan çektik. Bunların tedavilerine başladık. Güzel bir algoritmaydı ve halen devam ediyoruz. Biz koordineli bir şekilde birinci basamak değerlendirmesinden sonra ciddi problem tespit ettiğimiz vatandaşlarımızı tedavi ediyoruz. Bu süreci atlattık. İnşallah önümüzdeki süreçte daha iyi olacak. Büyük bir felaketti. Devletimizin ve milletimizin kudretini tekrar burada gördük. Rabbim beterinden saklasın" dileğinde bulundu. (İLKHA)









Bu haberler de ilginizi çekebilir