Stresle başa çıkmanın yolları nelerdir?
Çağın hastalığı olan stres ile başa çıkmanın yollarını anlatan Psikolog Nur Sena As, stresin vermiş olduğu durumun psikolojik olarak insanda kaygı oluşturabildiğine dikkat çekti.
İnsanın sınav kaygısı, iş hayatındaki yoğunluk ve benzeri birçok nedenden dolayı maruz kaldığı stres; insan psikolojisini ve sağlığını olumsuz olarak etkileyebiliyor.
Günlük hayatın içinde olan var olan stres kontrol edilmediği zaman vücutta beklenmedik ağrılara neden olabiliyor ve ciddi sonuçlarla karşılaştırabiliyor.
İnsanların gün içinde maruz kaldığı stresin etkilerini anlatan Psikolog Nur Sena As, stresle baş edebilmenin yolları hakkında tavsiyelerde bulundu.
"Stresi her insan yaşayabiliyor"
As, "Stres; psikolojik, fiziksel ve duygusal olarak aslında zorlanma karşısında verdiğimiz tepkilerdir. Strese baktığımızda her insan yaşayabiliyor. Zorlandığı zamanlarda özellikle bu bazen çok daha baş edilemez duruma gelebiliyor. Aslında etrafımızda birçok insan belli problemler karşısında strese girip işlevselliğini kaybettiği veya stres sayesinde kaygısını daha olumlu anlamda aktardığı yerler olabiliyor." dedi.
"Kaygı bir noktada hayatta kalmamızı sağlıyor"
Stresin kaygıya da dönüştüğünü ifade eden As, "Kaygı, yani stresin vermiş olduğu şey psikolojik olarak insanda kaygı oluşturabiliyor. Kaygı bir noktada hayatta kalmamızı sağlıyor, yani bizim için baktığımızda işlevsel bir şeydir. Örneğin dışarı çıktık ve karşıdan karşıya geçeceğiz, ne oluyor burada ister istemez zihin kaygılanıyor ve sağa sola bakma ihtiyacı duyuyor çünkü gelen arabaların bize çarpmaması gerekiyor, kendi canımızı korumak önlem alıyoruz. Sağa sola baktığımız için kazasız bir şekilde karşıya geçiyoruz. Ne oldu, kaygıya dönüştüğü için stres bizi hayatta tuttu ve işlevsellik kazandırdı. Eğer ki bu stresin fazla seviyesi bize ne yapacak evde kalıp dışarı çıkmamızı sağlayacak, yani kişi ne olacak 'dışarı tehlikeli bir yer, dışarı çıkarsam başıma birçok iş gelebilir o yüzden dışarı çıkmamalıyım' deyip hem kendisini gücü yetiyorsa da sevdiklerini korumaya çalışarak onların hayatına ket vuracak bir noktada oluyor. Kişi dışarı çıkmayacak, yani burada ne oldu; stres kişinin işlevselliğini bozdu. Bizler de burada işlevsel olmayan kısmı ile çalışıyoruz." diye konuştu.
"Ne kadar stres yönetebilirseniz o kadar kendinize dönüştürebilirsiniz"
Akut ve kronik olarak stresin sürelerinden bahseden As, "Stres baktığımız zaman güzel bir şey ve akut ve kronik olacak şekilde stresin süreleri de var. Akut daha kısa süreli; kronikse daha uzun vadeli strestir. Burada önemli olan o stresi yönetebilmemiz, ne kadar stres yönetebilirseniz bir noktada o kadar kendinize dönüştürebilirsiniz; çünkü faydanız olabilecek bir şeydir. Burada biz kaygılandığımızda bunun seviyesini arttırırsak o zaman günlük rutinimizde bozulmaya başlayacaktır ve işin içinden çıkamayacak bir duruma gelmiş olacağız." şeklinde konuştu.
"Stresi yönetebilmek için fiziksel tepkiler veriyoruz"
Kişinin strese girdiğinde neler yaşayabileceğine dikkat çeken As," Stresli bir olay yaşadığımız vücudumuz harekete geçiyor sinir sistemimiz aktif oluyor, adrenalin ve kortizol seviyelerimiz yükseliyor, göz bebeklerimiz büyüyor, kalp çarpıntısı oluyor ve zihin 'ya savaş ya kaç ya don' diyor çünkü bizler yaratılışımızda bu şekilde kodlarla yaratıldık. O an gerçekten de çok büyük bir tehlike varmış gibi algılayabiliyoruz ve bunu yönetebilmek için de fiziksel tepkiler veriyoruz. Zaten bunun ileri boyutu insanlarda anksiyete bozukluğuna sebebiyet veriyor. Psikolojik olarak da endişe, korku, öfke, ağlamaklı olma hissiyatı, sürekli ağlama isteği aktif oluyor ve kişi bu stresli düşünceleri sürekli zihninden geçirdiği için zihin donması, dikkatli toplamakta zorluk, sinirlilik hali çok aktif oluyor. Dikkat dağınıklığı oluyor ve uzun vadede de baktığımızda kaslarda gerginlik, sırt, boyun, baş ağrıları, kol ağrıları, genel kas ağrıları oluyor. En sonunda da uyku bozukluğuna kadar da gidebiliyor. Kişi uyumadan önce bile bu yoğun düşünceler içine dalıp uykusunu getirmekte zorlanıyor ve kendisine hayatın normal akışına bırakamıyor." ifadelerini kullandı.
"Kişi biraz düşüncelerini filtrelemeli"
Stres ile başa çıkmanın yollarını anlatan As, "Bir kere kişi düşüncelerini biraz filtrelememeli ya da bir süzgeçten geçirmeli; 'bu düşünceler benim için ne kadar verimli düşünceler, bana zararı ne artısı ne' diye süzgeçten geçirmeli. Genelde bu kişiler kaygılı düşüncelere girer çünkü belirsizliğe tahammülleri yoktur. Belirsizliğe tahammülleri olmadığı için sürekli kafada çözüm yolları üretirler ve bu da onları inanılmaz strese sokar. Sonra olay gerçekleşir bakar ki hiçbir ABC planı gerekmeden onu çözebilmiş bir noktada. Orada aldığı aslında bir verim vardır. O yüzden de bu hareketi sürer fakat her düşüncesi de çok sağlıklı olmayabilir. Burada kişi biraz düşüncelerini filtrelemeli, 'bunun bana işlevselliği ne' diye filtrelemeli. İşlevsel olmayan kısmı ne, belki bir kâğıt alıp bu düşüncenin olumlu ve olumsuz yanlarını yazabilir ve burada olumsuz yanları daha fazlaysa bu düşünce için ona verdiği zararı görebilir." diye konuştu.
"Minimum 30 dakika yürüyüş strese iyi gelen egzersizlerdendir"
Stres ile başa çıkmada yürüyüşün önemini belirten As, "Kişinin gününü boş geçmemesi gerekiyor. Bu düşünceler için de biraz çıkıp düşüncelere kuşbakışı bakması gerekebiliyor. Özellikle yürüyüş çok önemli. Biz her danışanımıza bunu mutlaka öneriyoruz, yani minimum 30 dakika yürüyüş depresyona, anksiyete ve strese iyi gelen egzersizlerdendir. Doğada yürüyüş, havayı soluyarak yürümek kişinin beyinsel yapısı değiştiriyor, stres faktörlerini de azaltıyor. Daha sonra farklı faaliyetlerde bulunabilir. Halk arasında kafayı dağıtmak dediğimiz belli kurslara giderek bunu uygulayabilir. Daha sonra uzmandan bir psikolojik destek alabilir. İlaçtan önce kesinlikle bir psikoterapi desteği alınıp bunun da çözümü olduğunu görebilir çünkü burada seanslarda bizler farklı düşünme metotlarını onlara bir noktada veriyoruz. Gelen otomatik kaygılı düşüncelere karşı alternatif düşünebilmeyi onlara sunuyoruz, bu da hayatlarını kurtarıcı olabiliyor çünkü kaygı puanları o esnada 100 puansa alternatif düşünerek o kişinin düşünceleri 30‘lara 20'lere düşebiliyor. Bu da bizim için aslında işlevsel oluyor. O yüzden hem çevresini onu korku ve kaygı pompalamayan insanlarla doldurmalı. Bir noktada çevresini sadeleştirmeli, yürüyüşlere çıkmalı, etkinlikler yapmalı, kendine vakit ayırmalı ve gerekiyorsa da çok bu işin işten çıkamıyorsa psikolojik destek almalı." dedi. (İLKHA)