• DOLAR 34.587
  • EURO 36.251
  • ALTIN 2986.361
  • ...
Doğum tarihleri farklı olsa da mezar taşındaki ölüm tarihleri hep aynı: 6 Şubat 2023
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremlerin ardından ciddi yıkımın yaşandığı illerden biri olan Adıyaman'da yaşanan acıları dile getiren vatandaşlar o günün uzun yıllar boyunca unutulmayacağını kaydetti.

Mezarlık ziyaretlerini devam ettiren depremzede vatandaşlar yaklaşan 6 Şubat nedeniyle acılarının ve anılarının yeniden canlandığını ifade etti.

"Biz her gün 6 Şubat'ı yaşıyoruz"

Deprem anını her gün yaşadıklarını dile getiren Mehmet Şefik İnal, "Allah bir daha böyle bir acıyı kimseye yaşatmasın." dedi.

Depremin ne kadar acı olduğunu derinden hissettiklerini belirten İnal, yaşadıkları acı dolu anları şöyle anlattı:

Mehmet Şefik İnal

"6 Şubat depreminin yıldönümü geldi. Aslında biz her gün 6 Şubat'ı yaşıyoruz. 6 Şubat'tan sonra dokuzuncu güne kadar biz yapayalnızdık. Biz ve sahipsiz Adıyaman biz bize kaldık. Enkaz içerisinde yaşayan insanlarımıza ulaşmak için bağırmıyorduk, sesimi duyan var mı diye. Onla bize bağırıyordu 'Sesimi duyan var mı?' diye. Biz sesimizi çıkaramıyorduk. Neden? Çünkü çaresizdik. Elimizde imkanlarımız yok. İmkanlarımız kısıtlı değil, sıfırdı. Sağ olsunlar Şanlıurfa, Siverek, Diyarbakırlılar bize ulaştı. Sonra Türkiye'nin he yerinden bize yetiştiler ama bize ilk yetişen Şanlıurfa, Siverek ve Diyarbakırlılar bize malzeme getirdiler. Elimizde olmayan imkanlarla cenazelerimizi çıkarttık. İnsanlarımızı ilk üç gün bizler çıkarttık." dedi.

"Burada normal bir defin işlemi de yoktu"

Çaresizliği iliklerine kadar yaşadıklarını dile getiren İnal, "Öyle acılar yaşandı ki enkazdakiler feryat ediyor, biz çaresiziz… Çıkardığımız cenazeleri ortaya bırakıyorduk. Cenazeleri koyacağımız yer yoktu. Hastane tıka basa dolu, mezarlıklar doluydu. Bir de cenazelerin teşhis edilmesi için bekliyorduk. Bazı cenazeler iki gün, üç gün bekledi, dört gün bekleyenler vardı. Cenazelerini çıkarttığımız yakınlarımızı hastaneye getirip hemen savcılıkta teşhis ettirip defin işlemlerine getiriyorduk. Burası bir kaostu, burada normal bir defin işlemi de yoktu. Çanakkale Muharebesi gibi kanal kazılmıştı, battaniyelere sarılı ve ceset poşetlerine konularak o şekilde defnettik. Can isminde bir öğrencim vardı, onları beşinci gün çıkardığımızda hepsi birbirine sarılmış haldeydi ve ölümü hissetmişlerdi. Orada çıkan yangında elleri ve ayakları da biraz yanmıştı. Çaresizlik içerisinde bu insanları çıkardık. Halen bulunamayan bir yeğenimiz var." ifadelerini kullandı.

"O anları hep göz yaşları içerisinde yaşarım"

Deprem anlarını adeta yeniden yaşayarak anlatan Ömer Karakuş, depremin sarsıcılığına ve yaşadıkları çaresizliğe dikkat çekti.

Ömer Karakuş

Karakuş, "6 Şubat depremini Adıyaman'da yaşadım. Ne zaman aklıma gelse o anları hep göz yaşları içerisinde yaşarım. Sabahın erken bir saatinde deprem insanları yakaladı. İlk dakikalarda dışarı çıktık. O anda adeta mahşeri bir alan ve çığlık sesleri vardı. O çığlıklar halen kulaklarımda. O çığlıklar ve feryatlar hiç dinmedi. Gün ağarınca cadde ve sokaklarda birçok evin yıkıldığını gördük. Bir çaresizlik vardı. İnsanlar kendi imkanlarıyla yakınlarını çıkarmaya çalışıyordu. Öğle saatlerinde ikinci deprem oldu. İkinci depremden sonra orta ve ağır hasarlı birçok bina yıkıldı. Adıyaman'ın her yerinde bir çığlık, bir göz yaşı vardı. Çocukları annemlere gönderdikten sonra cep telefonuyla görüntü çekmeye çalıştım. Fakat internet yoktu. İnternet geldikten sonra o görüntüleri sosyal medyamda paylaşmaya başladım. Elektrik yok, su yok, paranın geçmediği bir dönem. Onun için sosyal medyadan sesimizi duyurmamız gerekiyordu." şeklinde konuştu.

"Türkiye halkının iman ve yardımlaşma gücü büyük örnek oldu"

Türkiye'nin her yerinden insanların yardıma geldiğini dile getiren Karakuş şöyle devam etti:

"Adıyaman'a ilk yetişen Siverek, Şanlıurfa, Diyarbakır halkı oldu. Sağ olsunlar bizlere yardım ellerini uzattılar. Daha sonra Türkiye'nin her yerinden insanlar Adıyaman'a gelmeye başladılar. İnsanlar sokakta ateş yakmış bekliyorlar, ekmek yok, su yok. Sabah bir de baktım ki başka bir ilden gelen araç durdu. Adıyaman'a 10 saat uzaktan gelmiş aracında simit ve süt getirmiş. Bu gibi on binlerce insan geldi Adıyaman'a. Yakınlarımızı çıkarmaya çalışıyorduk, 6 katlı bina birbirine girmişti. Binanın üzerindeki enkazları kaldırmaya çalışan insanlara sorduğumda Türkiye'nin çok farklı illerinden geldiğini öğrendim. Bir yakınını kurtarmak için mücadele eder gibi mücadele ediyorlardı. Türkiye halkının iman ve yardımlaşma gücü büyük örnek oldu. 6 Şubat'ta burası bir mahşer alanı olacaktır."

"Tüm mezar taşlarının üzerinde 06.02.2023 yazmasını unutmak mümkün değil"

Çaresizliğin çok zor olduğunu dile getiren Yakup Tuncer, Adıyaman'ın neredeyse yarısının yıkıldığını söyledi.


Yakup Tuncer

Tuncer, depremde yaşadıkları anları şöyle anlattı:

"6 Şubat gecesi kar yağışı bekleniyordu, okullar tatil olacaktı. Bundan dolayı o gece uyumadık. Ben de öğretmenim, ertesi günün hazırlıkları vardı. Depremde kaybettiğimiz öğrenciler var. Zor bir durum, şu mezar taşları üzerinde hepsinde 06.02.2023 yazmasını unutmak mümkün değildir. O gece çok zor, soğuk ve çaresiz bir geceydi. Sarsıntıyla dışarı çıktıktan sonra ev arkamızdan yıkıldı. Şanslı mıydık bilmiyorduk. Birçok yakınımızı kaybettik. Ailece vefat edenler oldu. Belki bir nebze tesellimiz arkada yetim, öksüz çocuk bırakmayanlardır. Yetim, öksüz kalanlar ayrı bir acı. Dışarı çıktığımız da bağrışmalar vardı. Enkazlardan sesler geliyordu. Çaresizliğin bu kadar hissedildiği başka bir zaman hiç hatırlamıyorum. İnsanlar dışarı doğru koşuyor çocukların ayaklarında çorap, üst baş yoktu. Hava çok soğuk, elektrik, su yok, çocuklar bağırıyor, su istiyor, her taraf yıkılmış. Gün aydınlandıktan sonra durumun vahametini daha sonra anladık. Bu kadar büyük bir deprem yaşandığını biz de tahmin edemedik. Daha sonra edindiğimiz bilgilerle Adıyaman'ın neredeyse yarısının yıkıldığını öğrendik. Elimizden hiçbir şey gelmiyordu, hepimiz çaresizdik. Zor bir geceydi o anları hafızamızdan silemiyoruz. Allah bir daha yaşatmasın." dedi.

"Tüm bunlara rağmen metanetimizi yitirmediysek Allah'a olan inancımızdandır"

Hayrullah Seçilmiş

Çok acılar yaşadıklarını dile getiren Hayrullah Seçilmiş, "Büyük bir deprem yaşadık sıradan bir deprem değildi bu deprem. Binaların on saniye içerisinde düştüğünü fark ettik. İlk anda o seslerin ne olduğunu anlamadık. Çocukları dışarı çıkarırken komşularımızın binalarının tamamen yıkıldığını, sağda solda bina kalmadığını gördük. O esnada ailemi güvenli yere aldım. Eskiden Adıyaman'a kar yağacağı söylendiğinde insanlar sevinirdi kar yağacak derdi. 6 Şubat gecesi kar yağacaktı. Fakat o gecedeki feryat ve figanlardan sonra artık kar yağacak denildiğinde insanlar depremi hatırlıyor. Çok yakınımı kaybettim. Tüm bunlara rağmen metanetimizi yitirmediysek Allah'a olan inancımızdandır. O'ndan geldik O'na gideceğiz. Yaklaşık bir kilometre öteden taş getirip mezarların üzerine koyduk. Bir şekilde kendi göbeğimizi kendimiz kestik. Bu Allahtan gelen bir durumdu. O zor şartlarda elimizden geldiği kadar insanlara yardım etmeye çalıştık. Ben ilk günden bugüne Adıyaman'dan ayrılmadım." ifadelerini kullandı.

"Kızgın mıyım? Evet kızgınım"

Cenazelerin defin işlemlerinin dahi normalin dışında yapıldığına dikkat çeken Seçilmiş, "İnsanlar elbiseleriyle defnedildiler. Teyemmüm abdesti aldırıldı. Uzuvları kopanlar vardı. İnşallah o elbiseleri Rabbim şehitlik elbiseleri olarak kabul eder. Adıyaman bir an önce kalkınmalıdır. Bazı il ve küçük ilçelere bakıyorum, Adıyaman'ın yerinde saydığını görüyorum. Halen konteynerlerde ve çadırlarda kalanlar var. Bu durum gerçekten de içler acısı. Tüm yetkililerin Adıyaman'ın kalkınması için görevlerinde daha dikkatli olmaları gerekiyor. 6 Şubat yaklaşıyor, insanların hayalleri bitti. Kimi insan çeyizleriyle, kimileri gelinlikleriyle enkazlardan çıkarılıp defnedildi. Akşam çay içip, selam verdiğimiz insanların sabah cenazelerini çıkardık. Arama kurtarma geç geldi, kendi imkanlarımızla bir şeyler yapmaya çalıştık. Kızgın mıyım? Evet kızgınım." şeklinde konuştu. (İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir